5 Eylül 2008 Sayı: SİKB 2008/36

  Kızıl Bayrak'tan
  Gürcistan krizi ve Türkiye
   Burjuvazi solunu aramaya devam ediyor!
Komutan yeni, parola eski:
Toplu görüşme süreci ve devrimci sorumluluk!

Metal sektöründe mücadele dinamikleri ve görevlerimiz

Metal TİS’lerine müdahale
sorumluluğu
  Canovate’deki saldırıya gereken yanıt verildi...
  İşçi ve emekçi hareketinden...
  12 Eylül faşizminden hesabı işçi ve emekçiler soracak!
  Mehmet Beşeli ile 2008-2010 Metal Grup Toplu Sözleşmeleri üzerine konuştuk…/2
  Memlekette sendika(cılık) var mı ?..
Yüksel Akkaya
  Kapitalizmin “güçlü” kadını değil, sosyalizmin özgür kadını!
  Gerici savaşlar halkların birleşik direnişiyle yanıtlanmalıdır!
  Dünyadan...!
  McCain ile Obama’nın başkan adaylığı kesinleşti…
  Çok kutupluluğa doğru…- M. Can Yüce
  Sol liberalizm: İllüzyon tüccarları ve
kolera günleri / 1
Volkan Yaraşır
  “İki, üç daha fazla Vietnam!”
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Bizim Yılmaz...

A. Aydın

Yılmaz Güney nasıl anlatılmalı?..

Yaşamı, sanatı ve eserleri üzerine, çeşitli cephelerden onlarca çalışma yapılmış. Övgüler, eleştiriler, yergiler... Her bir çalışma kendi çapında ve belirli ihtiyaca yanıt veriyor kuşkusuz. Ancak, hep bir şeyler eksikmiş gibi gelirdi onları okurken.

Zamanla farkettim, aslında orada eksik olan biziz. Anlatılan bizim Yılmaz, ama biz yokuz, yalnız bir Yılmaz var, kendi başına, balıksız deniz gibi yapayalnız bir Yılmaz. Ona yalnızlık da yakışıyor kuşkusuz, fakat en çok biz yakışıyoruz, Yılmaz’ın sevgilisi işçi ve emekçi kitleler...

O’nun yaşamı, Türkiye işçi sınıfının mücadele tarihi içinde anlatılmalı. Ama şimdilik O’nun yanına sadece kendimi koyarak anlatacağım.

Çocukluğumun Yılmaz’ı...

Ben aslında Yılmaz’la birlikte büyüdüm. O beyaz perdede bir gölge, ben yazlık sinemanın tahta sıralarında bir çocuk olsam da, birlikte büyüdüğümüzü söylemem yanlış olmaz.

Çocukluğumun Yılmaz’ı bir kabadayıydı. “Çirkin Kral”. O daha çok gençti. Ama her anlamda; fizik, fikir, sanat... Kabadayıyı oynuyordu daha, ama nasıl kabadayı!

Eskiden, çok eskiden eşkiyalar varmış. Onların hikayeleriyle büyüdük sayılır. İki tip eşkiyadan söz edilirdi bu eski zaman hikayelerinde. Yoksul köyleri basıp haraca kesen “kötü” eşkiyalar ve ağa konaklarını basıp, kaldırdığı para, erzak ve benzerini yoksul köylüye dağıtan “iyi”leri...

İşte bizim Yılmaz’ın oynadığı kabadayı bu ikinciler gibidir. Kabadayı Yılmaz adam da öldürürdü, ama hep kötüleri, en kötülerini... Soygun da yapardı, ama örneğin, ameliyat olacak yoksul bir çocuk için para gerektiğinden... Kocaman ve sıcacık yürekli bu kabadayıyı, bu çirkin kralı çok ama çok sevmiştik bu yüzden.

Gençliğimin Yılmaz’ı...

“Çirkin Kral”a aşık çocukluğum da, yazlık sinama çağı da göz açıp kapayıncaya kadar geçivermişti ama. Tahta sıralar eskimiş, sinemalar birbiri ardına kapanmaya başlamıştı. Dünyada bambaşka rüzgarların eseceği ‘68’e doğru hızla akıyordu zaman. Ben hızla büyüyordum. Elime geçen her şeyi okumaya ve anlamaya başlamıştım. Diyebilirim ki, Marx’la tanıştığım yıllar, benimle birlikte Yılmaz’ın da büyüdüğünü farkettiğim yıllar oldu. Artık perdedeki o kanlı-canlı gölgenin anlatacak fikirleri vardı. Ve anlattıkları okuduklarıma benziyordu. Bizim Marx’ın, bizim Engels’in, bizim Lenin’in fikirlerini anlatıyordu bizim Yılmaz. Sinema denen sanatı mavzerden de güçlü bir silah gibi taşıyordu artık ellerinde. Artık sadece bize benzediği için, ama bizim gibi korkak olmadığı, afili delikanlı olduğu için değil, bilgiyle, bilinçle seviyorduk onu.

