DİSK Genel Kurulu öncesi sendika yöneticileriyle konuştuk...
Eksiklikleri görerek, güven veren bir yapıyı
oluşturmayı hedefliyoruz!
- Bir önceki Genel Kurul sonrasında DİSKin geldiği aşamayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Muharrem Kılıç (DİSK Tekstil Genel Sekreteri): İstediğimiz DİSKi yaratabilmek için yönetimsel yapılanma gerekiyor. Yönetimden ayrılanlar, görevlerini bırakanlar oldu. Bu sorunun önemli olduğunu düşünüyorum. Şimdi genel başkanlardan oluşan bir yönetimi hedefliyoruz. Bir önceki Genel Kuruldan bu yana geçen süreçte ufak tefek hatalarımız oldu. Örgütsel, yönetimsel hatalardı bunlar. Bu eksiklikleri görerek, güven veren bir yapıyı oluşturmayı hedefliyoruz. Önemli olan ortak hedeflerdir, tartışmalardır.
Celalettin Aykanat (BMİS Genel Merkez Yöneticisi): DİSKin son dönemine baktığımızda istenilen performansı yakalayamadı. Parçalı bir DİSK yönetimi oldu. Ve mevcut yönetim kötü bir performans sergiledi. Genel Kurulda alınan kararların arkasında durulması için DİSKe bağlı sendika başkanlarının içinde olduğu bir yönetimi oluşturacağız. DİSK kürsüsü güçlü olmalı ki diğer sendikalarda güçlü olsun. DİSKin işçi sınıfı tarihinde önemli bir yeri vardır. Tüm emekçilerin gözünün DİSKte olduğu bilinciyle davranmamız lazım.
Kamil Kartal (Basın İş Sendikası Genel Sekreteri): 11. Genel Kurul sonrası oluşan yönetimde ikincisinin dışında hiçbirinin bulunmaması yönetim inisiyatifinin uzun bir süre ortada kalmasına yolaçtı. Kararların önemli bir kısmının yaşama geçirilmesine engel teşkil etti.
İkincisi, 2000 yılından (bir önceki Genel Kuruldan) bugüne kadar 4 yıllık süreçte Türkiyede ve çevresinde oldukça önemli gelişmeler yaşandı. Siyasi iktidarlar çalışma yaşamına ilişkin o günden bugüne işçi sınıfı hareketini iyice daraltan, sendikaları boğan kararlar aldılar. 4857 sayılı yasanın sürecini hep birlikte gördük. Sermayenin ekonomi politikaları sonucu ciddi anlamda yoksullaşma, işsizleşme gündeme geldi. Özellikle sendikalı işçi sayısında alabildiğinde düşüş sözkonusu oldu.
Mevcut sendikal yapılar bu gidişe aktif tavır almak yerine, varolan konumlarını korumak derdine düştüler. Sendikal hareket ciddi bir kriz içinde. Bu son dönemde varolan kriz daha da boyutlandı.
2000-2001 ekonomik krizi ciddi anlamda emekçi hareketini vurdu. İşsizleştirme sürecinden sendikal hareket ciddi anlamda etkilendi. Geleneksel mücadele yöntemleriyle sürece müdahale edilmeye çalışıldı, ciddi yenilgiler alındı. DİSK de büyüyen değil, sorunların ağırlaştığı, iç sorunların büyüdüğü bir konfederasyon olmuştur.
Bugün geçen 4 yıllık sürece baktığımızda, 11. Genel Kurul referansını Ören-Gönen toplantılarından almaktadır. DİSKin yeniden yapılandırılması, (yönetsel-kurumsal olarak), mücadele pratik hattı, programatik çizgisi belirlenmesi gerekmektedir.
Ancak birkaç yıldır DİSKin olumsuz gidişatına karşı DİSKe bağlı sendikaların bazısında daha mücadeleci bir çizgi, sivil toplum anlayışına karşı bazı tepkiler gelişmiştir ve DİSK e bağlı bir kısım sendikada yönetime gelmişlerdir.
Bugün 12. Genel Kurula gireceğiz. 11. Genel Kurul sonrası ciddi anlamda tartışılması gereken bir süreç. Sendikal hareketi tartıştığımız gibi toplumsal muhalefet hareketlerini değerlendirmek, değişimleri de tartışmak gerekiyor
Bir diğer konu, 11. Genel Kuruldan itibaren DİSK içinde, kendini sosyalist- devrimci olarak nitelendiren güçler olarak, geleneksel sendikal merkezlerin dışında onlarla ilişkiyi koparmadan, olumsuzluklara müdahale etmek amacıyla arayışlarda bulunduk. Örneğin İEP, ilerici emek örgütlerinin kendi aralarında ilişkilerinin düzenlenmesi gibi. Seçim süreçlerinde, solun, sosyalistlerin birarada davranması gibi.
