22 Haziran'02
Sayı: 24 (64)


  Kızıl Bayrak'tan
  İşbirlikçi burjuvaziye AB taşeronluğu!
  İşbirlikçi burjuvazi ülkeyi iflasa, emekçileri yıkıma ve kırıma götürüyor
  Metal işçileri sendikal bürokrasi barikatını aşmalıdır!
  Birleşik Metal-İş Sendikası Genel Temsilciler Kurulu toplantısı yapıldı
  İzmir TEKEL işçisi eylemlerine devam ediyor...
  İSDEMİR direnişinin başarısı için...
  Yerel eylemler ve politik müdahale
  Bush, Şaron ve gerici Arap rejimleri işbirliği içinde
  Filistin'e Nazi kampları
  Futbol şovenizmine karşı mücadele devrim mücadelesinin bir parçasıdır
  Futbol asla sadece futbol değildir!
  Tarihsel kazanımlar birleşik militan mücadelenin gücüyle korunabilir!..
  Büyük direnişin yıldönümünde kitlesel işçi şöleni
   "Yaşasın 15-16 Haziran direnişimiz!"
   Dünya Bankası memuru Derviş liderliğe mi hazırlanıyor?
   Paris'te "İşçilerin Birliği Halkların Kardeşliği" gecesi
   "Ya barbarlık içinde çöküş, ya sosyalizm!"
   Dünya Gıda Zirvesi'nin aynasında kapitalizm gerçeği
   İzmir İşçi Bülteni'nden...
   Ankara Öncü İşçi-Emekçi Platformu Bülteni'nden...
   Aymasan'da kazandık! Aymasanlar'da kazanacağız...
   "Sınıf çalışmasının sorunları"
   Şadi Özpolat F tipi hücreleri anlatıyor...
   Mücadele postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 
Sivil faşist çeteler işbaşında!

Öğrenci yurdunda işkenceli sorgu

Devrimci bir öğrenci olan Cem Erol, 14 Haziran günü İnciraltı Yurdu’ndaki odasından faşistler tarafından zorla alınarak başka bir odaya götürülmüş ve işkenceye tabi tutulmuştur. Kendilerini “Ülkücü Teşkilat” olarak adlandıran faşist çete üç saat boyunca “hangi örgüttensin, kimlerle görüşüyorsun, bize isim ver” vb. sorularla Cem Erol’u sorguya çekmiştir. “Ya bizden olursun, ya da ölürsün!” diye tehdit edilerek kendisine ajanlık teklif edilmiştir.

Cem Erol olayın ardından arkadaşları tarafından DEÜ Tıp Fakültesi Hastanesi’ne götürülmüş ve yapılan muayane sonucu 10 gün iş göremez raporu almıştır.

Uğradığı işkence sonucu 10 günlük iş göremez raporu alan Cem Erol, 19 Haziran günü İHD İzmir Şubesin’de konuya ilişkin basın açıklaması yaptı. IHD Yönetim Kurulu adına okunan basın metninde olay özetlendikten sonra şunlara yer verildi:

“Olay ciddi düzeyde kaygı vericidir.

* Olay bir devlet kurumunda, bir öğrenci yurdunda yaşanmıştır. Yurdun soy ismi bilinmeyen Cengiz adlı bekçisi olayı görmesine karşın engel olmadığı gibi, Cem’in anlatımına göre “kolay gelsin” diyebilmiştir.

* Cem zor yoluyla ve odası basılarak bir başka bloğa götürülürken, bir odada “sorgulanırken” çıkan patırtıya karşın yurt görevlilerince duymazlıktan, görmezlikten gelinmiştir.

* Böylelikle devletin güvencesi altında olması gereken bir öğrencinin, özellikle de sınav döneminde başta yaşam hakkı olmak üzere, kişilik hakları ve barınma güvencesi yok sayılmış, tehdit edilmiştir. (...)

Olay, vahimdir, ciddidir. Cem’in yaşadıkları, hepimizin çocuğu ya da yakınlarının başına gelmektedir, gelebilir. YÖK sistemini eleştiren, bilimsel, demokratik, özerk bir üniversite isteyen her öğrencinin başına gelebilir. Irkçı, çağdışı, baskıcı ve gerici düşünce ve ideolojileri reddeden, bu yöndeki baskılara onurlu biçimde karşı koyan herkesin başına gelebilir.”

Yetkilileri göreve çağıran açıklamada şunlar talep edildi:

“* İnciraltı Yurdu yöneticileri ve bekçisi hakkında derhal soruşturma açılmalı ve soruşturma sonlanıncaya dek Yurt Yönetimi derhal görevden uzaklaştırılmalıdır.