Yüzünü devrime dönmüş olan gençliğimin beyaz perdede gördüğü de artık devrimci bir Yılmaz’dı.

Burada Yılmaz’ın sanatı devrim için nasıl ve ne kadar kullanabildiğinin, ne de dönemin devrimciliğinin nasıl ve ne kadar devrimcilik olduğunun kritiğine girmek gerekmiyor. O’nun, döneminin en iyi ürünlerinden biri olduğunu, bu çerçevede de sinemayı olabilecek en verimli biçimde kullandığını düşünüyorum. Gönüllerimizde kurduğu tahtın eskimeden yerini korumasının başka bir nedeni yok.

O bizim sınıfın bir ferdi olarak doğdu. Olağanüstü çabalarla yükseldiği yerde, sinemanın zirvesinde, sınıf değiştirme imkanı varken buna tenezzül etmedi. Kimliğini, kişiliğini, sanatını, içinde doğduğu işçi sınıfı ve emekçilerin çıkarlarını savunma yolunda geliştirdi.

İçimizden biri olarak gelmişti dünyaya, yine bizden biri olarak kaldı. Kalmaya devam edecek...


1 Mayıs Mahallesi Kuruluş Festivali gerçekleşti!

“Yozlaşmaya karşı kültürüne sahip çık!”

29-30-31 Ağustos tarihlerinde “31. Yılında 2 Eylül Ruhuyla Yozlaşmaya Karşı Kültürüne Sahip Çık!” şiarıyla 6.’sı düzenlenen geleneksel 1 Mayıs Mahallesi Kuruluş Festivali, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Ümraniye Şubesi bahçesinde gerçekleşti.

Festivalin ilk gün programı “F tipleri, Tecrit ve Türkiye’de adalet nasıl işliyor?” başlıklı panelle başladı. Açılış konuşmasıyla başlayan gece etkinliği ise, 1 Mayıs Mahallesi Semah ekibinin gösterisinin ardından Nilüfer Sarıtaş, Grup Mayıs, Kısmet Yıldız, Erdal Bayrakoğlu ve Aynur Haşhaş’ın programlarıyla sürdü.

Festivalin ikinci gün programı PSAKD Cemevi bahçesinde “Ergenekon, AKP ve DTP’nin kapatılması” başlıklı panelle başladı. Panelin ardından çocuk şenlikleri yapıldı, çocuk resimleri sergilendi. Tiyatro Simurg’un “Sivas yandı, 15 yıl oldu” adlı tiyatro oyunu ile devam eden etkinlikte “2 Eylül 1977’den...” başlıklı sinevizyon gösterimi de yapıldı. Festival, Onur Olgun, Hasan Sağlam, Koma Gula Xerzan ve Grup Munzur’un programlarıyla devam etti.

Festivalin son günü “71 devrimci çıkışı ve tarihsel miras” başlıklı bir panel ve ardından bir folklor gösterisi gerçekleştirildi. Festivalin akşamki bölümünde ise Özcan Türe, Grup Vardiya ve Şaho Bedo sahneye çıktı.

Festivali örgütleyen kurumların yanısıra BDSP de stand alanında yerini aldı.

Festival, 2 Eylül günü gerçekleştirilen “2 Eylül yürüyüşü” ile sona erdi. Yürüyüş öncesinde 2 Eylül direnişinde ölümsüzleşenler anısına yemek verildi. Ardından kortejler oluşturan kitle PSAKD Ümraniye Şubesi’nden yürüyüşün başlayacağı Cennet Düğün Salonu önüne geldi. Burada kortejler oluşturularak okul önüne doğru yürüyüşe geçildi.

Yürüyüşte üzerinde 1 Mayıs şehitlerinin fotoğraflarının yer aldığı “1 Mayıs şehitlerini unutmadık! Unutturmayacağız!” ve “31. yılında 2 Eylül ruhuyla yozlaşmaya karşı kültürüne sahip çık!” pankartları açıldı. Katliamlara karşı sloganların haykırıldığı yürüyüşe yaklaşık 400 kişi katıldı.

Yürüyüşü Güzelleştirme Derneği, Doğuş Spor Kulubü, Mayısta Yaşam Kooperatifi, Halk Cephesi, ESP, DTP, Özgür Yurttaş Hareketi, Partizan, DHP, Köz, SODAP örgütledi. BDSP, Alınteri, SDP ve EMEP de flamalarıyla eyleme katıldı.

