Birleşik Metal Genel Temsilciler Kurulu... Metal işçileri sendikal bürokrasi Cumartesi günü 15-16 Haziran direnişinin 32. yıldönümüydü. Nitekim iki gün boyunca yapılan bir dizi etkinlik ve toplantıyla bu büyük işçi direnişi anıldı. Aynı gün bir başka toplantı, belki bu büyük direnişi anmak için değil ama onun yıldönümüne rastlamasının yarattığı atmosfer altında, Pendik Pen Otelde gerçekleşti. TİS dönemi yaklaşan Birleşik Metal-İş Sendikası Genel Temsilciler Kurulu toplantısını yaptı. Ülke sahte bir ABye girelim mi, girmeyelim mi tartışmasına boğulmuşken ve bir gün önce Bilim Kurulu kıdem tazminatının kaldırılmasını, esnek çalışmanın yasallaşmasını istemişken biraraya gelen temsilciler, bu ağır süreci bir kez daha tartıştılar. Öncelikle konuşan sendika yöneticileri oldular. Başkan Ziya Yılmaz, işçi sınıfının siyasallaşmasından bahsederken, DİSK olarak yeni bir döneme girdiklerini söyledi. Kıdem tazminatına yönelik saldırının ve esnek çalışmanın yasallaştırılmasının kabul edilemez olduğunu söyleyen Yılmaz, temsilcilerden örgütlenme kampanyasının çalışmalarına başlamalarını istedi. Yılmazın ardından konuşan yaklaşık 18 temsilcinin temel gündemini TİS taslağıyla birlikte Avrupa Birliğine girme tartışmaları oluşturdu. Hemen hemen konuşan her temsilci karşı karşıya kalınan saldırıların kapsamına dikkat çekti. Mücadele etme gerekliliği her konuşmada dile getirildi. Ancak umutsuz ruhhali konuşmaların satır aralarında kendini hissettiriyordu. Artık durumlarını teşhir etmeye dahi ihtiyaç duymaz hale geldiğimiz sendika yöneticileri mevcut şartlar altında ve ancak ile başlayan cümleler kurarak, mücadelenin yükseltilmesi için somut öneriler sunmaktan özenle uzak durdular. Çoğumuzun artık tümüyle bildiği sendikal ihanet gerçekliğine cepheden saldıracak cüretle davranmamak, buzu kırıp yolu açmamanın önündeki en büyük engeli teşkil ediyor. Birleşik Metalin temsilcileri bu toplantıyı işten çıkarmalara karşı kılını kıpırdatmayan, AB emperyalizmini açıktan savunacak kadar pervasızlaşan, dişe diş bir mücadele anlayışını çok uzun zamandır kaybeden ve bu yanıyla Türk-İşten artık bir farkı kalmayan Birleşik Metal ve DİSK bürokrasisiyle hesaplaşmanın platformuna çeviremedi. Metal sektörünün zorba kapitalist düzen için nasıl bir önem taşıdığı açıktır. Metal işçisinin Türkiye işçi sınıfı mücadelesinde yarattığı gelenek de biliniyor. Yukarıda anlatılan tüm tabloya rağmen temsilciler kurulu toplantısı bir kez daha bunu gösterdi. ABden küreselleşmeye, F tiplerinden emperyalizme değin uzanan sorunlara hakimiyet ve buna karşı mücadelenin kaçınılmaz olduğunun bilincine sahip olduğunu bu toplantıda da gösteren metal işçileri, bügün henüz sendikal bürokrasinin cenderesinden çıkamıyor olabilirler. Ancak her konuşmacının istisnasız olarak değindiği 15-16 Haziran direnişinden duyulan kıvanç ve gene birçok temsilcinin bugünkü mücadele düzeyiyle karşılaştırdığında ifade ettiği mahcubiyet ve hepsinden öte, grevci Yonca Teknik işçilerini ziyarette plis barikatını çatışarak aşan ancak sendikal bürokrasiye takılan genç temsilciler... Ve bir temsilcinin, hep böyle oluyor, düşmanı aşıyoruz, size takılıyoruz! sözleri... Bu cenderenin de aşılma zamanının yaklaştığını söyleyebiliriz. 