İEP, cezaevlerinde ÖO sürecinde duyarlı hale getirilmesi için çaba sarfetti. Kendi gücü oranında gündeme getirdi, mücadele etti.
Sendikal merkezler, inisiyatifleri dışında gündeme gelen oluşumlara sıcak bakmadılar, ciddi engelleme girişimlerinde bulundular.
Buradan yola çıkarak, DİSKin daha farklı mücadele anlayışı içine girmesini savuna geldik. Bugün yeni Genel Kurulda kendi tarihimizden aldığımız deneyim ve birikimle, DİSKin kendine çeki düzen vermesi, gelişmeler karşısında politika üretmesi, yaşanan sürece daha aktif tutum alması gerekmektedir.
Kim gelirse gelsin, sınıf gözlüğüyle bakmalı,
gerçek anlamda sınıf örgütü olmalı!
- 12. Genel Kuruldan beklentileriniz nelerdir?
M. Kılıç: Çok yoğun bir süreçten geçtik. Emeklilik yasası, 4857 sayılı iş yasası, İş Güvencesi Yasası. Bu gündemlere ilişkin mücadelede DİSK önderlik yapmıştır. Çalışma yasaları, sendikalar kanunu vb. değişikliklere ilişkin DİSKin mücadelesi devam ediyor. İMF, DB politikalarına karşı mücadeleyi de sürdürmek gerekiyor. Böyle bir dönemde sağlıklı bir yönetimin çıkması için altyapılar oluşturuluyor. Genişletilmiş Başkanlar Kurulu toplantısı bu açıdan gerekli değerlendirmeleri yapmıştır. Eksiklikler, hatalar, öneriler, tüzükteki değişiklikler gündeme gelmiştir. Tüm bunlar üzerinden kendi içinde bütünleşen, güven veren, sınıf sendikacılığı ilkelerinin işlediği bir Genel Kurul bekliyoruz. %90 oranında ortak düşüncemiz tek bir başkan biçimindedir. Zamanı iç çekişmelele geçirmyeceğiz. Sözü delege arkadaşlara bırakacağız. Onlara fırsat yaratacağız.
K. Kartal: DİSKin yeni yapılanmaya ihtiyacı var. Hem yönetim, hem örgüt anlayışı, hem de örgütlenme anlayışı açısından. Bu anlayışların ne olması gerektiği ciddi bir şekilde tartışılmalı. Ören kararlarının yaşama indirgenmesi gerekiyor.
DİSK, yeniden yapılanmaya gitmezse, yeni mücadele, yeni örgüt anlayışı tartışılmaya geçilmezse, yönetime geleceklerin isminin değişmesi bir şey ifade etmiyor. Bir kısmının sosyalist olması önem taşımıyor. Kim gelirse gelsin, sınıf gözlüğüyle bakmalı, gerçek anlamda sınıf örgütü olmalı.
Umudum odur ki, delegeler, kendi Genel Kurullarında göstermiş oldukları tutumları alsınlar. Kimi sendikal baskılara (olursa) boyun eğmeden Genel Kurula tartışmaları taşısınlar. DİSKin bu kongresinde iç tartışmalarla bundan sonra nasıl yapacağımız, DİSKi nasıl sınıf örgütü haline getireceğimiz, nasıl bir mücadele süreci olacağı tartışılsın. Nesnel olarak olabileceğini düşünüyoruz.
Bir diğer handikap, sendikal işleyiş içinde merkezden belirlenen politikaların işyerlerinde sorgulanmadan, belirlenmiş politikaya onay veren tarzdır. Umarım bundan da kurtuluruz. Genel Kurul sürecinde bunu da göreceğiz.
AB tartışması esasında olmayacak!
- DİSKin içinde AB üzerine çeşitli tartışmalar sürüyor. Bu konuda görüş farklılıkları var. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
M. Kılıç: Biz AByi değil, emeğin Avrupasını savunuyoruz. Sermayeye rahatlıkla karşı çıkmak yetmiyor. Emeğin haklı menfaatlerini savunabilmek, emeğin küreselleşmesini gündeme almak için, içinde olarak yönlendirici olmak gerekiyor. Çünkü olmadığın yerde söz hakkın da yok.
