20 Temmuz 2018
Sayı: KB 2018/28

Türkiye kapitalizmi tekliyor
OHAL’i mumla aratacaklar
Dünün “Yeşil Kuşak” çocukları günümüzün “Ilımlı İslam”cıları
Tren faciasının asıl nedenleri
Suruç Katliamı’nın 3. yılı
CHP kendi yörüngesinde her daim dönecektir
Star Rafineri’de zehirlenme sonrası polis yığıldı, işçiler tepkili
Sınıfın biriken öfkesini devrime yöneltmeliyiz
BDSP’den 60. gününde Flormar direnişine ziyaret
KHK zulmü akrabaya sıçradı
Güneş paneli sektörü
Üretimde kriz sinyalleri
Putin-Trump görüşmesi
Irak’ta emekçiler sosyal talepler için sokaklarda!
Brüksel Zirvesi’nde NATO’nun iç hesaplaşması
“Zengin fakir ülke”de* emekçilerin durumu ve görevleri
Bir devlet klasiği olarak NSU davası
Mesleki eğitim alanında gelişmeler
Kadıköy’de Flormar işçileriyle forum ve eylem
Kadınlar Şule Çet için sokaklara çıktı
Sen yine sür umut tarlalarını!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Sınıfın biriken öfkesini devrime yöneltmeliyiz

 

Seçim sonuçlarında işçi kenti olarak anılan kentlerde AKP birinci parti oldu yine. Bu durum ayrı bir değerlendirme konusu olsa da, bu sonuç “işçiler hallerinden memnun” gibi yanılsama yaratan bir fikir ortaya çıkarıyor.

İşçiler hallerinden memnun mu? Mevzi direniş kategorisine dahi giremeyecek kibrit alevi gibi yanıp sönen işçi refleks eylemlerinin çokluğu işçilerin hallerinden hiç ama hiç hoşnut olmadıklarını gösteriyor.

Bursa’da “Rönesans Holding tarafından yaptırılan bin 355 yataklı Bursa Şehir Hastanesi şantiyesinde çalışan inşaat işçileri koşullarının düzeltilmesi talebiyle iş bıraktı.”

“Kocaeli’nin Derince ilçesinde ücretlerini alamayan 2 işçi, inşaat alanındaki kule vince çıktı.”

“Sakarya’da inşaat işçileri gasp edilen ücretleri için kule vince çıkarak eylem başlattı.”

“Antep’te Şireci Tekstil fabrikasında gasp edilen haklarını isteyen işçiler iş bıraktı.”

Flormar, CSUN, MAPA, Süperpak işçilerinin sürdürdükleri direnişler sendikal örgütlülükler içinde yer alsa da diğer işçi eylemlerinden çok farklı yerde durmuyor. Kendiliğindenlik çerçevesini aşmış değil.

Sınıfın kendine güveni yok

Yukarıdaki örnekler son iki üç ay içinde yaşananlar. Ama yıllardan beri benzer işçi direnişleri gerçekleşiyor. Hafızalarda daha canlı diye son örneklerden birkaçını sıraladık.

Görüldüğü gibi ödenmeyen ücretler, kötü çalışma koşulları vb. gibi sorunlar karşısında işçilerin refleks eylemleri gündemden düşmüyor. Bir saatlik iş durdurma eylemi dahi olsa, bu eylemin gerçekleşmesi sürecinde bir örgütlülük mutlaka oluşuyor. Ama bunu kalıcılaştırmak, güçlendirmek ve gerçek bir taban örgütlülüğüne dönüştürmek noktasında zaaflar ve zayıflıklar yaşanıyor.

Çünkü işçilerin kendine güveni, ve gerçek anlamda sınıf olma bilinci yok. Bir işçi arkadaşını temsilci seçerken, temsilciliği daha iyi yapacağı için değil, kendisi yapamayacağı için seçiyor. Temsilci seçtikten sonra da deyim yerindeyse tüm direniş iradesini temsilciye bırakıyor.

İşçilerin kendilerine güveninin oluşmasında bir örnek: Greif İşgali

Greif işgali öncesinde sınıf devrimcilerinin taban örgütlülüğü oluşturma konusunda kat ettiği bir mesafe var. Ancak asıl mesafenin direniş sırasında alındığı temel bir gerçek. Greif işgaline ilk günlerde kendiliğinden katılan işçiler bile direnişin ilerleyen günlerinde direnişi bırakanlar da olmasıyla birlikte, direnişe kendilerine güven duygusunu kazanarak devam ettiler.

