11 Haziran 2005
Sayı: 2005/23 (23)


  Kızıl Bayrak'tan
  Uşak takımı Bush’un huzuruna çıktı
  TÜSİAD uşaklık politikasında “pürüz”
istemiyor
  Faşist saldırılar yoğunlaşıyor
  İstanbul Üniversitesi’nde faşist
saldırılar sürüyor
  SES ve Eğitim-Sen eylemlerinin ardından
  DİSK uyuşturucuya karşı mücadele
ederek uyuşturacak!
  Asgari ücret yüksekmiş!
  Eğitim-Sen eylemlerinden
  SES eylemlerinden
  Seydişehir işçisi sesini duyurmak
için yol kesti
  GİMAS grevi üzerine
  Özelleştirme saldırısına karşı
ortak eylem
   Güney Kürdistan sorunu üzerine
tamamlayıcı düşünceler/3
(Orta sayfa)
  Cumhurbaşkanı ve başbakan arasındaki atama tartışmaları
  Kaçırarak, tehdit ederek yıldırmayı
başaramayacaklar!
  İnsanı aletin egemenliğinden işçi
sınıfının devrimci eylemi kurtaracak!

  Halk ayaklanmasının yeni bir örneği: Bolivya

  Mesa’nın istifa ettiği gün
  Filistin seçimleri ertelendi
  Onbinlerce Kürt Suriye yönetimini hedef aldı
  Fransa’da sosyal yıkım saldırıları sürüyor
  “Koma Komalên Kürdistan” üzerine
  Bültenlerden/KEB
  Bültenlerden/İMES
  Basından
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Halk ayaklanmasının yeni bir örneği: Bolivya

Che'nin Bolivya dağlarında yoldaşlarıyla şehit düşmesinin üzerinden 38 yıl geçti. Bugünlerde Bolivya'nın işçi ve emekçileri, ülke nüfusunun çoğunluğunu oluşturan yerliler, ülkelerinin doğal kaynaklarını ve geleceğini korumak için emperyalist tekeller ile işbirlikçilerine karşı savaşarak, Che'nin devrimci mirasını yaşattıklarını tüm dünyaya gösterdiler.

Tekellerin vizyondaki temsilcisi rolünü üstlenen Bolivya Devlet Başkanı Carlos Mesa, yaptığı tüm manevralara, kolluk kuvvetlerini göstericilerin üstüne salarak kurşun yağdırmasına rağmen istifa etmekten kurtulamadı. Oysa Mesa, emekçilerin bir ay süren grev ve gösterileri sonucunda, 17 Ekim 2003'te istifa etmek zorun kalan eski devlet başkanı Gonzalo Sanchez de Lozada'nın yerine seçilmişti. Emekçilerin eylemleri sayesinde devlet başkanlığına tırmanan sermaye uşağı Mesa, bir aya yakın süredir devam eden grev ve militan kitle gösterileri sonucunda, tasını tarağını toplayarak oturduğu makamı terketmek zorunda kaldı.

Zenginlik tekellere, sefillik Bolivyalılara

Bolivya, son 500 yıl boyunca dünya piyasalarına büyük miktarda gümüş ve çinko sağladı. Şimdi de doğalgaz ihraç ediyor. Buna rağmen Bolivya Latin Amerika'nın en yoksul ülkesi kabul ediliyor. Latin Amerika'da Venezüella'nın ardından en büyük ikinci doğalgaz rezervlerine sahip olan Bolivya'nın bu doğal zenginliği tekeller ile işbirlikçilerinin kasalarına aktığı için, Bolivyalı emekçilerin payına sefillik düşüyor. Bolivya'da faaliyet gösteren büyük tekeller arasında British Petroleum, British Gas, Exxon Mobil gibi dev uluslararası firmalar da var.

Bolivya'nın işçi sınıfını, yoksul emekçilerini ve yerlilerini topyekûn ayaklanmaya iten temel neden enerji kaynaklarının kamulaştırılması talebinin Mesa tarafından geçiştirilmesi ve kan emici tekellerin faaliyetlerine aynı şekilde devam etmesidir. Rejimin tüm oyalama taktiklerine rağmen, yoksulluğa mahkum edilen Bolivyalı emekçiler taleplerinde ısrarlıydı. Ekim 2003'te “Gaz satılık değil” diyerek başkent La Paz'ı kuşatan ve yeni liberal Lozada iktidarını deviren Bolivyalı emekçiler, Lozada ile aynı yolu izleyen Mesa'yı da alaşağı ettiler.

Bu eylemler enerji kaynaklarının kamulaştırılmasını sağlamadı ama, küstahlıkta sınır tanımayan tekellerin ödediği vergiyi %18'den %32'ye çıkaran bir yasanın çıkmasını sağladı. Ayaklanmaya katılan Evo Morales liderliğindeki Sosyalizme Doğru Hareket-MAS, bu payın yüzde 50 olmasını talep ediyordu.

İşçi sınıfı, semt yoksulları, köylüler ve yerliler aynı anda direniş meydanına indi

Enerji kaynaklarının kamulaştırılması veya şirket vergilerinin %50'ye çıkarılması talebinin yanısıra, Bolivyalı işçi-emekçiler devlet başkanının istifa etmesi, mevcut meclisin dağıtılıp yerine “kurucu meclis”in oluşturulması ve yeni bir anayasa talebini de yükseltti. Böylece ekonomik taleplere siyasi talepler de eklendi.

