5 Eylül 2008 Sayı: SİKB 2008/36

  Kızıl Bayrak'tan
  Gürcistan krizi ve Türkiye
   Burjuvazi solunu aramaya devam ediyor!
Komutan yeni, parola eski:
Toplu görüşme süreci ve devrimci sorumluluk!

Metal sektöründe mücadele dinamikleri ve görevlerimiz

Metal TİS’lerine müdahale
sorumluluğu
  Canovate’deki saldırıya gereken yanıt verildi...
  İşçi ve emekçi hareketinden...
  12 Eylül faşizminden hesabı işçi ve emekçiler soracak!
  Mehmet Beşeli ile 2008-2010 Metal Grup Toplu Sözleşmeleri üzerine konuştuk…/2
  Memlekette sendika(cılık) var mı ?..
Yüksel Akkaya
  Kapitalizmin “güçlü” kadını değil, sosyalizmin özgür kadını!
  Gerici savaşlar halkların birleşik direnişiyle yanıtlanmalıdır!
  Dünyadan...!
  McCain ile Obama’nın başkan adaylığı kesinleşti…
  Çok kutupluluğa doğru…- M. Can Yüce
  Sol liberalizm: İllüzyon tüccarları ve
kolera günleri / 1
Volkan Yaraşır
  “İki, üç daha fazla Vietnam!”
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Mc Cain ile Obama’nın başkan adaylığı kesinleşti…

Seçim sirkinin ikinci perdesi açılıyor!

ABD’de 4 Kasım’da yapılacak başkanlık seçimleri öncesinde sergilenen sirkin birinci perdesi kapandı. İkinci perdenin önümüzdeki günlerde açılması bekleniyor.

Yılın başında başlayan aday adaylarının belirlenmesi süreci, nihayet aylar sonra netleşebildi. Bush’un Cumhuriyetçi Partisi’nden, ABD emperyalizminin Vietnam halklarına karşı işlediği ağır suçların önde gelen faillerinden biri olan John McCain, Demokrat Parti’’den ise siyahî senatör Barack Obama başkan adayı oldular.

Adaylığı netleşen McCain ile Obama, yardımcılarını seçerek başkanlık seçimi yarışını başlatmak için mevzilendiler. Podyumlara çıkarılarak tanıtılan yardımcıların, ABD rejiminin ihtiyaçlarına yanıt verebilecek marifetlerinin yanısıra, bazı eyaletlerde partilerine oy toplayabileceği varsayılan kişiler arasından seçildiği bildiriliyor.

Saldırganlık ve savaş seferi başlatan neofaşist çetenin, ilk günden beri etkin destekçilerinden olan Vietnam kasabı McCain, aynı zihniyeti taşıyan Alaska Valisi Sarah Palin’i başkan yardımcısı adayı olarak seçtiğini açıkladı.

Yardımcı adayı ile podyumlara çıkan McCain, savaş kundakçılarının izinden gideceğini ilan edip, rakibi Obama’yı hedef alan konuşmalarla sirkin ikinci perdesini aralamış oldu.

Cumhuriyetçi Parti’nin başkan yardımcısı adaylığı için adı geçen isimler içerisinde en az tanınan kişi olan Sarah Palin’in seçilmesi, bazı çevreler tarafından sürpriz bir gelişme olarak değerlendirildi. Alaska Valisi’nin yardımcı adaylığa seçilmesinde; savaş destekçisi, koyu bir dindar, kürtaj karşıtı, ABD’de herkesin silah taşımasını savunan, çevreyi kirleten petrol şirketlerine tam destek sunan biri olmasının etkili olduğu bildiriliyor.

Göründüğü kadarıyla, emperyalist savaşı Ortadoğu’dan Kafkaslar’a taşıyan neofaşist çete için Sarah Palin biçilmiş kaftandır. Nitekim onu tanıtan McCain, 5 çocuklu bir anne olmasına rağmen onun “savaşçı ruhu”na vurgu yapmayı ihmal etmedi.

