Haitiye emperyalist müdahale
Haitide yaşanan gelişmeler, devlet başkanı Jean Betrand Aristidenin düşürülmesi, tıpkı Hollywood senaryolarına benziyor. Pazar gününün erken saatlerinde Aristidenin kaçarak ülkeyi terkettiğinin duyurulması ile Kanadalı özel askerlerin başkentteki uluslararası havaalanı ve önemli stratejik noktaları denetim altına aldıkları haberi aynı anda dünya televizyonlarında gösterildi. Aynı günün akşamı iki büyük askeri uçakla ABDnin özel komandoları da Haitiye çıkartma yapıyordu.
Bir gün sonra ise BM Güvenlik Konseyi, uluslararası bir gücün güvenliği sağlamak için Haitiye gönderilmesini kararlaştırdı. Bu karar 15 üyenin oybirliğiyle alındı. Mavi bereliler ABDnin komutası altında sükuneti ve düzeni yeniden sağlayacaklar. Bu kararı resmi bir temele orturtmak için de ara hükümetin geçici başkanı olarak atanan Boniface Aleksandrenın BMye yazılı destek talebi alındı! BMnin görev süresinin ilk etapta üç ayla sınırlı olduğu belirtiliyor. Bu güce ABDnin yanında Kanada, Fransa ve Karibiklerden askerler de katılacak. Colin Powell bin kadar ABD özel gücünün görev alacağını belirtirken, Fransadan 200 özel gücün göreve başladığı açıklandı.
Emperyalistlerin ahlakı:
İşime yaramazsan gidersin
Birkaç aydan bu yana başkent Port-Au-Prizede öğrenciler ve muhalefet tarafından başkanın düşürülmesi için aralıksız gösteri yapılıyordu. Gösteriler izlenen ekonomik politikaya karşı tepkiler olarak gündeme geliyordu. Fakat aniden silahlanmış eğitimli askeri güçlerin kentleri ardarda denetimine alarak başkente doğru yönelmesi olayın seyrini tamamen değiştirdi. Artık olay öğrencilerin ve bazı muhalif güçlerin iktidara katılma taleplerini çoktan aşmıştı. Bu durumun farkında olan Aristide Fransaya bir delegasyon göndererek, barış planını uygulamaya hazır olduğunu ve muhalefetin yönetime katılması için hemen harekete geçebileceğini iletti. Fakat geç kalmıştı. Emperyalistler kararlarını çoktan vermişlerdi. Fransa delegasyona ancak 45 dakika ayırabildi. Haitinin ulusal bütünlüğü temsil eden br hükümete ihtiyacı vardır diyerek, Aristideden desteklerini geri çektiklerini resmi olarak duyurdu. Fransanın ardından Bush yönetimi de aynı yönde açıklama yaptı.
Ülkenin egemen gruplarıyla güçlü tarihsel ilişkileri ve bağları olan sömürgeci güç Fransa, baba ve oğul Duvalier diktatörlüğünü her dönem korumuş ve kollamıştı. 86 yılında iktidardan uzaklaştırılan Duvalier hala Fransanın himayesinde Cote dAzuda tatil yapmaktadır. ABD ise 94 yılında BM kararıyla, 91 yılında bir darbeyle düşürülen Aristideyi 20 bin kişilik bir müdahale gücüyle sürgünden getirerek yönetime oturtmuş ve bundan sonra da desteklenmişti.
Aristide, Fransa ve ABDnin kendisini sırtından hançerlemelerini kabullenmeyerek, ülkeyi terket taleplerini reddetti. Ancak CİA senaryoyu uygulamaya koymuştu bile. Önce Aristideyi korumak için saraya giden ABD özel askerleri gece saat ikide onu tutuklayarak bir odaya kapattılar. Aristidenin kapıcısı olarak açıklama yapan bir kişi, ABD askerlerinin onu silah zoruyla tutukladıklarını belirtti. Odada tutulduğu sırada kendisine gizli olarak bir cep telefonu ulaştırıldığını belirten Aristide ise, ABDli insan hakları aktivisti Randal Robinsoyu arayarak durumu açıkladı: Ellerine kelepçe takılarak, 20 asker tarafından zorla kaçırılarak bir uçağa götürülmüştü. ABD yönetimi bu iddiaları reddederken, büyükelçi James Foley Aristidenin güvenli bir şekilde ülkeyi terketmesini sağlamak için yardımcı olduklarını accedil;ıkladı.
ABD planı uygulamaya konuldu
İsyancıların Dominik Cumhuriyetinde eğitilen eski ordu mensupları olduğu gerçeği hazırlanan planı ortaya seriyor. ABD geçen haftadan itibaren Aristideyi Haitideki olayların sorumlusu ilan etti. Yani gelişmeler tümüyle ABDnin denetimdeydi ve yapılan plan adım adım uygulamaya konuldu. İsyancılar olarak tanıtılanlar emperyalizmin uşağı bir ayak takımı. Aristidenin ABDdeki avukatı Ira Kurzban, Democraci Now radyo programında, bu planın ABD tarafından hazırlanıp finanse edildiğini açıkladı. Bu silahlı güruh ABD tarafından Dominik Cumhuriyetinde üretilen M-16 silahları taşıyor. İsyancıların başı olduğu bilinen Lois Somblon ya da Jean Pierre Batiste ise 90lı yıllarda ABDnin dostları olarak biliniyor. O dönemde CİA tarafından eğitilip finanse edilmiş ve bir darbe ile Aristide düşürülmüştü. Bu güruh odönemde tam 5 bin sivili katletmişti.