Kızıl Bayrak / Ümraniye


İzmir BDSP’den “bağımsızlık, demokrasi ve devrim” panelleri...

İzmir’de Çiğli ve Buca’da 31 Ağustos günü “Bağımsızlık, demokrasi ve devrim” panelleri düzenlendi.

Çiğli’deki panel İşçi Kültür Sanat Evi’nde gerçekleştirildi. Emperyalizmin bugünkü koşullarda dünya üzerinde nasıl egemenlik kurmaya çalışıldığı anlatıldı. Dünya halklarını mali, iktisadi, askeri, kültürel birçok alanda boyunduruk altına alan emperyalist bağımlılık ilişkileri tarihsel ve güncel örnekler üzerinden ortaya konuldu. Türkiye’nin iktisadi ve toplumsal koşullarıyla birlikte emperyalist bağımlılık ilişkileri ele alındı. İşbirlikçi burjuvazinin emperyalist baskı ve sömürünün içteki dayanağı olduğu vurgulandı. Anti emperyalist mücadelenin anti kapitalist mücadele ile bağı kuruldu. Türkiye devrimci hareketinin bağımsızlık ve demokrasi sorununu ele alışları ile komünistlerin ideolojik yaklaşımı ortaya konuldu. Ardından demokrasi sorununun kapsamı ve önemi ele alındı.

Sunumun ardından soru-cevap kısmına geçildi. Katılımcılar hem soru sordular hem de düşüncelerini ifade ettiler.

İkinci panel, Buca’da bulunan Çamlıkule Kültür Sanat ve Yardımlaşma Derneği’nde gerçekleştirildi. Panel öncesi Buca’daki kurumlara asılmak üzere afişler ve çevre ilişkilere panelin duyurusunu yapmak için davetiyeler çıkartıldı.

31 Ağustos günü gerçekleştirilen panelde, emperyalizmin uluslararası planda yaptırımlarına ve Türk burjuvazisiyle ilişkilerine değinildi. Ardından Türkiye’nin geçmişten günümüze iktisadi gelişimi ve kapitalizmin şekillenişi ele alınarak, konuyla ilgili tarihsel bir sunum yapıldı. Demokrasi sorunu ve Türkiye devriminin karakteri farklı siyasal akımların bakışlarını da ele alacak biçimde aktarıldı. Komünistlerin konuya bakışının ideolojik ve programatik yanının ifade edilmesinin ardından soru ve cevap kısmına geçildi. Yapılan tartışmaların ardından panel son buldu.

Kızıl Bayrak / İzmir


Ankara’da Zavar’la dayanışma eylemi!

29 Ağustos günü Ankara’da Erol Zavar ve diğer hasta tutsaklara özgürlük talebiyle bir eylem gerçekleştirildi. Eylem pek çok ilerici ve devrimci kurumun saat 12.30’da Kızılay YKM önünde toplanması ile başladı. Buradan sloganlar eşliğinde Adalet Bakanlığı’na doğru yürüyüşe geçildi. “Hasta tutsaklar serbest bırakılsın!” pankartının açıldığı yürüyüş boyunca, “Erol Zavar’a özgürlük!”, “Tecrit öldürür, dayanışma yaşatır!”, “Yaşasın devrimci dayanışma!”, “Katil devlet hesap verecek!”, “İçerde dışarıda hücreleri parçala!”, “Hasta tutsaklar onurumuzdur!”, “Mesut Deniz serbest bırakılsın!” sloganları atıldı.

Adalet Bakanlığı önüne gelindiğinde, dilekçe vermek üzere bir heyet yollandı. Bu sırada Erol Zavar’ın 10 yaşındaki kızı şiirler okudu. Bakanlığa giden heyet muhatap bulamayarak geri döndü. Heyetin 13.30’da yeniden gitmesi kararlaştırılarak basın açıklamasına geçildi. Erol Zavar’ın ve diğer tutsakların sağlık durumları hakkında bilgi verilen açıklamada hasta tutsakların bir an önce serbest bırakılmaları gerektiği vurgulandı.

Yaklaşık 100 kişi katıldığı eylem, Erol Zavar’a Yaşam Hakkı Koordinasyonu, İHD Ankara Şubesi, ÇHD, THAY-DER, ‘78’liler Birlik ve Dayanışma Derneği, Devrimci ‘78’liler, Odak, DHD, Partizan, ESP, EHP, DTP Ankara İl Örgütü tarafından düzenlendi.

Kızıl Bayrak / Ankara


Çiğli’de geleneksel festival...

