5 Eylül 2008 Sayı: SİKB 2008/36

  Kızıl Bayrak'tan
  Gürcistan krizi ve Türkiye
   Burjuvazi solunu aramaya devam ediyor!
Komutan yeni, parola eski:
Toplu görüşme süreci ve devrimci sorumluluk!

Metal sektöründe mücadele dinamikleri ve görevlerimiz

Metal TİS’lerine müdahale
sorumluluğu
  Canovate’deki saldırıya gereken yanıt verildi...
  İşçi ve emekçi hareketinden...
  12 Eylül faşizminden hesabı işçi ve emekçiler soracak!
  Mehmet Beşeli ile 2008-2010 Metal Grup Toplu Sözleşmeleri üzerine konuştuk…/2
  Memlekette sendika(cılık) var mı ?..
Yüksel Akkaya
  Kapitalizmin “güçlü” kadını değil, sosyalizmin özgür kadını!
  Gerici savaşlar halkların birleşik direnişiyle yanıtlanmalıdır!
  Dünyadan...!
  McCain ile Obama’nın başkan adaylığı kesinleşti…
  Çok kutupluluğa doğru…- M. Can Yüce
  Sol liberalizm: İllüzyon tüccarları ve
kolera günleri / 1
Volkan Yaraşır
  “İki, üç daha fazla Vietnam!”
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Kapitalizmin “güçlü” kadını değil, sosyalizmin özgür kadını!

Kadının kurtuluşu sosyalizmde!

Geçtiğimiz günlerde ABD’nin önemli dergilerinden olan Forbes tarafından “Dünyanın en güçlü kadınları” seçildi. Çoğunluğu üst düzey yönetici, iş kadını, siyasetçi ve çeşitli medya grubu yöneticilerinin de bulunduğu listede birincisi sıraya Almanya Başbakanı Angela Merkel yerleşti. Listeye giren tek Türk kadını olarak Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı ise 75. sırada yer alıyor. Başta Ortadoğu halkları olmak üzere elleri dünya ezilen halklarının kanına bulaşmış ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice ise 7. sırada... Kapitalizmin yönetici elitinden kadınlar sermayeye hizmetteki başarı derecelerine göre bu listede kendilerine yer buluyor.

“Güçlü kadın” ifadesinde tanımlanan “güçlü” sıfatı, sermaye sınıfının kasalarını doldurmak için işçi ve emekçi sınıflara ve ezilen halklara yönelik sürdürülen sömürü, baskı ve yıkım politikalarını uygulamadaki beceri ile ölçülüyor. Listede yer alan bu kadınlar, dünya ölçeğinde giderek sertleşen siyasal süreçlere uygun nitelikteki burjuvazinin temsilcileridir. Merkel, Rice gibi kadınlar pratikleriyle bu anlamda isabetli örneklerdir.

Tabiî ki burada iki ayrı sınıf, iki ayrı bakış söz konusudur. Egemen sınıfın “güç” anlayışı ve tanımlaması sömürüye ve zorbalığa dayanır. Onların dünyasında bu güç, insanlığa yönelik olarak kullanılmaktadır. Savaş, yıkım ve katliam demektir. Emperyalist-kapitalist sistemin efendileri çıplak zoru kullanarak işçi-emekçi sınıflara ve ezilen halklara tüm saldırganlığıyla “güç” gösterisi yaparken, toplumların zihninde ise dünyadaki her şeyin kendilerinin kontrolü ve iradesine bağlı olduğunu empoze etmeyi amaçlar. Böylelikle bireylerin zihninde ezilenlerin sınıfsal kurtuluş bilinci değil de, bireysel kurutuluş hayalleri öne çıkartılmak istenir. Yani kapitalist dünyada ayakta kalmak için bir başkasının emeğini sömürmek ve onu ezmek gerekir. Çünkü bu sistemde böyle güç olunur ve tabii ki güçlü olan kazanır!

