5 Haziran'04
Sayı: 2004/22 (14)


  Kızıl Bayrak'tan
  Emperyalizmi işçi sınıfının örgütlü mücadelesi altedecek!
  İnsanca yaşamaya yeterli ücret!
  Asalaklar 303 milyon asgari ücreti dahi çok buluyorlar...
  Emperyalistlerle açık-gizli tüm antlaşmalar iptal edilsin!
  Devrimci bir DİSK yaratmak için öncü işçiler görev başına!
  Personel rejimi yasası saldırısı gündemde...
  İNSERT işçileri direndi ve kazandı...
  NATO karşıtı faaliyetlerden...
  NATO karşıtı faaliyetlerden...
  Soruşturmalar, tutuklamalar, baskılar bizi yıldıramaz!
  NATO Zirvesi karşıtı kampanyanın sorunları
  Parti ve yeni dönem
  İşkence Ebu Garib zindanıyla sınırlı değil
  "Yönetim devri" emperyalist işgali meşrulaştırmaya yetmeyecek
  Yeniden "savaş" mı?
  ABD, Irak ve Kürtler...
  Çiğli İşçi Kurultayı gerçekleşti...
  Bültenlerden...
  Ekim Gençliği'nden...
  İşkence ve katliamlara sessiz kalmayalım!
  Nazım Hikmet, Orhan Kemal, Ahmed Arif...
  Demokrasi aldatmacası, F tipleri, işkence ve intihar...
  Mücadele postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın



 
Nazım Hikmet, Orhan Kemal, Ahmed Arif...

Yaşamaya dair!

Bir şairi özgün kılan nedir? Sözcüklerin sıralanışındaki o büyü müdür onu ustalaştıran, yoksa şair kimsenin düşünmediğini mi düşünür, hissetmediğini mi hisseder? Nazım, sıradanlık perdesini yırtıp atarken, Orhan Kemal sıradan yaşamları sözcüklerle farklılaştırırken, Ahmed Arif hüzünlü bir ezginin üstüne en umutlu sözleri yazarken... Onları büyük yapan, belki de yaşamı anlatmayı yaşamak kadar önemsemeleri, yaşamı değiştirmeyi onu yaşamaktan da önemli görmeleri...

Bir dolu duygunun en güzel tanımıdır Nazım. Sevdaya yüklenmiş en geniş anlamdır. İçinde isyan taşımayan umudun, umutsuz girişilmiş isyanın boşunalığını, insan olmanın doğuştan yüklendiğimiz bir sorumluluk olduğunu, sorumlulukları yerine getirmede sonuç alıcı olanın, onlara duyulan aşk olduğunu Nazım’ın dilinden anlamak, ondan öğrenmek tartışmasız bir şanstır... Bir dev ki, her umutsuzluğa ışık olsun, sorularına yanıt olsun, ilk sevdaya düştüğünde, kavgayla ilk tanıştığında, direnmenin hazzını ilk duyduğunda, hep yanı başında, duygularının en güzel, en yoğun ifadelerini onda bulabilirsin. Yaşama ve insana, tutku düzeyinde duyulabilecek bir sevginin ve bağlılığın ancak dev bir yürekle yaşanabileceğinin dersini verir Nazım Hikmet...

“Yaşamak şakaya gelmez,
büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın
bir sincap gibi mesela,
yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden,
yani, bütün işin gücün yaşamak olacak.”

Yaşadığını sadece sen bilmeyeceksin! Dişinle tırnağınla tutunmuşken sen yaşama, yaşam da aynı oranda sana tutunmuş olacak. Ama en önemlisi yaşadığını sadece sen bilmeyeceksin! Üreteceksin. Üretileni, üreteni seveceksin. Tarafını doğru belirleyeceksin. Yaşamak şakaya gelmez. Yaşıyorsan eğer, yaşatandan yana olacaksın. Sincap gibi mesela, yüzünü seni yaşatan doğaya döneceksin. Yaşayacaksın, insan gibi mesela, yüzünü insan gibi insanlara döneceksin.

“Yaşamayı ciddiye alacaksın,
yani, o derecede, öylesine ki,
(...)
insanlar için ölebileceksin,
hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için,
hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken,
hem de en güzel, en gerçek şeyin
yaşamak olduğunu bildiğin halde.”

