Filistinde emperyalizme ve siyonizme
karşı direniş sürüyor...
Ortadoğuda yıllardır kanayan bir yara olan Filistin sorunu tüm yakıcılığını korumaktadır. Emperyalist ABDnin Ortadoğu üzerine geliştirdiği stratejide Filistin önemli bir yer tutmaktadır. Ortadoğu hakimiyeti için Filistin direnişini ezmek büyük bir önem taşımaktadır.
ABD Ortadoğuya ilişkin emellerine ulaşmak için siyonist İsraili kullanırken Siyonistler de kendi emelleri doğrultusunda bu kullanımın gönüllüsü oluyor. İsrailin Filistinlileri topraklarından kovma hayali sürüyorken bütün katliamlara rağmen kırılamayan bir Filistin direnişi ise orta yerde duruyor. Bu direnişi gören Arap ülkeleri de, kendi baskıcı rejimlerine karşı halklarından gelebilecek bir direniş korkusuyla emperyalizme uşaklığın gereklerini yerine getiriyorlar.
Emperyalizmle uzlaşmak ona mahkum olmaktır!
Bölgedeki Arap ülkeleri Filistin direnişine sözde destek vermektedir. Ama Filistin direnişinin başarılı olması gerici Arap ülkelerinin iktidarlarının çıkarına değil; çünkü bu, sıranın onlara gelebileceğinin göstergesidir. Yanısıra, hem İsrailin güçlü militarist aygıtı, hem de ABDnin bölgedeki hakimiyetinin bu rejimlerde yarattığı korku sorunu sadece diplomasi konusu yapmalarını açıklıyor.
Emperyalizmle uzlaşma yolunu seçen Filistin yönetiminin durumu da işbirlikçi Arap ülkelerinden pek farklı değil. ABD tarafından başbakanlığa getirilen Mahmut Abbas İntifadaya karşı kullanılan bir ajan görünümündeydi. Bağımsız bir devlet isteyen halkın Abbasa desteği % 3e kadar düşmüştü. Direnişe devam eden örgütlerin desteğini kaybeden Abbas istifa etti. Yerine Başbakanlığa gelen Ahmed Kurey de birkaç gün geçmeden istifa etmek zorunda kaldı.
Yıllarca direnişin sembollerinden olan Arafat ise Oslo sürecinde mücadelenin kazanımlarını pazarlık masasına yatırmış, uzlaşmacı tutumuyla artık İntifadaya birşeyler katmaktan uzak olduğunu göstermişti. İsrail tarafından alınan sürgün kararı ise Filistin halkının gözünde bu sembolü de ortadan kaldırmayı amaçlamaktadır. Sürgün kararının açıklanmasından hemen sonra Arafatın karargahının etrafında toplanan binlerce Filistinli ise, Filistin direnişini kırmanın mümkün olmadığını ortaya koymuştur.
İkinci İntifada devam ediyor
İkinci İntifadadan (2000 Eylül) bu yana yaklaşık 2300 Filistinli ve 800 İsrailli öldü. Onbinlerce Filistinli yaralandı, tutuklandı veya sürüldü. Siyonistler ikibini aşkın Filistinlinin evini yakıp yıktı. İsrail ordusunun Filistinli sivillere yönelik saldırıları sonucu kendi ülkelerinden de tepkiler yükselmeye başlıyor. Sivil halk üzerine saldırma emirlerini yerine getirmeyi reddeden 27 İsrailli savaş pilotu ordu içinde de bölünmeye yol açtı. Yanısıra İsrailli aydınlar ve halk da savaşa karşı seslerini yükseltiyorlar.
Filistinli direniş örgütleri bağımsızlık talepleri gerçekleşinceye kadar savaşmaya kararlılar. Tüm iç ve dış baskılara rağmen mücadeleyi sürdürmeleri arkalarında güçlü bir halk desteği olduğunu gösteriyor. İkinci İntifadanın başlamasının 3. yıldönümü vesilesiyle Filistin halkı gösteriler düzenliyor. İçlerindeki bağımsızlık özlemini ve direniş ateşini tüm dünyaya gösteriyorlar.
Sahte çözüm arayışları sonuçsuz kalacak!
Filistin sorununun emperyalist masalarda çözülemeyeceği yeterince açıktır. Uzlaşma tutumu, ateşkesler ve Filistin yol haritası gibi çözüm arayışları sonuçsuz kalmaya mahkumdur. Gerçek ve kalıcı çözüm bölge halklarının mücadelesinde yatmaktadır. Anti-emperyalist/anti-siyonist bir mücadele ile Ortadoğu halkları özledikleri kalıcı barışı yakalayabilirler. En önemlisi de, bölge halklarının işbirlikçi iktidarlarının gerici propagandasının etkisinden kurtularak yeni intifadalar yaratabilmeleridir.
Yaşasın işçilerin birliği, halkların kardeşliği!
Kahrolsun ABD emperyalizmi, İsrail siyonizmi!
|