12 Haziran 2009
Sayı: SİKB 2009/22

  Kızıl Bayrak'tan
  Mücadele sertleşirken...
  “Ekonomik teşvik ve istihdam paketi”nin özü özeti
Kürt sorununun “çözüm”üne yönelik yeni ekonomi paketi...
Kent AŞ direnişi
İşçi ve emekçi hareketinden…
  Kapitalizmin krizine karşı 15-16 Haziran Direnişi'nden öğrenilmesi gerekenler
  Tersaneler cehennem,
işçiler köle kalmayacak!
AKP’nin sözde Alevi açılımı...
  Eğitimde fırsat eşitliğinden ve seçme özgürlüğünden bahsedenler sermayenin sözcüleridir...
  ÖSS mitinglerinden...
  Kapitalizm doğanın ve insanlığın geleceğini yok ediyor!
  Dünya Emekçi Kadınlar
Konferansı’na doğru
  Obama’nın Kahire vaazı…
  Pakistan’da iç savaşın perde arkası - Knut Mellenthin
  Taraf’ın Taraf’ı...
  Engin Çeber davası sürüyor...
  Bir kitap tanıtımı ve
yazarının okura çağrısı...
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Bir kitap tanıtımı ve
yazarının okura çağrısı...

Bir kitabın, yazarı tarafından tanıtılmaya çalışılması galiba pek alışıldık bir durum değil. Bir, gereklilik oluşmuşsa, alışıla gelmiş kalıplar dışına çıkmak iyi bir şeydir diye düşünmekteyim.

Tanıtımını yapacağım kitap, Güneşin Sofrası Yayınları’ndan kısa bir süre önce (Nisan 2009) çıkan, “Mao Zedung Değerlendirmeleri Üzerine (Felsefi, ideolojik-siyasi ve ‘Maoizm)” isimli kitaptır.

Üç cilt olarak ele alınan kitabın 1. cildi, iki yıllık bir gecikmeyle, nihayet okuyucuyla buluşabildi. 2. cildi dizgi aşamasında. 3. cildi ise henüz temize çekilme aşamasında. Yaz sonuna biter gibi.

Kitap, çeşitli çevrelerce Mao Zedung üzerine yapılmış olan değerlendirmelerin, bütünlüklü bir değerlendirmesini içermekte. Karakteristik özelliği bu.

1. cilt ağırlıklı olarak felsefi değerlendirmeleri, 2. cilt genel ideolojik-siyasi değerlendirmeleri ve 3. cilt ise özel olarak ‘Maoizm’ ve ‘ille de Maoizm’ teorisini irdelemekte.

Görüşleri değerlendirme konusu yapılan kişi ve çevreler şunlardır: Bugünkü, MLKP’nin önceli oluşumlardan biri olan ve ‘anti-maocu’ kesimin görüşlerini genel hatlarıyla temsil eden TKP/ML Hareketi, Bolşevik Partizan, MKP, NKP (M), Samir Amin’in ‘Maoizmin Geleceği‘ isimli kitabı ve M.I. Sladkouski ile F.U. Kostantinou isimli Brejnevci yazarlarının “Mao’nun Teorik Görüşlerinin Eleştirisi” isimli kitabı.

Mao Zedung’u bir komünist olarak görmeyenlerin, onu komünist önder olarak görenlerin ve onu teoriye nitel katkılar yaparak, M-L’yi yeni ve daha üst bir aşamaya çıkarmış biri olarak görenlerin görüşleri değerlendirildi.

Bu çalışma sürecinde kitabın yazarı olarak, şunu çok daha iyi gördüm: Yapılagelmiş olan birçok değerlendirme ve bunun üzerine oluşturulan ayrışmalar ya tümden red, ya da tümden olumlama üzerinden şekillendirilmiştir.