Demokrat Parti başkan adaylığını bir gösteri ile ilan eden Obama ise, açıklamasını, ABD’de siyah haklarının savunucusu Martin Luther King’in 250 bin kişiye, “Bir rüyam var” diye seslenişinin 45’inci yıl dönümüne denk getirdi.

Podyum gösterisinde konuşan Obama, McCain’in sadece ABD Başkanı George Bush ile başkan yardımcısı Dick Cheney politikalarının devamı niteliği taşıyacağını ve 4 Kasım’daki ABD başkanlık seçiminde bu gidişata bir son verilmesi gerektiğini söyledi.

Irak savaşını “sorumlu bir şekilde” bitirme sözü veren Obama, El Kaide ve Afganistan’da Taliban’a karşı savaşı da sona erdireceğini kaydetti. İran ile diplomasi yoluna gidilmesi çağrısını yineleyen Obama (oysa kısa süre önce yaptığı İsrail’i savunma konuşmalarında İran’a tehdit savurmuştu), ancak “gerekli” olduğu zaman orduyu savaşa süreceğini eklemeyi de ihmal etmedi.

Ekonominin düze çıkması, güvenlik ve gezegenin geleceği için, ABD başkanı olarak, on yıl içinde ülkenin Ortadoğu petrolüne bağımlılığını sona erdireceğini iddia eden Obama, bunu nasıl başaracağına dair ipucu vermedi.

Barack Obama, başkan yardımcısı adayı olarak ise, dış politikada deneyimli olduğu söylenen senatör Joe Biden’i seçti.

Daha önce bazı çevreler, Obama’nın, başkan yardımcısı adayı olarak yanına güçlü imajı olan bir beyaz seçmesinin seçimi kazanmasına yardımcı olacağını savunuyordu. Biden’in bu imaja uyduğu ve dış politikadaki deneyimiyle, Obama’ya getirilen eleştirilere de bir cevap olduğu söyleniyor. Zira ABD’nin güney eyaletlerinde özellikle beyaz erkeklerin, siyah olduğu için Obama’ya oy vermede isteksiz olabileceği hesaba katıldığı için, Biden’in isabetli bir seçim olduğu kabul ediliyor.

Bu yılki başkanlık seçimi için aday olan Joe Biden, Demokrat Parti’de yapılan ilk ön seçimlerin ardından elenmişti. Buna karşın, 30 yıldır senatörlük yapan Biden, ABD dış politikasında, yani emperyalist saldırganlık ve savaş planlarının oluşturulmasında etkili olan isimlerden biri kabul ediliyor.

ABD’de başkan yardımcılarının etkisi göz önüne alındığında, seçilme ihtimali yüksek görünen Barack Obama’dan çok, yönetimde Joe Biden’in etkili olacağını söylemek mümkün. Obama’nın vaatleri ise seçim propagandası olmaktan öte bir anlam taşımıyor.

Görünürde “çift partili”, uygulamada ise “tek partili” olan ABD rejiminde, politikalar büyük tekellerin ihtiyaçları gözetilerek yapılmaktadır. Aynı programı uygulamak için yarışan her iki partinin milyar dolara yaklaşan seçim masraflarını da, iki partini arkasındaki büyük tekeller karşılıyor. Şirket yöneticiliğinden devlet yöneticiliğine, devlet yöneticiliğinden şirket yöneticiliğine geçişlerin sıradan bir vaka olması, ABD rejiminin büyük tekellerle organik bir bütün oluşturmasını uç noktalara vardırmıştır.

Böyle bir sistemde Obama’nın seçilmesi, “ABD’de ilk siyahî başkan” olması gibi sembolik bir anlam taşıyabilir. Ancak emperyalist ABD rejiminin politikasında kayda değer bir değişikliğe yol açması beklenmiyor.