15-16 Haziran işçi sınıfı tarihinde çok önemli bir günü temsil ediyor. Ve bu toplam tarihte metal işçisinin de çok özel bir yeri var. Tüm bunlara rağmen saldırılara karşı ciddi bir mücadele kıvılcımı çakamıyorsa, bunun en önemli sebebi henüz kendine öncülük edecek bir gücü tanıyamamasıdır. Tam da bu sebepten dolayı tek örgütlülüğü olarak gördüğü sendikasına herşeye rağmen bağlıdır. Bunun için de her konuşma yapan sözlerini Yaşaşın DİSK, yaşaşın Birleşik Metal! diye, bitirmektedir. 15-16 Haziran sermayenin kolluk güçlerinin barikatını aşmışken DİSKin sistemle uzlaşan çizgisinin barikatına takılmıştı. Tıpkı Yonca direnişi ziyaretinde olduğu gibi. Saldırılara karşı mücadele isteği, yol ve yöntemi genel bir öncülüğe ve sendikal bürokrasinin baikatına takılmaktadır. Ancak işçilerin tahammül sınırı ve sendikal bürokrasinin denetim gücü zayıflamaktadır. 15-16 Haziranın görkeminin arkasında kaybolan temel ders, sendikaları devrimcileştirmeden asla başarılamayacağıdır. Sınıf devrimcisi işçiler, sendikal bürokrasiye karşı açıktan bir mücadele ve savaş verilmedikçe mevcut tablodan çıkılamayacağını bilmektedirler. Tabloyu değiştirecek olan tabandaki işçinin cesur ve kararlı tutumudur. Zaten 15-16 Haziranı yaratan da bu büyük güçten, tabanın mücadele isteğinden başkası değildir.
Anadolu Yakası İşçi-Emekçi Platformu Girişiminin çağrısından... Metal işçileri görev başına! Temsilci arkadaşlar, (...) Değişik sektör ve işletmelerden işçi ve emekçilerin oluşturduğu Anadolu Yakası İşçi-Emekçi Platformu Girişimi, temsilci arkadaşları aşağıdaki tutumların toplantıya ve sonrasına hakim kılınması için mücadele etmeye çağırır. 1- Her türlü işten atma ve hak gaspı saldırısına karşı mücadeleyi esas alan bir tutum sergilenmelidir. Birleşik Metalin işleyişine göre varolması gereken işyeri komiteleri işlevsel hale getirilmeli, olmayan yerlerde kurulmalıdır. Birleşik Metal-İş Sendikası yöneticilerinin bugüne kadar bu noktada gösterdikleri esnek tutumdan vazgeçmeleri sağlanmalıdır. 2- Yaklaşan TİSlerde düşük ücret ya da sıfır zam dayatmasına kararlılıkla karşı durulmalıdır. Ayrıca taşeronlaştırmaya son verilmesi, kapsam dışı personelin toplusözleşmeye dahil edilmesi, iş güvencesinin sağlanması gibi talepler tavizsiz savunulmalıdır. 3- Diğer sendikalarla birlikteliği sağlamak görüntüsü altında Türk Metalin satış sözleşmesine imza konulmasından vazgeçilmelidir. Yukarıda sayılanların kazanılması için grev dahil her türlü eylemliliğin gündeme alınması sağlanmalıdır. 4- Avrupa Birliği tıpkı ABD gibi emperyalist bir kuruluştur. Avrupa Birliğine karşı net bir tutum alınması ve DİSKin de altına imza attığı Avrupa Birliği için kaybedecek vaktimiz yok! deklarasyonundan çekilmesi için mücadele edilmelidir. 5- DİSK ile ilgili tartışmalar bu toplantının temel gündemlerinden biri olmalı, tartışmalar fabrikalara yayılmalıdır. DİSKin sorunlarının temel kaynağı 80 sonrası DİSKe hakim olmuş uzlaşmacı bürokratik çizgidir. Çağdaş sendikacılık diye kendini ifade eden uzlaşmacı çizgi DİSKten sökülüp atılmalıdır. 6-Tüm bunları sağlayabilmek için işyerlerinden başlayan sektöre ve bölgeye yayılan platformlar oluşturmalıdır. Tüm bu sorumluluklar öncü işçilerin omuzlarındadır. Bu umutsuz tabloyu kırmak için elimizi taşın altına koymak dışında bir şansımız yoktur. Anadolu Yakası İşçi-Emekçi Platformu Girişimi |
|||||