Irak yanıyor, Irak yağmalanıyor!..
Emperyalist işgal ve yağma kurumlaştırılıyor
Savaşın Irak işgali ile sonuçlanmasının ardından iki ayı aşkın zaman geçti. Bugün emperyalistlerin Iraktaki yağması ve talanı hız kazanmış durumda. Başından beri gözünü Irakın yeraltı kaynaklarına, özellikle petrolüne diken emperyalizm, şimdi de bu azgın işgalin en kaba ve açık örneklerini sergilemekte. Uzun zamandır hemen her konuşmasında Irak halkının üzerine en fazla bomba ve füze yağdıran ülke kendileri olduğu için petrolün kontrolünün de kendilerinde olması gerektiğini vurgulayan Bush ve savaş çetesi, bu konudaki uygulamalara hız vermiş durumda. Irakın yeniden yapılandırılmasında BMyi saf dışı etmeye kararlı gözüken ABD emperyalizmi, hazırladığı tasarıyı BMde onaylatarak bu amacına ulaşmış bulunuyor.
Petrol tamamıyla bizim
Irakı işgal eden emperyalistler, yavaş yavaş Irak halkını ekonomik açıdan kıskaca almanın ve sömürmenin yolunu düzlüyorlar. Tüm bu gelişmelerle genel olarak Irakın kontrolünü kendi eline almayı hedefleyen ABD, bu konudaki karşı çıkışlara ise tahammül edemeyeceğini belirtiyor. Beyaz Saray Bütçe Ofisinden gelen açıklamalara göre ABDnin, bugüne kadar Iraktaki yeniden yapılandırma projelerine 597 milyon dolar harcadığı ve bu rakamın yıl sonuna kadar 3,6 milyar dolara çıkacağı belirtiliyor. Eğer Irak petrolünü satamazlarsa bu zararı karşılayamayacaklarını belirten ABDli yetkililer aslında bu açıklamalarıyla Irak petrolünde gözü olan Fransa, Almanya, Rusya gibi diğer emperyalist ülkelere Hiç yeltenmeyin, bu parayı çıkarana kadar petrol tamamıyla bizim demektedir. Yeniden yapılandırma adı altındaaslında Irak işgalinde harcanan savaş masraflarını ve daha fazlasını Irak petrolüne el koyarak kotarmaya çalışan ABD, böylece Irak halkının üzerine yağdırdığı bomba ve füzelerin maliyetini yine onların yeraltı zenginlikleriyle gidereceğini pervasızca belirtmiş oluyor.
OPEC tarih oluyor!
Parsadan pay kapma telaşına düşen Fransa, Almanya ve Rusya ise işgalcilerden taviz koparmak için Irak yönetimi kurulana kadar bölgede BM kontrolünün sağlanmasında ısrar ettiler, ama başarılı olamadılar. AB Yardım ve Gelişme Komisyonu Başkanı Poul Nielsen, ABDyi Irakın petrol yataklarına sahip olmaya çalışmakla suçlayarak, AB emperyalistlerinin tepkilerini seslendirmiş oldu.
Irak işgaliyle 70lerden beri kendisine sorun çıkaran OPECi (Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü) ortadan kaldırmayı da hedefleyen ABD yönetimi, geçenlerde bunu doğrulayan bir açıklama yaptı. Irak Petrol Bakanlığına danışmanlık yapmak üzere atanan Shellin eski ABD şefi Philip J. Caroll, Irakın ihraç edebildiği kadar petrol ihraç etmesini ve OPEC kotalarının bir kenara atılması gerektiğini ilan etti. Yaptığı bu açıklama ile Fransa, Rusya ve Çin gibi ülkelerde büyük sıkıntı yaratan Caroll, Saddam Hüseyin rejimi tarafından imzalanmış olan geçmiş petrol ihalelerinin de muhtemelen geçersiz olduğunu ve bu ihalelerle ilgili olarak kendileriyle tekrar masaya oturulması gerektiğini belirtti.
Yeniden yapılandırma ve şirketler
Kotaların fiilen geçersizleştiği bir durumda, diğer ülkelerin de satabildikleri kadar çok petrol satmaya yönelmeleri, petrol fiyatlarının rekor ölçüde düşmesine neden olacak. Bu düşüş ise tabii ki en çok, dünyanın en büyük petrol ithalatçısı olan ABDnin işine yarayacak.