Konumuz açısından bakarsak, sistem tarafından çizilen “güçlü kadın” imajı da emekçi kadınların belleğinde sınıfsal kurutuluş bilincini değil, bireysel kurtuluş özlemini yaratmak için gereklidir. Çünkü burada söz konusu olan, erkekler dünyasında başarılı olan kadınlardan öte, kapitalist dünyada sisteme hizmette gösterilen başarıdır ki, bu başarı bir diğerinin sömürüsü ve ezilmesiyle mümkündür. Sistemin güçlü kadından anladığı bundan ibarettir ve emekçi kadınlara gösterdiği çıkış yolu da budur. Emekçi kadınlardan milyonlarca insanı açlığa, yoksulluğa ve zulme sebebiyet veren bu kadınları örnek almaları beklenmektedir. Böylelikle de kendi durumlarını meşrulaştırmaya çalışmaktadırlar.

Emekçi sınıfların ve ezilen halkların cephesinden bakan bizler içinse “güç” tanımı geçmişten bugüne sürdürülen haklı davamızda anlamını bulmaktadır. Güçlü kadın da bu mücadele içinde kendi gerçek anlamını bulur. Emekçi kadın ancak bu mücadele içinde çifte baskı ve sömürüden kurtulacak gücü bulabilir. Emekçi kadının mücadele tarihi bunun sayısız örnekleriyle doludur. Bu gücün örnekleri Paris Komünü’nde barikat savaşçısı kadınlarda, Ekim Devrimi’nde en önde yürüyen kadınlarda, “Faşizme geçit yok!” diyen özgürlük tutkunu kadınlarda aranmalıdır. Bu gücü görebilmek için, “yaşamın olduğu her yerde savaşmak istiyorum” diyen Clara Zetkin’e ya da özgürlük mücadelesinde “Vardım, varım, var olacağım!” diye haykıran Rosa Luxemburg’a bakılmalıdır. Ödedikleri bedellerle emekçi kadınlara 8 Martlar’ı miras bırakan işçi kadınların kararlılığında da bu güç kendini göstermektedir. Tarihsel örnekler çoğaltılabilir. Günümüzde ise sisteme karşı verilen mücadelede nice devrimci kadının gösterdiği destansı direniş örnekleri gerçekte kimin güçlü olduğunu egemenlere göstermektedir. İşkencelerde, zindan direnişlerinde ve ölüm oruçlarında devrimci kadın tutsakların pratiğine bakmak yeterlidir.

Emekçi kadının mücadele içinde güç bulduğunu yakın tarihimizde gösteren bir diğer örnek de grevleri 448 gün süren Novamed’li kadın işçilerdir. Emperyalist-siyonist saldırganlığa ve işgale karşı direnen Filistinli, Afganlı, Iraklı kadınlar ise bir başka önemli örnektir.

Bugün egemenlerin gücü, işçi ve emekçiler ve ezilenlerin, özelde bu sınıfa mensup kadınların, kökleri geçmişe dayanan bu güç sayesinde yenilecektir. Bu güç sayesindedir ki, yeni bir dünyayı yaratmak mümkün olacaktır. Ancak o zaman dünya, egemenlerin güç gösterisi adı altında yürüttükleri savaş ve katliamlarla değil eşitlik, özgürlük ve kardeşlikle anılacaktır. Bugün önemli olan bu gücü açığa çıkartmak ve örgütlü güce dönüştürmektir.


Sİ-DER kampanyası sona erdi...

Sanayi İşçileri Derneği olarak Ağustos ayı başından bu yana “Zamlar geri çekilsin! İnsanca bir yaşam istiyoruz!” şiarıyla sürdürdüğümüz kampanya çalışmamız sona erdi.

Bugüne kadar yerel ve merkezi bildirilerden afişlere ve bültenlere kadar birçok materyali kullandığımız kampanyamızda son olarak Sanayi İşçileri Bülteni’nin Ağustos sayısıyla sesimizi işçilere ulaştırdık. Bültenimizin kapağında “Sanayi işçisi zamlara karşı son sözünü söylemelidir!” çağrısı yer alıyordu.

Bültenimizi 29 Ağustos günü Şakirpaşa Metal Sanayi’nde çalışan işçilere ulaştırdık. Sabah işçilerin işe giriş saatlerinde yapığımız dağıtımda, son zam furyasının ele alındığı bültenin son sayısı işçiler tarafından belirgin bir ilgiye konu oldu.

Dağıtım sırasında sanayi yolunu ve sanayi içindeki durakları etkinlik afişlerimizle süsledik. Dağıtımın ardından etkinlik el ilanlarımızı semtte bulunan emekçilere ulaştırdık. İşçi ve emekçilerle yüzyüze gelerek onlara kampanyamızdan bahsettik, etkinliğimize çağırdık.