Komünizm davasının iki büyük önderi, kamplaşan kesimlerin elinden adeta birer ‘koçbaşı’ durumuna düşürülmüştür. Stalin savunuculuğu adı altında Mao Zedung, Mao Zedung savunuculuğu ve ‘Maoizm’ teorisi oluşturma adına Stalin eleştiriciliği ve karşıtlığı yapılmıştır. ‘İlle de Maoizm’ci teori oluşturucuları ise Leninizm’i yadsıma durumuna düştüklerinin ayırdında bile değiller.

Oysa ki kaba-yüzeysel bir sorgulayıcılıkla dahi görülebilecektir ki, Mao Zedung’u reddedenlerin görüşleri de, ‘Maoizm’ teorisi oluşturucularının görüşleri de olgular tarafından desteklenmeyen zorlama-subjektif değerlendirmeler ürünüdür.

Demokratik halk devriminin sosyalist devrime dönüştürülmesi, sosyalist dönüşümün tamamlanarak sosyalizmin kurulması, sosyalist inşa ve sosyalist demokrasinin sorunlarına doğru çözümler bulabilmek ve proleterya diktatörlüğü sistemi altında sınıf mücadelesini doğru tarzda sürdürüp, sosyalist inşayı tamamlayabilmek için SSCB ve Çin deneyimi, bir başka ifadeyle de Stalin ve Mao Zedung önderliğinde yürütülen sınıf mücadelesi, teori ve pratiğiyle olumlu ve olumsuzluklarıyla, hata ve eksikleriyle, bizim en büyük, en değerli hazinelerimizdendir. Unutmamak ve kavramak gerekiyor ki, yarına bu mirasımız üzerinden yol alacağız. O halde, bunu doğru şekilde sahiplenmek hayati öneme sahiptir.

Olgulardan hareket edildiğinde görülecektir ki, Stalin’in de, Mao Zedung’un da rehber aldığı tek perspektif Leninizm’dir. Ve denilebilir ki, Mao Zedung’un Stalin’e yönelik eleştirilerindeki temel kriter de Leninizm’dir. Elbette bu, eleştirilerin doğru ve isabetli olduğu sonucunu vermez, ama Mao Zedung, Stalin’i Leninizm’i eksik uygulamakla, kusurlu uygulamakla eleştirdiği de yadsınamaz bir gerçektir...Ve yine BPKD’nin kendisi de, Çin özgülünde düşülen sağ-liberal hataların pratikte yadsınarak Leninizm’e, Leninist proleterya diktatörlüğü teorisine dönüşün bilinç ve iradesidir.

Görmek gerekiyor ki, bugün Nepal deneyiminde yaşanan sallantılı ve kaotik durumun en başta gelen nedenlerinden biri de, Mao Zedung’un demokratik halk iktidarının ikinci evresi olan yeni demokratk cumhuriyet koşullarında düştüğü ve proleterya diktatörlüğünün yadsınması anlamına gelen “Uzun Süreli Birarada Yaşama ve Karşılıklı Denetim” şeklinde formüle edilmiş olan sağ-liberal sapmanın, yine bizzat Mao Zedung tarafından, bir fiil BPKD ile yadsınıp aşıldığını göremeyip, hala bu siyaseti doğru kabul etmeleri ve bunun gereğince bir taktiği uygulamaya çalışmalarıdır. Göremiyorlar, BPKD doğru ise, “USBAY ve Karşılıklı Denetleme”siyaseti yanlıştır, yok bu doğru bir siyasetse, o halde bunu yok eden BPKD yanlıştır! Ama “İlle de Maoizm”ciler bu ikisini de doğru kabul ediyor ve haliyle de açmazı yaşıyorlar.

Duyumlar almaktayız ki, bugün UKH’nin DEH kanadı içinde başını RCP/USA’nın liderlerinden Bob Auakian’ın çektiği “İlle de Maoizm”ciler ile NKP (M)’nin liderlerinden Prachanda’nın, ‘Prachanda Yolu’ arasında yeni bir yol ayrımının kilometre taşları döşenmeye başlanmış. Nepal devriminin seyrine koşut olarak da şekil alacak bir durumla karşı karşıyayız demektir.

