5 Haziran'04
Sayı: 2004/22 (14)


  Kızıl Bayrak'tan
  Emperyalizmi işçi sınıfının örgütlü mücadelesi altedecek!
  İnsanca yaşamaya yeterli ücret!
  Asalaklar 303 milyon asgari ücreti dahi çok buluyorlar...
  Emperyalistlerle açık-gizli tüm antlaşmalar iptal edilsin!
  Devrimci bir DİSK yaratmak için öncü işçiler görev başına!
  Personel rejimi yasası saldırısı gündemde...
  İNSERT işçileri direndi ve kazandı...
  NATO karşıtı faaliyetlerden...
  NATO karşıtı faaliyetlerden...
  Soruşturmalar, tutuklamalar, baskılar bizi yıldıramaz!
  NATO Zirvesi karşıtı kampanyanın sorunları
  Parti ve yeni dönem
  İşkence Ebu Garib zindanıyla sınırlı değil
  "Yönetim devri" emperyalist işgali meşrulaştırmaya yetmeyecek
  Yeniden "savaş" mı?
  ABD, Irak ve Kürtler...
  Çiğli İşçi Kurultayı gerçekleşti...
  Bültenlerden...
  Ekim Gençliği'nden...
  İşkence ve katliamlara sessiz kalmayalım!
  Nazım Hikmet, Orhan Kemal, Ahmed Arif...
  Demokrasi aldatmacası, F tipleri, işkence ve intihar...
  Mücadele postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın



 
Kavalla sürüsünü toplayıp
kurtlara sunan çobanın hikayesi

Son günlerde Özgür Gündem gazetesinde Ali İmralı’nın açıklamalarını ibretle takip ediyoruz. Meğerse biz körmüşüz, aptalmışız, düşünme yeteneğinden mahrum bir halkmışız. Bizi kurtaracak, huzura, özgürlüğe taşıyacak kişilerin kıymetini bilmemişiz. Ayıp etmişiz. Her söylediği söz farzmış, kayıtsız-şartsız yerine getirmemiz gerekiyormuş. Nankörmüşüz biz, bizi besleyen, donatan, yol gösteren “güneşimiz”e gözümüz kapalı bakmışız. Ne ayıp, ne büyük günah!

Kürdistan coğrafyası asırlar boyu böyle bir dramı yaşamadı. Çok kez işgale, katliama uğramasına rağmen. Çekilen bunca acı, gözyaşı Kürt insanının yüreğinde tedavisi olmayan bir yaraya dönüştü. Gelişen ulusal kurtuluş hareketlerinin emperyalizmi zorlamasından sonra, karşı-devrimin yapıları ele geçirmek için uğraşları sonuçta semeresini vermeye başladı.

Kürdistan’daki yapılarda da bu mevcuttur. Popülist politikalar söylemde marksist, ama pratikte sonuç tam tersi. Demokrasinin olmadığı, yoldaşlık ilişkilerinin olmadığı, aile veya kardeş hegemonyasında yapılar oluşturuldu. Bu tür yapılar bütün demokratik sosyalist anlayış, kişi veya grupları tasfiye ettiği gibi, bunların karşıtlarını da köşe başlarına yerleştirdiler. Bizler taban, halk artık figürandık. Öyle de oldu. Öl dediler öldük. Vur dediler vurduk. Yak kendini dediler yaktık, ama kendileri teslimiyetin kucağına düştüler, ihanetin öz çocuğu oldular.

Bugün bütün Kürt kurumları işgal altında... Araştıran, sorgulayan, düşünen, konuşan insan istenmiyor... Yetkinleşmemiş, dönüşmemiş, ahlaki yoksunluk çeken beyinleri sömürgeci kültür tarafından kuşatılmış. Düşünmeyen kitle, tek gözle meselelere bakar olmuş. Fedakarlık, güven dağıtılmış, yeni düşkün, onursuz Kürt tipi yaratılmıştır. (...)

