Bir uşağın sefil yalanları...
Iraka barış ve huzur götüreceğiz!
Haftalar öncesinden alınan Iraka asker gönderme kararı, meclis tarafından onaylanan tezkere ile artık resmiyet kazanmış oldu. Bundan önce Henüz kesin bir karar almadık. Görüşmeler devam ediyor diyenler, bugün de Yetki çıktı ama ABD ile müzakereler devam ediyor. Mutabakat sağlanamazsa asker göndermeyiz diyorlar.
Peki ya 8.5 milyar dolarlık kredi? dendiğinde ise İyi ama bunun asker gönderme kararı ile ne ilgisi var! diye serzenişte bulunuyorlar. Herkesi kendileri gibi aptal zanneden bu beş para etmez uşak takımı, Türkiye emekçi halklarının gözlerinin içine baka baka, ipe sapa gelmez yalanlar söylemekten en ufak bir utanç bile duymuyor.
Yalanın bini bir para!
AKP yöneticilerinin Iraka gidişi meşrulaştırma çabaları hiçbir sonuç vermiyor. Ne Türkiye, ne de dünya halkları söylenen yalanlara inanmıyor. AKPliler komik gerekçeler, okkalı yalanlar üretme konusunda ABDli efendileri ile adeta yarış içindeler. Bilindiği gibi ABD, Iraka onu özgürleştirmek (!) için gitmişti. Bizim uşak tayfası ise Iraka istikrar ve barış götürmek (!) için harekete geçmişler!
Daha birkaç ay öncesine kadar Iraka asker göndermek için yapılan kredi pazarlıkları sırasında tüm dünya, AKPnin en yetenekli tüccarının, Türk halkının kanını nasıl çetin pazarlıklar sonucu sattığını gördü, izledi. Mazlum ve işgal altındaki bir komşu ülkeye, işgal ordusu göndermek karşılığında ABDden para dilenen sefil bir tüccar!
Bu büyük tarihsel utancın sorumluları, yaşananların unutulacağını umarak, şimdi de; Iraka işgal gücüne yardım için değil, yeniden yapılanması ve istikrara kavuşmasında kardeş Irak halkına yardım için gidileceği (Tezkere metninden) yalanını ortaya atıyorlar. Dışişleri Bakanı A. Gül asker gönderme konusunda ne zaman ağzını açsa şu satırları tekrarlıyor:
Türkiye şayet oraya giderse, kesinlikle oradaki bir işgalin parçası olmayacaktır. Biz oraya asker gönderirsek, oradaki işgalin bir an önce bitmesi, Irakın toprak ve siyasi bütünlüğünün korunması, teröristlere yer verilmemesi ve Irakın kendi kaynaklarını kendi kullanacağı bir ülke haline gelmesi için gideriz. Türkiyenin hiçbir gizli planı ve gizli niyeti söz konusu değildir. Barşıcıl bir Irak Türkiyenin de bölgenin de çıkarınadır.
10 bin belki de daha fazla askerle, emperyalist bir savaş sonucu işgal edilmiş bir ülkeye gideceksiniz. Bu ülkede son derece haklı ve meşru bir direniş hareketi olacak ve bu hareket işgal kuvvetlerine hergün üçer-beşer kayıp verdirecek, ülkede kurulan kukla konsey de dahil herkes gelmenizi istemediklerini beyan edecekler; ama siz ısrarla tarihsel yakınlık, din kardeşliği gibi gerçekten komik argümanlarla, bölgede işgalci bir güç görünümü çizmeyeceğinizi iddia edeceksiniz. Üstelik bütün bu saçmalıkları, tüm dünyanın gözleri önünde, Irakta süren işgale destek için sağdan soldan asker isteyen ABDnin açığa çıkardığı yalanlarınıza rağmen sürdüreceksiniz.
Böylesi bir pişkinliğe belki de ilk kez tanık oluyoruz! Dışişleri Bakanı ve Başbakanı peşpeşe yalanlar söylüyor, sözümona milletvekillerini ve halkı Iraka asker gönderilmesinin gerekliliği konusunda ikna etmeye çalışıyorlar.
ABDli General Sanchez:
Asker gönderen kayıplara hazır olsun!
Erdoğan ve Gül hiç kimsenin inanmadığı yalanlarını tekrarlaya dursunlar, Iraktaki ABD işgal kuvvetleri komutanı Ricardo Sanchez Türk askerlerini memnuniyetle karşılayacaklarını söyledi ve ekledi:
Düşman değişiyor. Biraz daha öldürücü, biraz daha karmaşık, bazı durumlarda biraz daha dirençli. Burada olduğumuz sürece ittifak kayıplar vermeye hazır olmalı. Hala savaşıyoruz. Bu günlerin birinde büyük bir çatışma olursa şaşırmamalıyız.
Iraka insani amaçlarla giden işgalci ülke görüntüsünde gitmemek için sivil görevlilerin de askerlerle eşzamanlı hareket etmesi konusunda görüş birliğine (A. Gül) varan hükümet, ABDli generalin bu uyarısına herhangi bir yanıt vermedi. Ancak daha şimdiden Cengiz Çandar gibi görevlendirilmiş bazı köşe yazarları halka, ölümlerin yaşanabileceğini, bunun son derece doğal olduğunu anlatmaya başladılar.
Sanchezin Türk askerinin nerede görevlendirileceği yönünde sorulan soruya yanıtı, Türk askerlerinin nereye yerleştirileceği kabiliyet ve güçlerine bağlıdır şeklinde oldu. Türk sermaye devletinin, ABD ile yapılan görüşmelerde, görev yeri olarak Musul-Dohuk-Tikrit üçgenini istediğini biliyoruz. Bu bölge aynı zamanda şeytan üçgeni olarak adlandırılan ve ABDli askerlere düzenlenen saldırıların en yoğun olduğu bölge. Türk devletininin bu isteği, General Sanchezin sözleri ile birleştirilince, Türkiyeden gidecek askerlerin oldukça kabiliyetli ve güçlü olduklarını değil, fakat sermaye iktidarının efendisine uşaklıkta ne kadar hevesli olduğunu kanıtlıyor.
Uşkalıkta sınır tanımıyorlar!
ABDnin askerlerine kalkan aradığı, işgale karşı silahlı direnişin ABDyi her geçen gün biraz daha köşeye sıkıştırdığı herkes için aşikarken, sermaye iktidarının aldığı asker gönderme kararı Türk sermaye iktidarının, efendi-uşak ilişkisinde ne derece alçaldığını anlatıyor.
Türkiyeli işçiler, emekçiler ve gençler bu utanca daha fazla ortak olmamalı. Tezkere kararının ardından yapılan eylemler daha da büyütülmeli. Mecliste çıkarılan tezkere alanlarda parçalanmalıdır.
|