Tüm bunlara rağmen, ırkçılığa karşı mücadelenin liderliğini yapan Martin Luther King’in rüyasının gerçekleştiğini iddia etmek, kaba bir riyakârlık gösterisidir. Nasıl ki, Türkiye’de etnik kökeni Kürt olanların devlet yönetiminde kritik mevkilerde yer alması, ırkçı-inkarcı resmi politikanın değişmesi anlamına gelmiyorsa, siyahi bir adayın ABD başkanlığına seçilmesi de, “beyaz adam”dan sayılmayanların ırkçı politikalara maruz kalmasını ortadan kaldırmayacaktır. Irkçı politikaları katılaştıran Bush yönetiminin etkili isimleri arasında siyahîler de vardır ve Condoleezza Rice, Colin Powell gibi önemli isimler, ırkçılığı yaygınlaştıran yasa ve uygulamaların etkili destekçisi olmuşlardır.

Afganistan, Irak, Filistin ve son olarak Güney Osetya ile Gürcistan halklarının toplu kıyımlara maruz kalmasından sorumlu olan Washington’daki neofaşist çete, şefi Bush’la birlikte halklar nezdinde iyice teşhir olmuştur. Bu durum, ezilen halkların ABD emperyalizmine duydukları nefreti, son yıllarda doruğa çıkarmıştır.

ABD savaş makinesinin bataklığa saplanmasına da zemin hazırlayan Bush yönetiminin değiştirilmesi, emperyalist rejimin bekası açısından zorunlu hale gelmiş görünüyor. Barack Obama, bu döneme uygun bir başkan adayı kabul ediliyor. Yerlerde sürünen Amerikan imajını düzeltmek için siyahi bir başkanın isabetli bir tercih olacağı kanısı da yaygındır.

Obama’nın başkanlığa seçilmesi, bazı çevrelerde geçici bir dönem için boş hayaller yaratabilir. Ancak emperyalist Amerikan rejiminin dünya jandarmalığını sürdürme ısrarının halklara yıkım, kan ve gözyaşından başka bir şey sunması mümkün değildir. ABD işçi sınıfı ile ezilen halklar bu vahşi imparatorluğu yıkana kadar bu belalardan kurtulmak pek olası görünmüyor.


Hamburg’ta 1 Eylül yürüyüşü...

1 Eylül Dünya Barış Günü nedeniyle 2 Eylül günü Hamburger Form tarafından bir yürüyüş gerçekleştirildi. Yürüyüşe IG Metal Sendikası, Ver.di Sendikası, Öğretmenler Sendikası, MLPD, Die Linke, DKP, anti-faşistler, otonomcu gruplarla beraber Türkiyeli kurumlardan ATİK, AGİF, BİR-KAR, ADHK, YEK-KOM ve DİDF katıldılar.

Yürüyüşün en önünde “Hamburger Formu / Irkçılığa ve sosyal hak soygununa, savaşa ve işgale karşı ortak olarak, uluslararası çapta insanlar olarak haklarımız için mücadele ediyoruz!” pankartı yer aldı. Yürüyüş sırasında sık sık “Afganistan işgaline son!”, “Irak işgaline son!”, “Emperyalistler derhal Afganistan’dan ve Irak’tan defolun!”, “Kafkaslar’daki savaşa hayır!”, “Yaşasın 1 Eylül Dünya Barış Günü!” sloganları atıldı. Yol boyunca devrimci şarkılar ve marşlar söylendi.

Yaklaşık 2 km’lik bir yürüyüşün ardından Hamburger Form adına günün anlamını ele alan bir konuşma yapıldı. Konuşmada Rusya ile Gürcistan savaşına değinilerek çözümün askeri müdahalelerde olmadığı, ancak diyalog yoluyla sorunların çözülebileceği söylendi. Diğer demokratik kurumlar adına yapılan konuşmaların ardından yürüyüşe geçildi. Yürüyüş DGB binasının önünde sona erdi. Yürüyüşe yaklaşık 500 kişi katıldı.

BİR-KAR/Hamburg