Türkiyeli devrimcilerin de enternasyonalist görevlerini yerine getirmeleri gerekir. Tasfiye edilmek istenen, düşmana hedef tahtası yapılmak istenen ve vurulan kardeşlerinizdir, devrimci ve sosyalist Kürt yurtseverleridir. Sahip çıkmanız gerek, bu tarihsel bir görevdir. Netleşmemiz gerekir...

Kürt devrimcilerinin bugün en önemli sorunları, kendilerini hiçbir yerde ifade edememeleridir. İmkanları yok, kuşatılmışlar, düşman ablukasındalar. Ya bu ablukayı yarıp çıkış yolu bulacaklar, sizin de yardımlarınızla. Ya da uzun süreli sessizlikleri devam edecek. Kürt devrimcileri de tarihsel misyonunu yerine getirmeliler. İkircikli olup bana ne dememeleri gerekir. Devrimci değerlere sahip çıkmak gerekir. Ali İmralı’nın son günlerde saldırdığı iki isim önemli. Rıza Altun, Mustafa .... ve benzerleri. Bunlar geçmişte Diyarbakır zindanlarında canlı direniş örnekleri göstermiş sosyalist direngen insanlardır. Bugün hain ilan edilmek isteniyorlar. Türkiyeli devrimciler olarak sizler de sahip çıkmalısınız. Bu insanları hain ilan edenler asıl kendileri haindirler.

Daima en son sözü direnenler söyler.

İmralı çizgisi ideolojik, politik olarak bitmiş, misyonunu tamamlamıştır. Bunların silahları artık kurşun atmaz. Düşmana çiçek, devrimcilere kurşun atar. Durum bu kadar nettir. Halen okumuş, yazmış, mürekkep yalamış Kürtler bunların peşinde gidiyorlarsa, onların ya bunda kişisel çıkarları vardır ya da daha da kötüsü haindirler! Ölümün karşıtı yaşamdır. Teslimiyetin karşılığı direniştir!

Yazımı değerlendirip yayınlarsanız şimdiden teşekkürler...

Alişer
(Bir Kürt emekçisi)



Antakya: “Kayıplar Haftası”nda eylem...

28 Mayıs günü Antakya İHD tarafından “Kayıplar Haftası” dolayısıyla Arkeoloji Müzesi önünde bir basın açıklaması düzenlendi. Yaklaşık 35 kişinin katıldığı açıklamada sık sık “Susma sustukça sıra sana gelecek!”, “Kaybedenler hesap verecek!” sloganları atıldı. Valiliğin Arkeoloji Müzesi önünde basın açıklamaları yapılmasını yasaklamasına rağmen açıklamanın müze önünde yapılması anlamlıydı. (Kızıl Bayrak/Antakya)



Adana Liseli Gençlik Platformu’nun
piknik etkinliği

ALGP’liler olarak, liselilerin kendi geleceklerine sahip çıkmaları ve düzene karşı mücadele saflarında yer almaları için sürdürdüğümüz çalışmalarımızı yoğunlaştırmış bulunuyoruz. Bu çalışmamızın bir parçası olarak bir piknik yapmayı kararlaştırdık. ALGP imzalı davetiyeler çıkararak, liseli arkadaşlarımızı 30 Mayıs günü yapacağımız pikniğe çağırdık.

Piknik’te önce pikniğimizin amacı üzerine bir konuşma yaptık. Öğlen topluca yemek yenilmesinin ardından, eğitim ve NATO üzerine bir konuşma yapıldı. NATO’nun kirli ve kanlı kimliğini anlatan bir yazı okundu.

Daha sonra serbest kürsü oluşturuldu. Katılımcılar kendi liselerinde yaşadıkları sorunları anlattılar. Konuşmalardan sonra ALGP’liler olarak bir müzik ve şiir dinletisi sunduk. Türküler söyleyerek hep birlikte halay çektik. Pikniğe katılanlara ALGP bülteninin son sayısını tanıttık ve bu sayıyı pikniğe katılanlara dağıttık. Pikniğimize Kurttepe Meslek Lisesi, Şakirpaşa Lisesi, Çukurova Elektrik Lisesi, Mehmet Kemal Tuncel Lisesi ve Sabancı Anadolu Meslek Lisesi’nden öğrenciler katıldı.

ALGP çalışanları/Adana