21 Ağustos'04
Sayı: 2004/33 (25)


  Kızıl Bayrak'tan
  Saflaştıran ve ayrıştıran direniş, er ya da geç zaferi de kazanacaktır!
  Venezüellalı işçi ve emekçiler bir kez daha CİA’nın kirli planlarını bozdular
  ABD’nin ebeliğiyle doğan AKP 3 yaşında...
  CİA’nın kirli operasyonundan PWD çıktı...
  Çürüyen düzenden yine pis kokular yükseliyor...
  17 Ağustos depreminin 5. yılında yaralar kanamaya devam ediyor...
  17 Ağustos’un 5. yılında deprem ve devlet gerçeği...
  Türkiye’den günlük manzaralar...
  Sel baskını sonrası başbakan buyuruyor: “Kaçak yapıları yıkın!”
  Verimlilik yükseliyor, ücretler düşüyor!
  İşçi ve emekçi eylemlerinden...
  ÖSS yerleştirme sonuçları açıklandı… Burjuva eğitim sistemi çıkışsızdır!
  DİSK’in 12 Eylül kampanyası üzerine...
  Yaşar Okuyan’dan itiraflar... “Devletin her yeri A’dan Z’ye dökülüyor”
  Castleblair işçileri 14 Ağustos’ta bu kez Marks&Spencer Nişantaşı mağazası önündeydiler...
  Castleblair işçilerine destek...
  Almanya’da Pazartesi Gösterileri...
  Abdullah Öcalan’ın son açıklamaları üzerine...
  Hacıbektaş şenlikleri ve artan devrimci sorumluluklar
  Hacıbektaş şenliklerinden izlenimler...
  Bültenlerden...
  Sacco ve Vanzetti...
  10. yıl vesilesiyle...
  Direniş tarihimize damgasını vuran 15 Ağustos
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın



 
Hugo Chavez kendisini başkanlıktan düşürmeyi hedefleyen referandumdan zaferle çıktı...

Venezüellalı işçi ve emekçiler bir kez daha
CİA’nın kirli planlarını bozdular

Venezüella Devlet Başkanı Hugo Chavez’i devirmek için yapılan üçüncü girişim de fiyaskoyla sonuçlandı. Böylece CIA ve onun güdümündeki Chavez karşıtı gericiler, bir kez daha Venezüellalı işçi-emekçilerin barikatına çaptılar.

CIA desteği ve yönlendirmesiyle hareket eden Venezüella burjuvazisinin en azgın kesimi, Chavez’in devrilmesi için referandum düzenlenmesi talebiyle 2.4 milyon imza topladılar. Bu imzaların önemli bir bölümünün sahte olduğu açığa çıktığı halde, Chavez referandumu kabul etmişti. 15 Ağustos’ta yapılan referandumda Chavez, oyların yüzde 58’ini alarak önemli bir kitle desteğine sahip olduğunu yeniden teyit etme fırsatı buldu. Venezüella tarihinin en yüksek katılımlı seçimi olarak kayda geçen referandumda oy vermek için işçiler, emekçiler ve yoksullar seferber oldular.

Komploları bozan kitlelerin inisiyatifidir

Hatırlanacağı gibi, Nisan 2002’de Chavez’e karşı CIA’nın planladığı bir askeri darbe yapılmıştı. Ancak Venezüellalı işçi ve emekçilerin sokaklara dökülerek Chavez’i savunması, darbecilerin ömrünü üç günle sınırlamıştı. Pek çok deneyimin de gösterdiği gibi, eğer işçi-emekçiler askeri darbeye karşı direnmeselerdi, Venezüella’da ABD emperyalizmi ve yerli işbirlikçilerine karşı mücadele edenleri ezmek için yaygın kitle kıyımlarına girişileceğine şüphe yoktu.

Askeri darbe girişimi yarım kalan CIA ve sermaye grupları, bu kez emirlerindeki sendikal ihanet şebekesinin etkin desteğiyle, Venezüella ekonomisinin can damarı olan petrol üretimini sabote etmeye çalıştılar. Petrol üretimini durma noktasına getiren ve aylarca süren bu komplo, yoğun çabalar sonucu boşa çıkarıldı. Karşı devrimcilerin tüm girişimlerin boşa düşmesini sağlayan temel etken, Venezüellalı emekçilerin Chavez’i eylemli bir tutumla sahiplenmeleridir. Tüm bu olaylar, tabandan gelen kitle inisiyatifinin gücünü göstermesi açısından dikkate değerdir.