C. Aykanat: BMİS, AB üyeliğine sıcak bakmıyor. Ancak DİSK AB çizgisine yakın bir çizgide gibi duruyor. Ancak DİSK şu an emeğin Avrupasını yaratmaya çalışıyor. Bugün Avrupada işçi sınıfının haklarının sağlanmadığını görüyoruz. Esnek çalışma yıllar öncesinden Avrupada uygulanmaya başlamış. DİSK, emeğin Avrupası derken emekçilerin çıkarlarını savunan bir çizgiden bahsediyor.
K. Kartal: AB tartışması esasında olmayacak. DİSKe bağlı sendikaların mutabakatı sözkonusu. Hazırlanan deklarasyon, içerik itibariyle ABye karşı. Emeğin Avrupası için mücadele çağrısı yapıyor. Herkesin bu çağrıdan gerekli sonuçları alacağını düşünüyorum.
- DİSKde bir süredir yürütülen çağdaş sendikacılık tartışmaları üzerine düşünceleriniz nelerdir?
M. Kılıç: DİSK, hiçbir zaman çağdaş sendikacılığı benimsemedi. 1975ten beri DİSKin çizgisi sınıf ve kitle sendikacılığı çizgisidir. Bu Genel Kurulda DİSK, ilkeleri ile bütünleşmiş, topluma mesaj veren, sınıfa ve topluma önderlik açılımıyla hareket edecektir.
DİSKin bu çizgisi 12 Eylülle birlikte sekteye uğramıştır. 92de ilkelerinden taviz vermeden sendikal alanda önderliğe yeniden soyunmuştur. Gündemi belirleyen, siyasal, sosyal aktiviteler sergileyen bir hat izlemiştir. Mücadelede sıkıntılar yaşansa da DİSKin ilkeleri hala geçerliliğini koruyor.
K. Kartal: DİSK, pratikte sınıf sendikası olduğunu vurguluyor. Ancak söylemle olacak bir şey değil. Ağırlıklı olarak geleneksel yaklaşım tarzı devam ediyor. Ancak Genel Kurulda bu tartışma yaşanmayacak.
- 1 Mayıs 2004ü nasıl değerlendiriyorsunuz? Ve bu 1 Mayıs Genel Kurula nasıl yansıyacak?
M. Kılıç: 1 Mayısı 92de salonda Türk-İşle beraber kutlamıştık. 93te işçilerle beraber alana çıktık. Gelinen aşamada 2004 1 Mayısı çok önemli. Artık Hak-İş ve Tük-İşle ayrışma noktasına gelmiştik. Düzenin, devletin koyduğu kuralların dışına çıkmak gerekiyordu. Halkla içiçe olmak lazımdı. KESK, ben Çağlayana gelmeyeceğim dedi. DİSKte bu kararı destekliyoruz dedi. Başkanlar Kurulunda kıyasıya tartıştık. Taksim ya da Çağlayan dışında başka bir yerde olacaktık. İzin versinler ya da vermesinler o alana yönlendirmek gerekiyordu. Katılım oldukça iyi oldu. Devletin çizdiği kurallar dışında hareket gelişti. Bu 1 Mayısta iyi yönlendirilirse, kararlı tutum alınırsa başarılı olunacağı görüldü. Burada duyduğumuz heyecan Genel Kurula da yansıyacaktır, şekillenmesine yön vereektir.
C. Aykanat: DİSK doğru bir tutum aldı. İlk başta bu kadar bir ayrışmayı önümüze koymamıştık. Türk-İş yönetiminin devletle birlikte almış olduğu karar gereği ayrışma yaşandı. Taksime ilk başvurduğumuzda Türk-İş de vardı. Sonra tek başına gitti Abide-i Hürriyete başvurdu. Bu 1 Mayıs yol ayrımı olmuştur. 4857 sayılı yasa çıktığında ayrışmalar o zamandan başladı. Türk-İş ve Hak-İş, siyasi iktidarın gölgesine sığınmaya çalıştılar.
2004 görkemli kutlanmıştır. Sermayenin tüm dayatmalarına rağmen, DİSK istediği alana çıkmıştır. Kararlı bir çizgi izleyerek sermayenin gösterdiği alanlarda kutlamak istemediğini söylemiştir. Bu tutum Genel Kurula da yansıyacaktır. Kararlı, kendinden emin adımlar atılacaktır.
K. Kartal: 1 Mayısta alınan kararı önemsiyoruz, destekliyoruz. Bu kararın çıkması için ciddi anlamda efor sarfettiğimizi de düşünüyoruz.
