Daha fazla insana ulaşmamız gerekiyor!
28 Eylül günü Edirnede Ekim Gençliğinin başlatığı Irakta asker, okulda müşteri olmayacağız! kampanyasına katılmanın heyecanını, coşkusunu ve onurunu birebir yaşadık. Çay bahçesinde kampanyayı anlatmak için masasına gittiğimiz bir amca Iraka asker gönderilmesini desteklediğini, bundan ülke olarak çıkar sağlayacağımızı düşündüğünü söyledi. Bunu üzerine biz; bu çıkarın bizim değil sermayenin çıkarı olduğunu, sermayenin çıkarıyla işçi-emekçilerin çıkarının aynı olmadığını açıkladık. Sırf maddi yarar sağlamak için hiçbir sorunumuzun olmadığı Irak halklarının katledilmesinin ne kadar doğru olduğunu konuştuk. Sonunda bu amcadan kampanyamıza destek aldık.
Genel anlamda öğrenci gençliğin ve halkın tepkisi olumluydu. 60lı yaşlarda küçük bir bakkal sahibi örneğin... İmza kampanyası çalışmamızda yolumuzun düştüğü mavi gözlü amcamız gülümseyerek karşıladı bizleri. Bizden önce dükkanına uğrayan yoldaşlara anlattığı hikayesini anlatmaya başladı. Bundan yıllar önce Yunanistandan göçüp gelmişler. Yunanistanda yaşadığı dönemde Türklerle Rumlar birarada yaşarlarmış. Ekinlerin biçilme dönemi, tek biçer-döveri olan emekli yüzbaşı Rum, biçer-döverini önce Türklerin sonra Rumların kullanması koşuluyla köylüye verir. Çoğunluk olan Rumlar bu duruma karşı koyar ve biçer-döverin önce kendilerinin kullanmasını isterler. Demetlerin biçilmeye başlandığı zaman köylülerden bir biçer-döverin Rumlar tarafından alındığını emekli yüzbaşıya söyler. Tekrar köylünün yanına gelen yüzbaşı şunları söyler: Biz bu Türkleri Yunanistan-İtalya Savaşında en öne dizdik ve bunlardan binlercesi öldü. Bu yüzden hemen Türklere makineyi verin der. Yaşlı bakkal, geri kalmış ülkelerin halklarının her zaman kalkan olarak kullanıldığını söyleyerek O gün Yunanistanda olanşimdi de Irakta olacak. İşgalci Amerika bizim gençliğimizi oraya gönderip askerlerinin önüne kalkan olarak dizecek dedi.
Yaptığımız çalışmayı çok anlamlı bulduğunu söyleyen amcamızdan söz aldıktan sonra o da bizden söz istediğini söyledi ve Çocuklar Irakta işgalci olmayın dedi.
Bizi etkileyen bir diğer olay da, evlerin kapısını çaldığımız seksenine merdiven dayamış bir teyzeyle karşılaşmamız sırasında yaşandı. Kampanyamızı duyar duymaz yüksek sesle Biliyorum, biliyorum bunları dedi. Azar mı işiteceğiz diye düşünürken, birden cümleleri bizim yanımızda olduğunu anlamamızı sağladı. Hemen imza atacağını, gerekirse böyle bir şey için yürüyeceğini söyledi. İmzanın hemen ardından teşekkürümüz geldi. Ancak yine aynı yüksek sesle, Sakın bana teşekkür etmeyin, benim size teşekkür etmem gerek... dedi. Emekli öğretmen olduğunu öğrendiğimiz teyzemizin elini sevinçle öperek ve tebrik edilerek ayrıldık yanından.
Tabii ki ve ilgisiz ve tepkisiz insanlar da çıktı karşımıza, ama yılmadık. Tersine bu insanlar ateşledi bizleri. Daha fazla insana ulaşmamız gerekiyor. Yani görev bizlere düşüyor. Olumsuz tepkilerde bile kendimizi anlatıp kafalarda soru işareti bırakmak önemli. Biz de bunun için çalışıyoruz.
|