20 Temmuz 2018
Sayı: KB 2018/28

Türkiye kapitalizmi tekliyor
OHAL’i mumla aratacaklar
Dünün “Yeşil Kuşak” çocukları günümüzün “Ilımlı İslam”cıları
Tren faciasının asıl nedenleri
Suruç Katliamı’nın 3. yılı
CHP kendi yörüngesinde her daim dönecektir
Star Rafineri’de zehirlenme sonrası polis yığıldı, işçiler tepkili
Sınıfın biriken öfkesini devrime yöneltmeliyiz
BDSP’den 60. gününde Flormar direnişine ziyaret
KHK zulmü akrabaya sıçradı
Güneş paneli sektörü
Üretimde kriz sinyalleri
Putin-Trump görüşmesi
Irak’ta emekçiler sosyal talepler için sokaklarda!
Brüksel Zirvesi’nde NATO’nun iç hesaplaşması
“Zengin fakir ülke”de* emekçilerin durumu ve görevleri
Bir devlet klasiği olarak NSU davası
Mesleki eğitim alanında gelişmeler
Kadıköy’de Flormar işçileriyle forum ve eylem
Kadınlar Şule Çet için sokaklara çıktı
Sen yine sür umut tarlalarını!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Putin-Trump görüşmesi…

 

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile ABD Başkanı Donald Trump’ın, ilan edildiği günden beri tartışmalara konu olan görüşmesi, 16 Temmuz’da Finlandiya’nın başkenti Helsinki’de gerçekleştirildi. ABD’de iktidar kliklerinden birinin açık muhalefeti (dış politikada ABD’nin daha saldırgan olmasını isteyen bu kliğin görüşmeyi sabote etmek için çaba harcadığına dair spekülasyonlar da yapıldı), görüşmenin gerçekleşmesini önlemeye yetmedi.

Görüşmenin gerçekleştirilmiş olması, Rusya düşmanlığında ölçüsüz olan iktidar kliğinin Trump’a hücum etmesine neden oldu. Görünen o ki ABD’deki klikler arası çatışma önümüzdeki günlerde daha da şiddetlenecektir.

***

Yansıyan bilgilere göre ikili görüşmede Suriye’deki durum, siyonist İsrail’in “güvenliği”, İran’la ilişkiler, Ukrayna/Kırım sorunu, “terörle savaş”, silahlanma yarışı, savaş aygıtı NATO’nun Rusya sınırına yakın bölgelerde silah yığınağı yapması, Rusya’nın ABD seçimlerine müdahale ettiği iddiaları gibi konular ele alındı.

Ortak basın toplantısında konuşan Putin-Trump ikilisi, pozitif bir tablo sunmaya çalıştılar. Ancak tarafların birçok konuda halen farklı bir tutum içinde oldukları da dikkatlerden kaçmadı.

Bazı alanlarda Rusya’yı sıkıştırmaya çalışan “eski” dünya jandarması, gücünün sınırlarının farkındadır. Dolayısıyla bir taraftan gerilim yaratırken, öte yandan dünyada oluşmakta olan yeni jeopolitik arenada Rusya’yı göz ardı etmenin mümkün olmadığının da bilincindedir. Bu bağlamda ikili görüşme, Rusya’nın “dünyada tek kutuplu dönem kapanmıştır” tezinin ABD tarafından da kabul edildiğinin somut göstergelerinden biri sayılabilir.

ABD’deki iktidar klikleri arasındaki çatışmanın seyrine bağlı olarak, süreç gerilim ve çatışma yönüne kayabilir.

***

Pozitif tablo çizilmek istense de somut anlaşmalara varıldığına dair net verilerden söz etmek mümkün görünmüyor. Denebilir ki iki taraf arasında yaşanan (genelde ABD tarafından yaratılan) gerilim kısmen yumuşatıldı. Ortadoğu’da işbirliği yapmanın önemine vurgu yapan taraflar halen Suriye, İran, Filistin, Lübnan Hizbullahı gibi güçlerle ilişkiler alanında farklı politikalar izliyorlar. Hegemonya çatışmalarının merkezinin Ortadoğu olması, olası bir savaş riskinin devam ettiğine işaret ediyor.

Öte yandan tarafların Ukrayna/Kırım konusundaki duruşları da zıttır. Batılı emperyalistler “Kırım sorunu”nu sık sık gündeme getirirken, Rusya bu konunun tartışma dışında olduğunu söylüyor. Görünen o ki tarafların bu konuda anlaşmalarının tek yolu, AB ile ABD’nin Kırım’ı Rusya’nın ayrılmaz bir parçası kabul etmeleridir. Batılı emperyalistler bu gerçeği henüz kabul etmeye niyetli görünmüyorlar. Ukrayna/Kırım konusu, halen arada bir gerilim yaratmak isteyen batılı emperyalistlerin kullandığı araçlardan biridir.

