<

03 Eylül 2010
Sayı: SİKB 2010/36

 Kızıl Bayrak'tan
Referandum sonrası yeni dönem…
Referandum aldatmacası sona erdi, sınıf mücadelesi sürüyor!
Baskı ve tehditlere rağmen Kürdistan’da boykot kazandı
HPG gerillalarının katledilmesi protesto edildi
Anadilde eğitim için
kampanya
Şerzan Kurt cinayetinde
polisten sahte tutanak
KPSS rezaletinin
faturası emekçiye kesildi!
UPS direnişinin kazanması için
UPS direnişi dayarnışma ile büyüyor...
İşçi ve emekçi hareketinden...
Tuzla’da umutları dirilten direniş: BETESAN
Zorlu mücadele süreci ve görevler
MİB’den MESS önünde
TİS eylemi!
İş kazaları ve
cinayetleri durmuyor
Kapitalizm geleceksizlik üretiyor
Filistin-İsrail temsilcileri doğrudan görüşmelere başladı
Fransa’da işçi ve emekçiler ayakta.
Foxconn patronu konuştu:İnsan öğüten fabrikalarda “insan sevgisi”!
Dünyadan işçi ve emekçi eylemleri
Köln’de 12 Eylül sempozyumu ve
Yılmaz Güney anması
Kadın sözkonusu olunca sermaye devleti 3 maymunu oynuyor
Referandum sonuçları
üzerine…-M. Can Yüce
Tutsak BDSP’lilerden mektup.
Tekirdağ F Tipi’nde
hak ihlalleri sürüyor
Allianoi: Bir varmış, bir yokmuş
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

İşçi ve emekçi hareketinden..

Cem Bialetti’de TİS imzalandı

Kocaeli’de kurulu Cem Bialetti fabrikasında devam toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde 1 Eylül 2010 tarihinde anlaşma sağlandı. 26 Mayıs tarihinde başlayan ve 26 Temmuz’da uyuşmazlık zaptının tutulduğu toplu sözleşme görüşme sürecinde yapılan gizli oylamanın ardından işçilerin büyük bir çoğunluğu sözleşmenin imzalanması doğrultusunda oy kullandı.

Anlaşmaya göre; Birleşik Metal-İş üyeleri genel ortalamada birinci altı ay için 0,59 TL/saat ücret zammı alırken bu artış ikramiyelerle birlikte hesaplandığında aylık net 127 TL’lik bir artışa denk geliyor. Mevcut işyeri ücret ortalamasının 4, 49 TL’den 5,08 TL’ye yükseldiği fabrikada çıplak ücretlerde ortalama yüzde 13 oranında bir artış elde edildi.

Ücret zamlarına ek olarak her ay ücretlerle birlikte ödenmek üzere 140 TL brüt sosyal paket adı altında bir ödeme yapılacak.


Tekstilde “saatler kala” klasiği

Tekstil patronları ile tekstil sektöründe örgütlü TEKSİF Sendikası arasında devam eden toplu sözleşme görüşmeleri bir kez daha ihanetle sonuçlandı. 6 ayı aşkın süredir devam eden 22. dönem Grup Toplu İş Sözleşmesi görüşmeleri grev uygulamasının başlamasına saatler kala 31 Ağustos 2010 tarihinde anlaşma ile sonuçlandı.

33 işyeri ve işletmede 11 bin 500 TEKSİF üyesini kapsayan ve 31.03.2010 tarihinden 31.03.2013 tarihine kadar 3 yıl geçerli olacak toplu iş sözleşmesine göre; işçiler yılların ilk 6 aylarında yüzde 4, ikinci 6 aylarında ise yüzde 3 ücret zammı alacaklar. Bu zamlar sosyal haklara da yansıtılacak.


Kipa işçisi eylemdeydi

İngiliz sermayeli Tesco Kipa’da sendikal örgütlenme mücadelesi yürüten Tez-Koop-İş’in eylemleri devam ediyor. 3 Eylül günü Lüleburgaz Kipa mağazası önünde toplanan işçiler, sendikal haklarına saygı duyulmasını istediler.

Türk-İş’e bağlı bazı sendikalardan yöneticilerin ve siyasal partilerin de destek verdiği eylemi çevrede toplanan insanlar da ilgiyle karşıladılar. Tez-Koop-İş Sendikası Edirne Şubesi pankartının ve dövizlerin açıldığı eylemde basın açıklamasını yapan Tez-Koop-İş Genel Başkanı Gürsel Doğru, örgütlenme ve toplu iş sözleşmesi haklarının en temel hakları olduğunu belirtti.


Siegener’de sendika düşmanlığı

Kocaeli’de kurulu Marmara Siegener Galvaniz fabrikasında çalışan işçilerin Birleşik Metal-İş’e üye olmaları ve sendikanın yetki tespiti için Çalışma Bakanlığı’na başvuru yapmasının ardından fabrikada sendikadan istifa baskıları yaşanmaya başladı. Birleşik Metal-İş Sendikası, fabrikanın faaliyette olduğu altı yıldan bu yana Marmara Siegener işçilerinin hiçbir hak tanımaksızın karın tokluğuna çalıştırıldığını belirtti.


Tüm Bel Sen’den sürgün açıklaması

Tüm Bel Sen yaptığı açıklama ile Avcılar Belediyesi’nin sendika düşmanı tutumunu ve kamu emekçileri üzerinde uyguladığı baskıyı teşhir etti. Avcılar Belediyesi’nde kamu emekçilerine öğle yemeği, arazi tazminatı, giyim yardımı gibi yasal hakların verilmediği belirtilerek, sendika üyelerinin sürüldüğü söylendi. Açıklamada, kamu emekçilerinin toplu iş sözleşmesinden doğan haklarının ödenmesi, sürgünlerin geri alınması talep edildi.