“* Yurtta, daha önce benzeri olayları yaşayanlar, soruşturmanın derinletirilmesi, sorumluların açığa çıkarılması için bildiklerini ve yaşadıklarını açıklamalı ve suç ihbarında bulunmalıdırlar.

“* İzmir’deki demokratik güçler, olayın üzerinin kapatılmaması için üzerlerine düşeni yapmalı, insanlık dışı, hukuk dışı uygulamaları yıllardır bilinen gerici güçlerin, çocuklarımızın, gençliğin geleceğini karartmalarına izin vermemelidir.”

SY Kızıl Bayrak/İzmir



Antakya’da okurumuza keyfi tutuklama...

Baskılar bizi yıldıramaz!

Sermaye devleti ve onun terör güçlerinin devrimci basın çalışanlarına ve okurlarına karşı tahammülsüz ve saldırgan tavrını her geçen gün daha da arttırdığı bilinmektedir. Ancak baskı ve terörün devrimcileri yıldıramayacağı/devrimci faaliyeti engelleyemeyeceği de bilinmelidir.

Gazetemiz okuru Oktay Rende, 15 Haziran 2002 Cumartesi günü, saat 11:00 civarında Armutlu Mahallesi’nde gerekçesiz bir şekilde tartaklanarak gözaltına alınmış, işkenceli sorgudan geçirilmiştir. Ardından 16 Haziran 2002 Pazar günü, çıkarıldığı savcılıkça tutuklanma talebiyle mahkemeye sevkedilmiştir. Mahkeme tarafından Kızıl Bayrak'ın Armutlu Mahallesi’ndeki geçmiş faaliyetleri gerekçe gösterilerek tutuklanmış ve Hatay E Tipi Kapalı Cezaevi’ne gönderilmiştir.

Şu ana kadar ki hiçbir gözaltı ve tutuklama faaliyetimizi engelleyemediği gibi, bundan sonra da engelleyemeyecektir. Faaliyetimize yönelen devlet terörü, sermayeye ve onun kolluk kuvvetlerine olan kinimizi bilemekten başka bir işe yaramamıştır. Hiçbir baskı ve terör tarihin dönen çarkını tersine çeviremeyecektir. Sonunda kazanan biz olacağız!

İşçi sınıfı savaşacak,
Kızıl Bayrak dalgalanacak,
Sosyalizm kazanacak!

SY Kızıl Bayrak/Antakya



Sincan F Tipi hücrelerinde
keyfi baskılar tırmanıyor

Bugüne kadar bulunduğumuz Sincan F Tipi Cezaevi’nde uygulanan keyfi tutum ve davranışlarla ilgili birçok kez suç duyurusunda bulunduk. Ama her seferinde başvurularımız dikkate alınmayarak bize red cevabı verildi. Adli kurumların başvurumuzu dikkate almama tutumu, Sincan F Tipi’nde keyfi uygulamaları teşvik etmiştir.

5 Haziran 2002 tarihinde yapılan genel aramada havalandırma hakkımız gasp edilmiş; doktorların bilgisi dahilinde verilen ve ailelerimizin getirdikleri de dahil çoğunu kendi paramızla aldığımız ilaçlarımızın tümüne el konulup götürülmüştür. Ve sonrasında hijyen koşullarına aykırı bir şekilde “günlük tek tek” ilaç dağıtımı uygulamasına geçilmiştir. Bu cezaevinde hemen herkesin çok ciddi hastalıkları olduğu biliniyor. En doğal hakkımız olan ilaçlarımıza el konulması doğrudan sağlığımıza yönelik bir saldırıdır. Bu uygulamayı hukukla, adaletle, insani vicdanla bağdaştırmak mümkün değildir.

Biz devrimci tutuklu ve hükümlülerin hayatına kasteden bu saldırıyı şiddetle protesto ediyoruz. İlaçlarımıza el koyan ve aramada havalandırma hakkımızı gasp eden, başta Sincan F Tipi Cezaevi idaresi olmak üzere tüm sorumluların hak gaspları, sansür uygulamaları, keyfi yönetimleri tırmanarak sürmektedir. Sağlığımızı ve yaşamımızı hedef alan bu son saldırıya karşı kamuoyunu duyarlı olmaya çağırıyoruz.

11 Haziran 2002
Atlen Yıldırım



İsyan yolunda

(Geceyle batmayan güneş’e...
/Ümit Altıntaş’a...)

1.
bulut ol
gebe yağmura
2.
yağmur ol
düş toprağa
3.
toprak ol
doğur isyanı
4.
güneş ol
ışıt yolunu
5.
kara ol
gözleri kara
6.
hiç değilse
gri ol, karaya çalan

T. Yılmaz