Trump, İran’a yaptırım konusunda anlaşamadığı AB devletlerinin, özellikle de Almanya’nın Rusya ile geliştirdiği ilişkilerden de rahatsız olduğunu fütursuzca dile getiriyor. Basın toplantısında “Rusya’yı düşman değil rakip” kabul ettiğini ifade eden ABD başkanı, çatışma istemediğini iddia etse de pratikte durum öyle değil. Zira Suriye başta olmak üzere halen devam eden çatışmaların baş sorumlusu ABD emperyalizmi ile suç ortaklarıdır…

***

Görüşmede taraflar arasındaki gerilim kontrol altına alınmış gibi görünse de, bu görüntünün ne ölçüde gerçeği yansıttığı ilerleyen dönemde belirginleşecektir. Suriye sorunuyla ilgili farklı çevrelerde oluşan somut bir anlaşmaya varılacağı beklentisi boşa düşmüş görünüyor. Bu da gerilimin her an tırmanabileceğine işaret ediyor. Oysa Trump’ın, İran güçlerinin İsrail sınırından uzak bölgelere çekilmesi karşılığında işgalci ABD kuvvetlerini Rojava’dan çekebileceğine dair bazı veriler vardı. Ancak yansıyanlar bu alanda somut bir anlaşmaya varılmadığına işaret ediyor.

Böyle bir anlaşmaya varılmış olsaydı bu, Suriye’deki sorunlar yumağının (en azından Rojava’da) çözülmesini kolaylaştırırdı. Suriye yönetimini değiştirme iddiasını terk eden ABD, halen Suriye topraklarının 1/3’ünü YPG ile birlikte kontrol ediyor. Suriye’nin güneyindeki IŞİD çeteleri halen işgalci Amerikan askerlerinden destek alıyor. Önümüzdeki dönemde ABD’nin anlaşma ile bu bölgeden kuvvetlerini çekmemesi durumunda ise çatışmaların Rojava’ya yayılma ihtimali yüksek görünüyor.

***

ABD hegemonya alanlarını korumak için saldırgan bir politika izlerken, Rusya yükselen gücüne uygun bir şekilde üstlendiği rolü sağlamlaştırmaya çalışıyor. Halihazırda Rusya’nın Ortadoğu’daki avantajı hem net bir politika izlemesi hem ABD, İsrail, AKP iktidarı, Körfez şeyhleri saldırganlığına karşı direnen Suriye ve müttefikleriyle işbirliği yapmasından kaynaklanıyor. Zira böyle bir direniş olmasaydı, Rusya’nın Ortadoğu’daki varlığı son bulacaktı. Bundan dolayı bu aşamada Suriye başta olmak üzere bölgedeki çatışmaların bitirilmesi, Rusya’nın da çıkarlarıyla uyuşuyor. Bölgedeki mevzilerini koruyabildiği ölçüde Rusya, hegemonya çatışmasındaki avantajlı konumunu pekiştirecektir.

Suriye başta olmak üzere, ABD ile suç ortaklarının saldırganlığına karşı duran bölgesel güçler, Rusya’nın varlığından memnun görünüyorlar. Oysa bölgesel çatışmalar kontrol altına alınabildiğinde, Ortadoğu’da halkların özgürlüğü, ancak yabancı güçlerin bölgeden çekilmesiyle garanti altına alınabilecektir.

 

 

 

 

YPG Menbic’den çekildi

 

Menbic Askeri Meclisi Genel Komutanlığı, yazılı bir açıklama yaparak YPG’nin son danışma grubunun da 15 Temmuz’da kentten çekildiğini duyurdu.

Açıklamada şu ifadelere yer verildi:

Menbic Askeri Meclisi ve YPG, Uluslararası Koalisyon ile işbirliği ile 15 Ağustos 2016’da kenti özgürleştirdi, güvenliğin sağlanmasının ardından binlerce kişi kente geri döndü.

16 Kasım 2016’da Menbic Askeri Meclisi olarak Menbic’in askeri ve güvenlik sorumluluğunu üstlendik. YPG, resmi bir açıklama ve askeri bir törenle kentten çekildi. Kentin savunması alanında kurumlaşma ve örgütlenme çalışmalarımıza devam ettik. YPG’den askeri bir danışma grubunun Menbic’de kalmasını ve Uluslararası Koalisyon iş birliği ile meclis savaşçılarına eğitim vermesini talep ettik. İki yılın ardından Meclis artık eğitimleri devam ettirebilecek düzeye geldi. Bu temelde YPG ile yapılan anlaşma sonucu askeri danışma grubunun bir kısmı 3 Haziran’da, bugün de görevlerini tamamlayan son grup kentten çekildi.”