Haitide yönetime getirilmek istenen muhalefet ise ABDli vakıflarca finanse ediliyor. Bir yıl önce Aristideyi düşürme platformu üzerinde biraraya gelen heterojen gruplardan oluşuyor. Ayrıca eski askeri aygıtın önemli isimleri de muhalefetin önemli üyeleri arasında. Aristide döneminde önce yönetimde yer alan ve daha sonra ayrılan birçok kişi de muhalefette yer alıyor. Bu nedenle muhalefetin ortak bir program üzerinde uzlaşması pek mümkün görünmüyor.
Sonuçta ABD ve Fransa büyük oranda eski askerden oluşan ve bazı muhalefet temsilcilerinin de katıldığı bir kukla yönetim atayacaktır. Haitinin temel sorunu da budur; emperyalist boyunduruk ve müdahale.
Temel sorun emperyalizm
Haitide 150 yıllık sömürgeci egemenliğin kalıntıları hala sürmektedir. Bir taraftan inanılmaz bir zenginlik, diğer taraftan korkunç bir yoksulluk... Marketlerdeki pirinç torbalarına, büskivi paketlerine yaşamlarını yitirmeyi göze alarak saldıran kitleler gerçeği çok şeyi anlatmaktadır. Hala uygarlığın koruyucusu olarak kendini lanse eden Fransız emperyalizmi tam bir köle ekonomisi inşa ederek Haitinin bütün yeraltı ve yerüstü zenginliklerini yağmalamıştır. Fransız uygarlığının bu köle kanı üzerinde yükseldiği unutulmamalıdır. Ve Haiti 1915-1934 yılları arasında doğrudan ABD tekellerinin diktası altında yeniden biçimlendirilmiş, Duvalier diktatörlüğüne her türlü destek sunularak 86 yılına kadar bu barbarlık sürdürülmüştür.
1994 yılında Aristide yönetiminden bir an önce İMFnin bilinen programlarının uygulanması istenmiş, fakat Aristide bu programı uygulama gücünü bulamamıştır. Sadece kendi konumunu düzeltmeye yönelmiştir. Aristidenin gitmesi bu temel sorunları çözmeyecek, kısa bir süre sonra işin başına, gösterilere ve sokak çatışmalarına dönülecektir.
Venezuela: Karşı-devrimcilerin çabası
sonuç vermiyor
CİAnın organize ettiği darbenin boşa çıkartılması üzerine Chavezi demokratik yöntemlerle düşürmeye çalışan egemen oligark sınıf, her seferinde halkın sert duvarına çarpıyor.
En son, Anayasaya dayanılarak başlatılan bir imza kampanyası ile Chavezin yönetim süresine son vermek istenildi. Yüksek Seçim Kurulu verilen imzaların büyük oranda sahte olduğunu tespit ederek, kararını iki kez erteledi. Toplanan imzaların doğruluğunu tespit etmek için Mart ayında oy lokallerinin seçim kurulu tarafından oluşturulacağının açıklanması üzerine, karşı-devrimci güçler birkaç kente, özellikle de başkent Caracasta gösteriler yaparak, polis ve Chavez taraftarlarıyla çatışmaya girdiler.
Her türlü faaliyeti hızlandıran karşı-devrimci güçler ABD tarafından doğrudan destekleniyorlar. Yakalanan birçok ajan bu doğrudan müdahalenin kanıtı. ABDnin bu provokasyonlarına son vermesi çağrısı yapan Hugo Chavez, 1 Mart Pazartesi günü başkentte toplanan onbinlerce kişi önünde konuştu. Bush yönetimine karşı açık bir tutum ortaya koyan Chavez, Bushun 2002 yılında emperyalist danışmanlarına uyarak bir darbe girişiminde bulunduğunu belirtti.
ABD emperyalizmine karşı sloganlar atan coşkulu kitlelere, Venezuela Haiti ve Chavez de Aristide değildir diyen Chavez şunları söyledi: Sayın Bush bilmelidir, eğer delice bir fikre sahipse, yani Venezuelaya karşı ambargo ya da müdahaleye kalkarsa, ABD halkı tek damla petrol alamayacaktır.
Venezuela ABDye petrol veren dört ülkenin başında gelmektedir. Bu nedenle Bush yönetimi bugüne kadar darbe girişiminde yer almadıklarını iddia etmektedir.
Bu büyük kitle gösterisinden sonra yürüyüşe geçen kitleler CİA dışarı!, Yankee müdahalesine son! dövizlerini taşıyarak emperyalist saldırganlığa karşı kararlılıklarını ortaya koydular.
|