İstanbul Üniversiteli olmak ayrıcalıktır!
Oldukça uzun ve yorucu bir dönemin ardından bugün, test kitaplarında sıkça karşılaştığın o tarihi kapıdan İstanbul Üniversitesi öğrencisi sıfatıyla girdin içeri! Günlerce süren test maratonu, zamanla yarışmalar, dershanelere saçılan paralar, gerginlikler ve hayatını belirleyen bir üç saatten sonra başardın! Buradasın. Buraya gelebilmenin bedeli ağır oldu belki senin için; parayla ölçülemeyecek kadar, zaman kadar değerli bir şeyler kaybettin. Ama başardın. En yakın arkadaşınla yarıştırıldın ve sen kazandın..
Tebrikler...
Hoşgeldin!
İstanbul Üniversiteli olmak ayrıcalıktır!
Sana üniversiteye gelmeden önce zaten sıkça bu ayrıcalıklardan bahsetmişlerdi. Üniversiteye kayıt için geldiğin gün yakana iliştirilen ayrıcalıklı insan yakıştırmasıyla, kendine ve öğrencisi olduğun kuruma olan inancın katlanarak arttı. Şimdi biz de sana aynısını söylüyoruz; böyle bir üniversitede okumak bugün için ayrıcalıktır. Biz bunu söylerken sana ileride sağlayacağın iş imkanlarından bahsetmiyoruz, kariyerinin ne kadar parlak olacağından, ileride çok paralar kazanacağından bahsetmiyoruz.
Bizce ayrıcalıklısın; çünkü işçi ve emekçi çocuklarının üniversiteye girmelerini engelleyebilmek için yoğun çabaların olduğu bir dönemde böyle bir şans elde etmişsin. Bizce ayrıcalıklısın; çünkü İstanbul Üniversitesi gibi yıllarca devrim mücadelelerine sahne olmuş bir üniversitenin parçası olacaksın.
Biz üniversitemizle övünürken onun ortasındaki havuzla ya da Rektör Kemal Alemdaroğlunun yaptığı gibi hiç görmediğimiz bilgisayarların kaç mhz olduğuyla ilgilenmiyoruz. Bizler bu okulun devrimci geleneği ile övünüyoruz. Bizler bu okulun devrimci öğrencileriyle övünüyoruz:
Bizler öğrenci biletlerinin kaldırılmasını protesto ederken katledilen Turan Emeksiz ile (yemekhane bugün onun adını almıştır), 6. Filo eyleminden sonra yurdu basılarak katledilen Vedat Demircioğlu ile, devrim idealleri uğruna darağacına hiç tereddütsüz giden Deniz Gezmiş ile, Kızılderede kendisini ve yoldaşlarını pusuya düşüren düşmana asıl siz teslim olun diye bağıran Mahir Çayan ile, kendisine yapılan en ağır işkencelere rağmen yoldaşlarını ele vermeyip ölümü seçen İbrahim Kaypakkaya ile ve 2000 yılında F-tiplerine karşı başlatılan ölüm orucu direnişiyle ölümsüzleşen Zehra Kulaksız ile övünüyoruz!
Bilmen gerekir ki bugün İstanbul Üniversitesinde yemek fiyatları diğer üniversitelerdeki fiyatların yarısından daha ucuzsa, yaz okullarının ücretsiz olduğu tek üniversite burasıysa, üniversite içerisinde istediğin afişi asabiliyorsan, bütün bunlar yukarıda saydığımız isimlerle beraber bu üniversitede mücadele vermiş yüzlerce, binlerce devrimci öğrencinin çabalarının eseridir. Bugün Kemal Alemdaroğlu bunları kendisi için bir propaganda aracı haline dönüştürmeye çalışıyor olsa da herkes biliyor ki, aslında İstanbul Üniversitesinde olumlu olan herşey devrimcilerin yaratımları sonucudur. Ve bunlar için ağır bedeller ödenmiştir.
Sen de artık üniversite öğrencisi sıfatı taşıdığına göre, üniversiteye dair olan bu kazanımlara sahip çıkmak sorumluluğu altındasın. Bu üniversite rektörün, polisin, sermayenin, iktidarın değil!
Bu üniversite öğrencilerindir!
Polisten öğrencilere açık tehdit mektubu!
İstanbul Emniyet Müdürlüğü her sene olduğu gibi bu sene de üniversitelere özel bir broşür hazırladı. Broşürü okuyan insanın aklına ilk olarak polislerin 2000 yılında yaptıkları eylem geliyor. Tabancalarını İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesine doğrultan polisler, İşte burası, hain yuvası sloganını atmışlardı. Broşür ve bu görüntüleri yan yana getirdiğimizde, emniyet kurumunun üniversitelere dair beslediği iyi niyetli (!) duyguların samimiyetsizliği bir anda gün yüzüne çıkıyor! Broşürün sonunda verilen telefonlar insanları muhbirliğe teşvik amacıyla tertiplenmiş bir oyundan başka bir şey değil.
Broşürde bir de üniversitelerin hür ve bilimsel düşünce gücüne sahip oldukları iddia edilmiş. Ki bu bizim gerçekleştirmek için önümüze koyduğumuz bir iddiadır. Ve emniyet güçleri de bunu engellemekle görevlendirilmiş kuklalardır. Bu kurum bizlerin Eşit, parasız, bilimsel ve anadilde eğitim talebimizi bölücülük olarak adlandırıyor.
Onlar size broşürlerinde ülke geleceğini emanet ediyorlar, biz devrimcilerse sizden insanlığın geleceğini kurmanızı bekliyoruz!
Biz sizden savaşsız, sömürüsüz bir dünya için mücadele etmenizi bekliyoruz!
Biz sizden bütün dünyayı Kızıl Bayrak altında birleştirme mücadelemize katılmanızı bekliyoruz!
(İÜ Ekim Gençliğinin açılış şenliklerinde dağıttığı
broşürün metnidir...)
|