Bu talepleri öne çıkaran ayaklanma esas olarak iki merkez üzerinden gelişti. Yüzbinlerce emekçinin katıldığı eylemlerin bir merkezini parlamentoda da önemli bir yere sahip olan ve Bolivya solunun önemli ismi Evo Morales (Morales 2002'de başkan seçilme şansını yaklaşık %1.5'le kaybetmişti) liderliğindeki Sosyalizme Doğru Hareket-MAS oluşturuken, diğer merkezini El Alto merkezli işçi sendikaları (özellikle madenciler), öğretmenler, öğrenciler ve Mahalle Meclisleri Federasyonu FEJUVE oluşturuyor.

Burada dikkat çekici bir nokta, başında maden işçilerinin bulunduğu El Alto merkezli hareketin diğerine nazaran çok daha ileri talepleri savunmasıdır. El Alto merkezli hareketler mevcut meclisin feshini ve enerji kaynaklarını kamulaştıracak bir kurucu meclis oluşturulmasını, MAS ise kamulaştırma yerine vergilerin artırılmasını istiyor, meclisin kapatılmasını savunmuyordu. Fakat tabanın basıncı MAS'ın da belli ölçüde radikalleşmesini beraberinde getirdi. (Bu arada Bolivya'daki sermaye medyası iki merkez arasındaki bu farkı derinleştirip hareketi bölmek için uğraşmış, ama bir sonuç alamamıştır.)

Eylemlerin günden güne kitleselleşip militanlaşması El Alto merkezli hareketin taleplerinin yaygınlaşmasını sağladı. Bunun sonucunda mevcut meclisin kapatılması, enerji kaynaklarını ve ülkenin bütün zenginliklerini kamulaştıracak kurucu bir meclis oluşturulması, yoksulların meclisinin kurulması talepleri daha yüksek sesle ve daha geniş kitlelerce haykırılmaya başlandı.

Kolluk kuvvetlerinin saldırılarına karşı militan direniş

Eylemlerin yasal sınırlara takılmadan gelişmesi, buna bağlı olarak emekçilerin militanca direnmesi, kokuşmuş burjuva yasalarının çöpe atılmasının çok da zor olmadığını gösterdi.

Emekçiler La Paz'ı adeta kuşattığında, polis başkentte merkeze giden tüm yolları kapattı. Sokaklardaki her kesişme noktasına (gaz bombaları ve düşük kalibreli silahlarla donanmış) en az 50 polis ve protestocuları durdurmak için metal bariyerler yerleştirildi. Fakat bu yığınağa rağmen kongre binasına gitmekte kararlı olan emekçileri engelleyemedi.

Eylemciler kongre binasının yirmi metre ötesine vardıklarında polis saldırdı. Çatışma sırasında polis önce liderlere ateş etmeye başladı. Yerli liderlerinden Eugenio Rojas'ı gözaltına almaya çalıştı, fakat yoldaşlarının çabaları sonucu başarılı olamadı. Polis, binanın camlarına dinamit lokumları fırlatan yerlilere sniper kullanan keskin nişancılarla engel olmaya çalıştı. Polis düşük kalibreli silahlarla ateş açtı ve gözyaşartıcı gaz bombalarıyla kalabalığa saldırdı.

Tekellerin uşağı Carlos Mesa ise bu sırada saklanıyordu. Mesa'nın El Alto havaalanına varabilmesi için Aymara yerlilerinin kuşatması kimyasal gaz ve kurşun yağmuruyla delindi. Pek çok kişi gazlar nedeniyle zehirlendi ve kurşunlarla yaralandı. El Alto kent konseyi üyesi Roberto de la Cruz gözaltına alındı. Fakat halk dağılmadı ve meydanı kontrolü altında tutmaya devam etti. Emekçilerin militan direnişinin en dikkate değer sahnesi ise, maden işçilerinin kolluk kuvvetlerinin kurduğu barikatı dinamitlerle parçalayıp polisi geri püskürtmesidir.

“İşçilerin ve köylülerin iktidarı alması fikrinin daha da yakınlaştığını düşünüyorum”

İki hafta önce yerel grev ve gösterilerle başlayan eylemler, ülkenin dört bir yanından La Paz'a doğru kitlesel yürüyüşler, ülkenin sınırlarını ve ana arterlerini kapatan yol blokajları, süresiz genel grevler, barikat çatışmalarıyla gittikçe şiddetlendi. Başkanlık sarayının kapısının önünde dinamitlerle polis barikatını dağıtan işçilerin, yoksulların kalabalığı da, öfkesi de gün be gün arttı.

Bolivya'da yaşananları sınıf çatışmalarının bu ülkede vardığı boyutu gösterdi. Bir tarafında, Bolivya gerici yönetimi ile çokuluslu gaz şirketleri, İMF, Dünya Bankası, ABD ve İspanya hükümetleri, diğer tarafında Bolivya işçi sınıfı, yoksullar ve yerliler...

Bu tür ayaklanma provaları güncel kazanımlar sağlıyor. Ancak daha önemlisi, kitlelerin devrimci şiddetiyle gerçekleşecek devrimler için de önemli deneyimler bırakmasıdır. Tam bu noktada, kapitalist sistemi yıkmayı temel alan devrimci işçi sınıf partisinin hayati önemi ve böyle bir partiye duyulan acil ihtiyaç ortaya çıkmaktadır.

Nitekim hareketin önderlerinden biri, “Bizim, yıllardır hayalini kurduğumuz biçimde, yoksulların hükümetine ihtiyacımız var... İşçilerin ve köylülerin iktidarı alması fikrinin daha da yakınlaştığını düşünüyorum” derken, Bolivya Bilgi-Belge Merkezi'nden bir bültende ise şu soru yeralıyor: “Bu toplumsal hareketler ‘son kavgayla' başa çıkmak için yeterli netlik, uyum, örgütlülük, genişlik ve kapasiteye sahip mi? Eğer değilse, radikalleşme onları yeni bir yenilgiye götürecektir.”