Yaşamı ciddiye alacaksın! Bombalarla yaşayan insanların acısını yüreğinde duyacaksın, açlıktan ölen birini duyduğunda bir kardeşini kaybetmişçesine kahrolacaksın, depremlerde yıkılan her ev senin evin olacak. Ama en önemlisi, sen yaşamayı ciddiye alacaksın! Sadece acı çekmek değildir yaşamak. Acı çeken herkese bu acıyı dindirmenin yolunu öğretmektir. Tabii önce bu yolu kendin öğreneceksin. Yaşamayı gerçekten seveceksin. Sevdiğin için, sevdiğin gibi olsun isteyeceksin yaşam. Ciddiye aldığın için değiştireceksin! Ve en önemlisi belki de, her ne koşulda olursa olsun, yaşamaktan vazgeçmeyeceksin!

“Yani nasıl ve nerde olursak olalım
hiç ölünmeyecekmiş gibi yaşanacak...”
diye haykırabileceksin.

Hayata karışmanın bir sınırı var mıdır? Varsa bile bu sınır, Nazım’da yoktur. Gülden söz ettiği gibi nasırdan da söz eder; bir kızcağızın kadife dudakları vardır bir tarafta, sevdayı böyle anlatır, sonra diğer tarafta boynunu ilmeğe uzatmış kuğu kuşu, kavgaya sevdasının resmi olur.

Hayata karışmanın bir sınırı var mıdır? Varsa bile bu sınır, Orhan Kemal’de yoktur. “Ekmek Kavgası” der, “kavgaların en zorlusu...” Yeni bir şey söylemez ki Orhan Kemal, yaşamımızı bir tokat gibi yüzümüze vurur. Olmayanı anlatmaz, kurguların peşinde koşmaz, gündelik yaşamın kahramanlarına seslenir, onlara kendi yaşamlarını anlatır.

Hayata karışmanın bir sınırı var mıdır? Varsa bile bu sınır, Ahmed Arif’te yoktur: “Aç kaldım, susuz kaldım. Terketmedi sevdan beni!”

Onlar uzun soluklu sevdaların insanları, onlar düşlerin takipçisi, onlar kavgada soluk, güzel günlere dair umut...

Yaşam için söylenmiş en güzel söz yine onlardan gelmektedir:

“Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür/ ve bir orman gibi kardeşcesine!”

Haziran ayında kaybettiğimiz Nazım Hikmet, Orhan Kemal ve Ahmet Arif’i ölüm yıldönümleri sebebiyle bir kez daha saygıyla anıyor, herkesi onlara hak ettikleri değeri vermeye davet ediyoruz!



İzmir’den kısa kısa...

Mücadele Birliği Platformu’ndan eylem...

Ölüm Orucu’na Tekirdağ F tipi cezaevinde başlayan Remzi Aydın, zorla müdahale amacıyla Tekirdağ Devlet Hastanesi’ne sevkedilmişti. Direnişinin 350. günlerinde olan Remzi Aydın hastaneye sevkedilirken işkenceye maruz kalmış ve vücudunda darp izleri oluşmuştu. Bu nedenle 29 Mayıs günü Mücadele Birliği Platformu tarafından Konak Sümerbank önünde bir basın açıklaması yapıldı. Eylemde, “Remzi Aydın yalnız değildir!”, “Devrimci tutsaklar teslim alınamaz!”, “Ölüm orucu sürüyor, sürecek, zafere kadar!” sloganlar atıldı.

İnfaz Yasa tasarısına karşı eylem...

İHD, ÇHD ve TAYAD-Der tarafından son infaz yasa tasarısını protesto etmek amacıyla 29 Mayıs günü bir basın açıklaması yapıldı. Gümrük’teki Türk Telekom önünden Konak Sümerbank alanına yürüyüşle başlayan eyleme yaklaşık 150 kişi katıldı ve “İnfaz yasa tasarısı geri çekilsin!” pankartı açıldı. Eylemde “insanlık onuru işkenceyi yenecek!”, “İçerde, dışarda hücreleri parçala!”, “İnfaz yasasına hayır!”, “Tek tip insan olmayacağız!” sloganları atıldı.

TAYAD’lı Aileler’den eylem...

TAYAD’lı Aileler kan kanseri olmasına rağmen tedavisi yapılmayan ve tahliye edilmemesi sonucu yaşamını yitiren Ali Şahin’le ilgili basın açıklaması yaptılar. Eylemde “Ali Şahin ölümsüzdür!”, “Ali Şahin’in katili AKP’dir!”, “Yaşasın ölüm orucu direnişimiz!” sloganları atıldı.

Kızıl Bayrak/İzmir