‘İlle de Maoizm’ teorisinin, mutlak surette aşılması gereken ‘sol’ subjektif bir teori olduğu bizce açıklığa kavuşmuştur. ‘Maoizm’ söyleminin bugünkü popülaritesine aldırış etmeden bunu böylece dosdoğru ifade etmek gerekiyor.

Öte yandan, NKP (M)’nin ‘Maoizm’ teorisi de, Mao Zedung’un görüşlerinin doğru tarzda eleştirisi üzerinden şekillenmiyor. Aynı şekilde, ‘Sol’ subjektif bir teori. Böyleyken, ‘yeni demokrasi’ sentezleri, (‘21.yy. demokrasisi’) formülasyonları, esas özelliği itibariyle, bir nevi çok partili bir parlamenter sistem benzeri bir şey. Denebilir ki, Mao Zedung’un sağ-liberal dediğimiz hatalı yaklaşımlarının daha da geliştirilmiş bir versiyonu.

Özetle, neresinden ele alırsanız alın, ortada doğru tarzda değerlendirilmeyen bir Mao Zedung ve Stalin gerçekliği var! Dün, bunun üzerinden saflaşmalar yaşandı. Ne yazık ki, bugünde benzeri bir kör döngünün yaşanacağının güçlü emareleri var.

İşte, gerek dün yaşanan saflaşma ve değerlendirmelerin masaya yatırılması ve gerekse yeni saflaşmaların doğru zeminde ele alınması gereken biçimiyle yaşanabilmesi için Mao Zedung’un ve kaçınılmaz olarak ta Stalin’in yeniden değerlendirilmeleri, devrimci, sosyalistler ve komünistler için güncel bir önem kazanıyor.

Üç ciltlik bu çalışma, benim mahpusluk koşullarımdan ötürü, bir hayli eksik kalmış olabilir. Her sorunu en doğru şekliyle ben değerlendirdim diyecek halim de yok elbet. Kapasitem ve olanaklarım elverdiğince doğru değerlendirmelerde bulunmaya çalıştım. Bu çalışma ancak ki daha doğru ve daha yetkin değerlendirmelerin ortaya konmasına vesile yapılabilir. Amacım ve istemimin özünü de bu oluşturuyor.

Evet, çağrımın bir yönü bu. Diğer yönü ise şu: 1. cildi iki yılda ve de eş-dost dayanışmasıyla ancak ki okura ulaştırabildik. 2. ve 3. ciltlerin biran önce okura ulaşması, bu çalışmanın arzettiği önem bakımından, gerekli oluyor. Koşullarımız içende bunun en pratik yolu okurun etkin desteği olacaktır. Çıkan kitap sahiplenildiği oranda bizim diğer iki cildi çıkarabilme olanağımız olacaktır. Ekonomik kriz ortamındayız, ama yine de duyarlı okurun bu desteği esirgemeyeceğini umuyorum.

Saygılarımla...

Halil Gündoğan
01.06.09

Yazar hakkında kısa bir bilgi...

Bu kitabın yazarı elbette ‘bağımsız-devrimci’ ya da örgütsel yaşamı, örgütlü yaşam disiplinini yadsıyan biri değil. Tam aksine örgütlü yaşamı ilkesel düzeyde, olmazsa olmaz bir gereklilik sayar. Ancak ne varki, on yıla yakın bir süredir fiili olarak örgütsel yaşamın dışında. Bu bir tercih değil, bazı ‘iç sorunlar’ ve hukuki nedenlerden ötürü oluşan ve hala aşılamayan bir durumdur. Yazar, maalesef halen sorunlarını aşabilmiş değil. Çığlığı dipsiz kuyuda şimdilik yitip gitmekteyse de o, Partizanlar’ın genel iradesinin bu engeli aşarak onu tekrar yuvasına döndüreceğine inanmaya devam etmektedir. Özetle yazar halihazırda bedenen örgütsel disiplinin dışındaysa da, kalbi ve beyniyle TKP/ML’nin ideolojik-siyasi disiplini altında yaşamını anlamlı kılmaya, olanakları ölçüsünde kavgaya omuz vermeye devam etmektedir.