ABD bir vurgunu da Irak petrolünün işletilmesi üzerine petrol şirketlerinden ve yeniden yapılandırılma programı çerçevesinde inşaat şirketleri üzerine açtığı ihalelerden yapmayı planlıyor. Daha önceki açıklamalarında ihaleye girebilecek şirketlerin öncelikle Amerikan ve İngiliz şirketleri olması, taşeron şirketlerin ise savaşta açık olarak ABDye destek vermiş ülkelerin şirketlerinden olması gerekliliğini vurgulayan yetkililer uygulamalara başlamış durumdalar.
Buna bir örnek, ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheneyin eski yöneticisi olduğu Amerikan tekeli Halliburton. Bu şirketin ABD yönetimiyle yaptığı sözleşmenin petrol kuyularındaki yangınları söndürmekle sınırlı olduğu, fakat daha sonradan yapılan gizli anlaşmalarla şirkete teslim edilen kuyularda günde 125 bin varil petrol üretildiği ve şirketin bu ürünlerin dağıtımı görevini de üstlendiği ortaya çıktı. Ayrıca Bush yönetiminin yakın zamanda buna benzer 600 milyon dolar tutarında başka bir petrol ihalesi açacağı belirtildi. Bir başka ihale ise savaş sırasında büyük zarar gören iletişim şebekesi üzerinden gerçekleşti.
Yıllardır kriz içinde bulunan Amerikalı telekom ve internet şirketlerinden MCI-Worldcom, Irakın ilk cep telefonu şebekesini kurmak üzere açılan ihaleyi kazanmış durumda. Şirketin planları arasında ABDde kullanılanın kopyası bir GSM sistemi kurulması yer alıyor. Böylece bu şirket, Irak pazarını ABD şirketlerine tahsis etmiş olacak. ABD emperyalizmi bir yandan Irak halkının yeraltı zenginliklerini talan ederken bir yandan da kurmaya çalıştığı yönetimler ve oluşturduğu aygıtlarla işgali kalıcılaştırmaya çalışıyor. ABD ve İngiltere geçtiğimiz günlerde yaptığı ortak açıklamayla, Irakta Saddam muhaliflerine geçici yönetim kurdurma planını geri çektiklerini ifade ettiler.
İstikrar güçleri
Kurulacak kukla bir devlete bile henüz hazır olmayan işgalci devletler, Irak üzerinde yeni bir planlamaya gittiklerini açıkladılar. Bu planlamaya göre Irak topraklarının ABD, İngiltere ve Polonya komutası altında 3 ayrı bölgeye ayrılacağını belirten işgalci emperyalistler, ayrıca bölgedeki asayişi sağlamak, askeri ve insani yardım faaliyetlerini yürütmek üzere istikrar güçleri oluşturulacağını ifade ettiler. Bu uygulamayla Fransa ve Almanyanın isteklerinin aksine, BMnin Irakta güvenlik ve askeri sorunlarda anahtar rol oynaması engellenmiş olacak.
Bunun yanı sıra uluslararası kamuoyundan gelen Irakta işgal durumu olduğu yolundaki eleştirilerin önünü kesmek üzere göstermelik bir değişiklik yapılarak ,eski Irak valisi emekli general J. Garner görevinden alınarak yerine uluslararası terörizm uzmanı Paul Bremer getirildi. Bremer görevine gelir gelmez, ilk iş olarak, Baas Partisi aygıtını yeniden yapılandırmaya girişti. Baasa bağlı özel paramiliter grupları Irak halkının işgale karşı tepki göstermesi halinde devreye sokmayı planlayan Bremer, ayrıca bu grupları, kimlerin ABD işgaline karşı olduğunu saptamak ve ülke çapında Amerikan karşıtı eylemleri bastırmak için de kullanmayı planlıyor.