Sendikal çalışmalardan rahatsız olan belediye başkanının 31 Ağustos tarihinde, başkanlık katında sendika üyelerine hakaret ettiği, sendika üyelerine cevap hakkı tanımadığı, buna karşın Tüm Bel Sen üyesi kamu emekçilerinin bu tutumu alkışla protesto ederek toplantıyı terk ettiği belirtildi.


Hacettepe işçileri kazandı!

Maaşlarını alamamaları üzerine iki gün süren iş bırakma eylemi örgütleyen Hacettepe Üniversitesi hastanelerinde çalışan taşeron işçiler, eylemlerini kazanımla sonuçlandırdılar. İşçiler toplu olarak Dev Sağlık-İş’te örgütlendiler.

6 Eylül günü iki saatlik iş bırakma eylemiyle başladıkları mücadelelerini 7 ve 8 Eylül günlerinde tam gün iş bırakarak sürdüren Hacettepe işçileri Dev Sağlık-İş ve SES’in çağrısıyla başladıkları mücadelelerini kzanımla sonuçlandırdılar. Rektörlüğün, alacaklarının bir kısmının şimdi, bir kısmının ise bayramdan sonra ödenmesi önerilerini reddeden ve ücretlerinin tamamını alana kadar mücadelelerine devam edeceklerini duyuran taşeron işçiler, direniş alanında toplu şekilde Devrimci Sağlık İşçileri Sendikası’na üye oldular. Bir buçuk aylık alacaklarının yatırılması üzerine işçiler eylemlerine son verdiler.



Beyoğlu Belediyesi’nde sürgün

Beyoğlu Belediyesi Ek Hizmet Binası, Plan Proje Amirliği’nde, belediyeye temizlik hizmeti veren bir taşeron şirkette 3 yıldır mimar olarak çalışan Özlem Aydın, belediye çalışanı bir kişinin Kürtlere yönelik ırkçı söylemlerine karşı tepki gösterdiği için sürgün edildi.

Özlem Aydın’ın konuyla ilgili mektubunu yayınlıyoruz:

Merhaba,

Ben Özlem Aydın,

Beyoğlu Belediyesi Ek Hizmet Binası’nda Plan Proje Amirliği’nde, belediyeye temizlik ve güvenlik hizmeti veren Akdeniz Temizlik Tic. Ltd. Şti. bağlı bir MİMAR olarak çalışmaktaydım. 01.09.2010 Tarihinden itibaren Beyoğlu Belediyesin Fen işleri müdiresi tarafından artık benimle çalışılmak istenmediği çok çirkin bir şekilde tarafıma bildirildi. Çalıştığı yılların karşılığı olan tazminat tutarının elden ödeneceği belirtildi. Elden para almayacağımı, işten çıkış belgelerimin gerekçeleriyle sunulmasını talep etmem sonrasında, temizlik şirketinin bir elemanı olarak  farklı bir birime  temizlikçi olarak gönderileceğim  ve binaya ertesi gün giriş yapmama izin vermeyecekleri söylendi.Bunun sonrasında çalışma yaptığım bilgisayarın  kasasına el konuldu.

İzninizle size işe başlama ve işin bu notaya gelmesine neden süreci anlatayım.

08.02 2007 Günü biten stajım sonrası,  şimdi fen işleri müdürlüğü yapan kişi tarafından Belediyede çalışmam yönünde teklif yapıldı. Bana üç aylık bir deneme süresi sonunda  çalışma kararı alınacağını söyleyen kişi bu üç ay sonrasında belediyede sözleşmeli personel açığı olmadığını ve sözleşmeli  personel alımını şubat ayında yapıldığı bilgisini verdi. Belirtilen  zaman geldiğinde aynı nedenle sözleşme yapılamayacağı ama yakın zamanda bunu çözeceklerini belirtti. Çözüm olarak  şahsıma sunulan  ise taşeron firma üzerinden sigortamın yapılmasıydı; kendisinin de aynı şekilde personel açığı olmaması nedeniyle bir süre bu şekilde çalıştığını ve bunun geçici bir durum olduğunu belirtti. Geçici olduğunu düşündüğüm bu durumu, iş başvurularımdan istediğim sonucu alamamış olmam nedeniyle kabul etmek zorunda kaldım.

Geçen bu üç yılı aşkın süre zarfında, benden sonra işe alınan mimarların sözleşmeli yapılması ve bunun için şubat ayının  beklenmemesi , durumun fen ileri müdiresinin anlattığı şekilde olmadığını gösteriyor.Sürecin işten atılma noktasına gelmesi ise aslında sözleşmemin neden yapılmadığını kanıtlar nitelikte.İşyerinde Kürtlere yönelik ayrımcı bir söyleme gösterdiğim tepki sonrası, ayrımcı söylemde bulunan kişi değil de benim ilk olarak  işten çıkarılmam,  yapılamayınca  temizlikçi olarak  belediyeye ait başka bir bina ve birime gönderilmem uygun bulundu.Yapılan bu uygulamalar Kürt kimliğimden dolayı sözleşmem yapılmadığı  ve bu rencide eden tutumlara sırf etnik kimliğimden dolayı maruz kaldığımı düşündürüyor.

Bilmenizi isterim ki  sorun  tazminat sorunu değildir. Asıl sorun bu durumdan insanları haberdar ederek, bir duyarlılığın , bir tepkinin oluşmasını tetiklemek ve bundan sonra benzeri haksızlıkların önüne geçilmesi adına bir adımın atılmasını sağlamaktır.

Sevgiler,

Özlem Aydın
13.09.10