Çiğli Belediyesi “30 Ağustos Zafer Bayramı” ve “1 Eylül Dünya Barış Günü” sebebiyle “Çiğli Zafer ve Barış Festivali”nin dördüncüsünü düzenledi. Her yıl üç günlük bir program olarak düzenlenen festival, bu yıl iki haftaya yayılmış bulunuyor. Festival etkinlikleri kapsamında şiir dinletileri, söyleşi ve imza günleri düzenleniyor. Gündüz belediye meclis salonunda film gösterimleri yapılıyor. Akşam programlarında tiyatro ve yerel sanatçıların gösterimleri yer alıyor. Tiyatro ve konserlerin gerçekleştiği festival alanında standlar açılıyor.

Çiğli BDSP olarak festival alanında standlarımızı açmış bulunuyoruz. Standımızda Eksen Yayıncılık kitapları, Kızıl Bayrak ve Ekim Gençliği’nin satışını yapıyoruz. Ayrıca İşçi Kültür Sanat Evi çalışanlarının açmış olduğu stantta da Emekçi Kadın Komisyonu’nun yaptığı takılar ve el örgülerinin yanısıra Rus yazarlarının romanları ve ‘68 kuşağının devrimci önderlerinin hayatlarını anlatan kitaplar ve Çiğli İşçi Bülteni’nin satışını gerçekleştiriyoruz.

Festivale ilginin geçen yıllara oranla düşük olduğu görülüyor. Katılım beklenenin çok altında gerçekleşiyor. Önümüzdeki günlerde tanınmış sanatçıların konserleri ile katılımın artması bekleniyor.

Çiğli BDSP


Alevilerden oturma eylemi!

Alevi Bektaşi Federasyonu’na (ABF) bağlı Alevi örgütleri, zorunlu din derslerinin kaldırılması talebiyle her pazar gerçekleştirme kararı aldıkları eylemlerine 31 Ağustos günü de devam ettiler. Pir Sultan Abdal Kültür Derneği İstanbul Şubeleri ve Alevi kurumları Taksim Tramvay durağında basın açıklaması ve oturma eylemi gerçekleştirdiler.

Eylemde “Çağdaş, bilimsel ve laik eğitim için zorunlu din dersleri kaldırılsın! /Alevi Bektaşi Federasyonu”, “Zorunlu din derslerine hayır!”, “Kurtarıcı bekleyen değil kurtarıcının ta kendisiyiz! / Alevi Bektaşi Gençlik Platformu” pankartı ile talepleri içeren dövizler taşındı.

Basın açıklamasında, AİHM’in zorunlu din dersi uygulamasını insan haklarına aykırı bulması kararına uyularak bu uygulamaya son vermesi talep edildi. Ardından Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Merkezi adına bir konuşma yapıldı. 6 Eylül günü ABF ve Pir Sultan Abdal Kültür Derneği’nin ülke çapındaki 52 şubesinin başkanı ve yöneticilerinin Ankara’da oturma eylemi gerçekleştireceği açıklandı. Ardından ÖDP Genel Başkanı Ufuk Uras ve Halkevleri Genel Başkanı İlknur Birol birer konuşma gerçekleştirdiler. 10 dakikalık oturma eyleminin ardından basın açıklaması sona erdi. Alevi kurum ve derneklerinin dışında eyleme Eğitim-Sen, Emekli-Sen, TYS, Halkevleri, Odak, Dayanışmaevleri de destek verdi.

Kızıl Bayrak / İstanbul


TAYAD’dan “Tutsak karikatürler” sergisi...

Devrimci tutsakların hapishanelerden gönderdiği karikatürler TAYAD’lı Aileler tarafından sergiye dönüştürüldü. “Tutsak karikatürler” başlığıyla sergilenen karikatürler Kandıra, Sincan, Kırıklar, Tekirdağ, Edirne F Tipi, Uşak ve Gebze M Tipi hapishanelerinden sergiye taşınmış.

100’e yakın karikatürün yer aldığı sergi 28 Ağustos günü Bakırköylü Sanatçılar Derneği Sergi Salonu’nda açıldı. Açılış konuşmasını yapan TAYAD Başkanı Mehmet Güvel, hapishanelerdeki devrimci iradenin, yaratıcılığın tecrit koşullarında sınandığını, hapishane hücrelerinin devrimcilerin düşlerini ve yaratıcılıklarını sınırlayamadığını dile getirdi.

Emperyalist işgallerin ve halkların direnişinin işlendiği sergide; tecrit ve izolasyon, hukuk terörü, yozlaşma ve insan haklarını işleyen karikatürler yer alıyor. Karikatürler içerisinde, hapishanelerde uygulanan tecrit ve tredman uygulamalarına rağmen tutsakların beton duvarların arasında yetiştirdikleri çiçeklerle umudu büyütmeyi anlattıkları karikatürleri dikkat çekiyor.

Kızıl Bayrak / İstanbul