30 Ağustos günü, bu kez bültenimizi Karşıyaka sanayiinde çalışan işçilere ulaştırdık. Sanayinin iki girişinde gerçekleştirdiğimiz dağıtımda yüzlerce işçiye ulaşmış olduk.

Kampanyamız 31 Ağustos akşamı gerçekleştirilen “Karanlıkta uyananlar” adlı film gösterimiyle sona erdi.

Gösterim Uçak Mahallesi Muhtarlığı yanındaki boş arazide saat 19.30’da başladı. Etkinliğin yapıldığı alana, “Kahrolsun ücretli kölelik düzeni!”, “İşçilerin birliği sermayeyi yenecek!” ve “Köle değil işçiyiz, örgütlüysek güçlüyüz! / Sİ-DER” yazılı pankartlar asıldı.

Sanayi İşçileri Derneği adına gerçekleştirilen açılış konuşmasında, son dönemde ardarda gerçekleştirilen zamlara dikkat çekildi, Temmuz ayı sefalet zamlarının işçi ve emekçilerin yaşam koşullarını katlanılmaz hale getirdiği belirtildi. Sİ-DER temsilcisinin, işçi ve emekçilerin biriken öfkesini örgütlü bir güce dönüştürmenin ihtiyacına vurgu yaptığı konuşmasının ardından film gösterimi gerçekleştirildi.

Adana Sanayi İşçileri Derneği (Sİ-DER)


GOP’ta “Seyirci kalmayacağız!” etkinliği...

GOP İşçi Platformu, yaklaşık iki ay önce başlattığı “Sigortasız, iş güvencesiz, düşük ücretle çalışmaya ve geleceksizliğe seyirci kalmayacağız!” şiarlı kampanyasını açık alan etkinliği ile tamamladı.

Platformun yaklaşık iki ay süren çalışması ağırlıklı olarak metal, kot taşlama ve zamlar üzerinden gerçekleşti. Bu çerçevede birçok aracı kullanan platform, zamlarla ilgili topladığı imzaları İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne bir basın açıklaması gerçekleştirerek teslim etti. Ardından “Metal işçileri çözümü tartışıyor!” başlığıyla bir panel gerçekleştirdi. Final etkinliğinden bir hafta önce ise kot taşlama ve yıkama işçilerine yönelik etkinlikle çalışmanın ilk aşamasını tamamladı.

30 Ağustos günü de Karadeniz Mahallesi Mehmet Akif Parkı’nda “Geleceksiz yaşamaya, güvencesiz çalışmaya seyirci kalmayacağız!” başlığıyla kampanya final etkinliğini gerçekleştirdi. Platform üyeleri Elmabahçesi başta olmak üzere GOP’un birçok yerine 700 çağrı afişi yaparak ve 7 bin adet bildiri dağıtarak etkinlik çağrısı yaptılar.

Final etkinliği kısa bir açılış konuşmasıyla saat 18.00’de başladı. Seyit Kasım Tokgöz’ün Kürtçe, Türkçe ve Zazaca türkülerden oluşan programının ardından GOP İşçi Platformu temsilcisi bir konuşma yaptı. Programa katılanları “İnsanca bir yaşam, özgür bir gelecek için taraf olma”ya çağırdı.

Ardından Grup İklim, türkü ve marşlardan oluşan programını sundu. Daha sonra Topkapı İşçi Derneği adına dernek başkanı, GOP İşçi Platformu’nun çalışmalarını ve programını selamlayan konuşmasını gerçekleştirdi. Grup Kotan’ın programından sonra halaya duruldu. Son olarak kapanış konuşması yapıldı. “Yaşasın işçilerin birliği, halkların kardeşliği!” sloganıyla program bitirildi. Etkinliğe BDSP ve Ekim Gençliği mesaj gönderdi.

Yaklaşık 300 kişinin katıldığı etkinlikte GOP İşçi Platformu imzalı üç pankart alana asıldı. Etkinlikte, işçi direnişleri ve savaş resimlerinin yer aldığı resim sergisi açıldı. Etkinliğe katılanların sergiye yoğun ilgi gösterdiği gözlemlendi. Alanda ayrıca GOP İşçi Bülteni ve Kızıl Bayrak stantları da açıldı.

Kızıl Bayrak / GOP