Özellikle 90lardan sonra ilerici emek örgütleriyle solun önemli bir kısmı uzun yıllar sonra karar süreçlerini ortaklaştırdılar. Birlikte aldıkları kararlara sonuna kadar sahip çıktılar. Bu birlik NATO Zirvesi öncesi ayrı bir önem taşıyor.
DİSK bu süreçte tutarlı bir tavır izlemiştir. Taksim meselesi alan tartışması olarak değerlendirilemez. DİSK, samimi davranmıştır. Gerek sendikaların, gerekse sol güçlerin konumu, Taksimi yeniden elde etmeye izin vermemiştir. Başta S. Çelebi olmak üzere 1 Mayıs örgütleme komitesi kararlarına harfiyen uymuştur. Hiç kimse kararların dışına çıkmamıştır. Genel Kurula da önemli etkisi olduğunu düşünüyorum. Önemli bir günde net duruş sergilemek, Genel Kurul öncesi yapılacak eleştirileri hafifletmiştir.
Emperyalizme, savaşa ve
ikili anlaşmalara karşı çıkıyoruz!
- NATO Zirvesinin İstanbulda toplanacak olması ve buna karşı mücadele Genel Kurulda nasıl bir yer tutacak?
M. Kılıç: Emperyalizme, savaşa ve ikili anlaşmalara karşı çıkıyoruz. Bugün ayrıca çok önemli olan Filistin ve Irak sorunu var. Tüm bunlarla bağlantılı olarak NATOya karşı mücadelemiz Genel Kurulda şekillenmiş olarak çıkacak. Şekil ve biçimi Genel Kurul sonrasına bırakılacak.
C. Aykanat: BMİS NATO Zirvesine karşı çalışmalarına başlamış bulunuyor. Afiş çalışmamız olacak. DİSK, KESK, sivil toplum örgütlerinin, siyasi partilerin alacağı kararların arkasında duracağız. Önümüzdeki günlerde mücadele programımız daha da netleşecek.
K. Kartal: DİSK Genişletilmiş Başkanlar Kurulu NATO Zirvesini enine boyuna tartıştı. NATOya aktif tutum alınması konusunda mutabakat sağlandı. Yeni Yönetim Kurulu ve Genel Kurulun atmosferi de belirleyici olacak. NATO karşıtı mücadelede tarafsız kalmayacak diye düşünüyorum. İlerici emek örgütlerinden 4ünün (DİSK, KESK, TMMOB, TTB) ortak tutum alması, ortak davranması olumluluktur.
Aynı zamanda İSBnin de almış olduğu kararlar var. 15-16 Hazirana ilişkin hazırlıkları DİSK ve KESKle ortaklaştırmaya çalışıyor. 19 Haziranda kitlesel işçiler NATOyu konuşuyor toplantısı yapılacak.
DİSK, şu an için işçi sınıfının beklentilerine
cevap verebilecek durumda değil!
- Başta kölelik yasası olmak üzere sınıfa yönelik saldırılarda DİSKin aldığı tutumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
C. Aykanat: 4857 sayılı kanun çıktığında DİSKin dışındaki konfederasyonlar bizim gibi davranmadı. Meclise gittik, protesto ettik. Yalnız bırakıldık. Tek başımıza kalsak da sürdürmek gerektiğini gösterdik.
DİSKin mücadele gücü trendini yükseltmek gerekiyor. DİSKin gücü bu değildir. DİSK, şu an için işçi sınıfının beklentilerine cevap verebilecek durumda değil. DİSKin mücadele gücünü daha ileri bir noktaya çekmek lazım.
- BMİS son Genel Kuruluna bir programla çıktı. Uzlaşmacı sendikacılığa karşı tutum aldı. Bu tutumunuzun DİSK Genel Kuruluna taşınması konusunda ne yapmayı düşünüyorsunuz?
C. Aykanat: BMİS olarak Genel Kurulumuzda ortaya koyduğumuz programı savunduk. DİSK Genel Kurulunda da ortaya koyacağız. Ancak DİSKe bağlı başka sendikalar da var. Onların çizgileri de mevcut. Biz yine de programın takipçisi olacağız. DİSKin izlemesi gereken rotanın takipçisi olacağız.
- Son olarak söylemek istedikleriniz...
C. Aykanat: Yeni DİSK yönetiminin oluşmasına önem veriyoruz. Bu yıl toplusözleşmeler yılı olacak. Daha zor süreçlerle karşı karşıya geleceğiz. Saldırılara ancak güçlü bir DİSK yönetimi ve kürsüsü ile karşı koyabiliriz.
|