Kültürel dejenerasyon
ABD işgalinin bir diğer boyutuysa kültür alanında yaşanıyor. Yıllardır işgal ettiği ülkelere kendi yoz kültürünü taşıyan ABD emperyalizmi, Irak sokaklarına Amerikan özgürlüğü diyerek uyuşturucu, seks ve silah satışını getirmiş durumda. Amerikan askerlerinin 9 Nisanda ele geçirdikleri Bağdatta, uyuşturucu ve seks filmleri dahil her şey sokak ve caddelerde satılıyor. Savaştan önce uyuşturucu madde kullananın ağır cezalara çarptırıldığı ülkede, bugün uyuşturucu ticareti Eşşerci Meydanında açıktan yapılabiliyor. Ayrıca Bağdatta, işgal güçlerinin girmesinin ardından yasadışı silah satıcılarının sayısında da büyük artış yaşandı. Bağdatın çeşitli yerlerinde yağmacılar tarafından kurulan pazar yerlerinde, her türlü silahın ve el bombasının ucuz fiyatlarla alınması mümkün. Sila satışlarının artmasıyla Bağdatta güvenliğin kaybolduğu, kargaşa ve cinayetlerin arttığı belirtiliyor.
Ancak yaratılan kan ve çirkef denizinin sonu kısa zamanda göründü. Her ne kadar yağmalama işinde bir sorunla karşılaşmıyormuş gibi görünse de ABD emperyalizmi, içinden çıkamayacağı bir bataklıkta çırpınıyor. Irak halkının kanları ve zenginlikleriyle beslenen ABDli tekeller, bunun bedelini tüm dünyada çok ağır ödeyecekler. Çünkü halklar yeni bir dünyaya hazırlanıyorlar.
Irak halkı emperyalist işgalcilere boyun eğmiyor!
İşgalci güçler Irakta kendi düzenlerini oluşturmanın yollarını ararken, bölge halkının direnişi sürüyor.
Geçtiğimiz günlerde ABD ve İngiltere, Irak petrolünü kendi kontrolleri altına almak üzere hazırladıkları karar tasarısını BM Güvenlik Konseyinden geçirdiler. Iraklılar ise yapılan saldırıların farkında olduklarını gösterdiler. Irak Askeri Enstitüsünde görevli olan Ragıb Naaman, ABD ve İngilterenin petrol gelirlerine el koymasını kabul edemeyeceklerini ifade etti. Rejimin çökmesine rağmen ABD ve İngilterenin ülkelerinde bulunmasının onların işgalci olduklarının göstergesi olduğunu vurguladı.
Irak halkı emperyalist ABD ve İngiltere tarafından yönetilmek istemediğini her vesile ile ortaya koyuyor. Saddam döneminde sağlık sisteminin çökmesinin sorumlularından olan ve işgalden sonra ABD tarafından Irak Sağlık Bakanlığına atanan Ali Sinan Canabi, tepkiler yüzünden istifa etmek zorunda kaldı. Irak halkı emperyalist işgalci ABDye ve eski Baas rejimine gerekli cevabı vermiş oldu. Bu konuda en anlamlı tepkiyi ise Basra işçileri verdi. Pankartlarında Başka bir Saddam istemiyoruz! yazan 300 rafineri işçisi sokaklarda kendi yöneticilerini seçmek istediklerini haykırdılar. Kerkükte Kuzey Petrol Şirketindeki işçiler örgütlendiler. Emperyalist ABD ve İngilterenin kendilerine muhtaç olduğunu söyleyen işçiler bir işçi konseyi örgütleyecek ve işçilerin dayanışmasını örecek bir konferans yapacaklar.
İşgal yönetiminin geçici hükümet kurmaktan vazgeçmesinin ardından göreve Jay Garnerın yerine uzman Paul Bremer getirilmişti. Ayağının tozuyla, ABD ordusunun Irakı aylar, belki de yıllarca yönetebileceğini açıkladı. Sömürgeleştirmenin en açık ifadesi olan bu sözlerden sonra halk yine tepkisini ortaya koydu. Bağdatta Şii dini liderlerin öncülüğünde onbinlerce Iraklı, işgal askeri görmek istemediklerini haykırdılar. Amaçlarının Şii-Sünni birlikte işgalcilere karşı durmak olduğunu söylediler. 19 Mayıs günü emperyalist işgal karşıtı gerçekleşen kitlesel gösteride Halk özgürlük istiyor, işgali reddediyor denildi.
ABD emperyalizminin azgınlaştığı, emperyalist-kapitalist sistemin barbarlığının boyutlandığı bu dönemde ezilen ve sömürülen halklar için direnmek dışında bir çözüm yolu olmadığını Irak halkı her vesile ile ortaya koyuyor.
|