Hak arama eylemlerine devletin kara propagandasının etkisiyle “terörist eylem” diye bakan kadınlar, Boğaziçi Köprüsü’ndeki işgali örgütlediler ve eyleme katıldılar.

Greif Direnişi’nin sınıf adına temel kazanımı direnişte yer alan her işçinin kendine güven kazanmasıdır.

Direnişe katılan işçilerin çoğunluğu AKP’li ve MHP’liydi. Oy verdikleri partiden destek istemeye gideceklerini söylediler. Sınıf devrimcileri onları engellemedi. Döndüklerinde ise destek alamadıkları gibi bu partilerin gerçek yüzlerini gördüler. Direnişin coşkusuyla, umduklarını bulamadıkları için umutsuzluğa düşmek yerine, kendine ve sınıfının gücüne güvenerek direnişe dahil oldular.

Her işçi, emekçi direnişi sınıf mücadelesi tarihinde bir birikim olarak yerini alır. Bu yanıyla Greif Direnişi, taban örgütlülüğünün gerçek karşılığı olarak tarihte yerini aldı. Greif’te sonuna kadar direnen her işçi, sınıf devrimcisi olmadı ama direnişe özne olarak katılan bir işçi oldu.

***

Tek adam rejimine oy verenlerin azımsanmayacak bir çoğunluğunun işçi, emekçi olması karamsar düşüncelere yol açıyor. Ne var ki asıl belirleyici olan seçim oyununda verilen bir oy değil, her an refleks eylemlere yol açan biriken ve tepkiye dönüşen öfkedir. Sınıfı devrime kazanmanın en önemli yolu, işçilerin seçim oyununda verdiği oydan çok, biriken öfkesini esas almaya bağlıdır.

İşçi, emekçilerin patlayan öfkeleriyle başlayan direnişlerde kendilerine güvenen özneler olması, öfkenin devrim yoluna akması anlamına gelir. İşçi, emekçiler eylemlerinde kendine güvenen sınıf bilinçli özneler olmadığında öfke, kötü bir ifade ama gerçeklik, refleks eylemler de hava boşaltma eylemlerine döner. Bu yüzden sınıf devrimcileri için öncelikli hedef Greif Direnişi’nde olduğu gibi, işçileri direnişin özneleri haline getirmeye çalışmaktır.

H. Ortakçı

 

 

 

 

Chinatool Otomotiv işçileri: Vazgeçmiyoruz!

 

Gebze Plastikçiler OSB’de bulunan Chinatool Otomotiv’de (CT) 13 Temmuz’da, işkolu davasının bir duruşması daha görüldü. Bir önceki mahkemede istenen işkolu raporu iletilmediğinden mahkeme bir kez daha ertelendi. Bir sonraki mahkeme 20 Eylül tarihinde gerçekleşecek.

Kadın işçilerin yoğun olduğu fabrikada, patronun sendikalaşma hakkını gasp etmek için işkolunu farklı gösterme tutumuna karşı belli aralıklarla günler süren eylemler gerçekleştirildi. Bir yandan da işkolu tespit davası sürüyor. Bilirkişi raporu olmasına rağmen önceki mahkemelerde patronun avukatı itirazda bulundu.

CT patronu her süreci zaman kazanmak için kullanıyor, sendikalı olarak çalışmayı ve sözleşme hakkını öteliyor. CT işçileri, “CT’ye tercih ettiğimiz Petrol-İş Sendikası mutlaka ama mutlaka girecek” diyerek vazgeçmediklerini ifade ediyorlar.





Mata Otomotiv’de işkolu davası sonuçlandı

 

Tuzla Serbest Bölge’de bulunan Mata Otomotiv fabrikasında işçiler Birleşik Metal-İş Sendikası’na üye olmuş ve sendikal yetkiyi engellemek isteyen patron da işkoluna itiraz etmişti.

İkisi temsilci 29 işçinin işten atılması ile gündeme gelen Mata Otomotiv’de aylardır süren yetki davası sonuçlandı.

İşçilerden aldığımız bilgiye göre; 12 Temmuz’da yapılan son duruşmada fabrikanın metal işkolunda olduğuna dair karar verildi. Böylece fabrikada yetkili sendika olarak Birleşik Metal-İş kalmış oldu.