ABD’nin yanısıra AB emperyalistleri de
darbecilerin arkasında

Venezüella dünyanın 5. büyük petrol ihracatçısı ve Ortadoğu dışında en büyük petrol rezervini elinde bulunduran bir ülkedir. Sadece bu yönü bile, Ortadoğu’yu kana bulayan ABD emperyalizmi için yakın ilgi konusu olmaya yeter. Ancak Chavez bir de, ABD’ye kafa tutarak, diğer bağımlı ülke halklarına da “kötü” örnek oluyor. Yaptığı birçok reformla küstah emperyalistlere kafa tutmanın mümkün olduğunu gösteriyor.

Petrol gelirlerini yağmalayan sermaye grupları ile uluslararası petrol tekelleri de Chavez’in attığı adımlardan ciddi bir rahatsızlık duyuyorlar. Zira Chavez petrol gelirlerinin bir kısmını yoksulların sosyal ihtiyaçları için kullanıyor. Bu da kapitalist asalakların kolay tahammül edebilecekleri bir şey değil. Çünkü onlar, emekçileri açlıktan ölüme mahkum etmek pahasına her zaman halkların sahip olduğu ve ürettiği değerleri yağmalamaya alışıktırlar ve Venezüella’da da bunu istiyorlar.

Emperyalistleri en az ilki kadar rahatsız eden ikinci olgu ise, Chavez’in doğrudan işçilerin, emekçilerin ve yoksulların ortaya koyduğu irade ile devrilmesinin engellenmiş olmasıdır.

Bu olgular, biçimsel demokrasi şampiyonu görünmeyi adet edinen AB emperyalistlerini de rahatsız etmiştir. Zira AB emperyalizmi çoğunluğun oyunu alarak başkanlığa seçilen, dahası seçmenlerinin eylemli desteğine sahip olan Chavez’i değil, CIA ile birlikte darbe tazgahlayan, her türlü kirli komploya girişen gericileri destekliyor. Demokrasi örtüsü altında her türlü kirli ve kanlı icraatı sürdüren bu gerici zorbalar, demokrasinin işletilmeye çalışıldığı bir süreçte darbecilerin safını tutuyorlar. Nisan 2002’de CIA güdümlü askeri darbe yapıldığında da, dönemin AB Bakanlar Konseyi Başkanı sıfatı taşıyan İspanya başbakanı Jose Maria Aznar darbecilere açık destek vermişti.

Emperyalistlerin tutumu zerre kadar şaşırtıcı değildir. Venezüella örneği, emperyalist güçlerin ikiyüzlülüğünü bir kez daha gözler önüne sermiştir. Aynı zamanda emekçilerin iradesini yansıtan en basit demokratik süreçlere ne kadar tahammülsüz olduklarını...

Referandum çatışmanın sonu değil

Chavez karşıtları, henüz sayım sonuçları açıklanmadan, referandumu kazandıklarına dair medya kuruluşlarına e-posta mesajları gönderdiler. Ancak sözkonusu mesajların Venezüella’dan değil, ABD’nin Virginia eyaletinde bir bilgisayardan yollandığı anlaşıldı. Her fırsatta emekçilere kin kusan bu CIA işbirlikçileri, referandum sonuçlarına da itiraz ettiler. Bu girişimleri de fiyaskoyla sonuçlandığına göre, sefil amaçlarına ulaşabilmek için farklı yollar arayacaklarına kuşku yoktur.

Son günlerde basında yeralan haberler, Chavez karşıtlarının kanlı komplolara hazırlandığına işaret ediyor. Zira pek çok subayın, yanlarına ağır silahlar ve büyük oranda patlayıcılar alarak ortadan kaybolmalarına tanık olunuyor.

İki hafta önce İspanya gazetesi El Mundo’nun dünyaya duyurduğu haber ise, CIA’nın yeni planlar hazırladığını ortaya koyuyor. El Mundo gazetesi, Chavez’in “Bolivarcı Devrimi”ni engellemek için, CIA’nın güney yarımküreden sorumlu sekreter yardımcısı William Spencer’in Şili’nin başkenti Santiago’ya gönderildiğini yazdı. Spencer, Chavez’i devirme planı hazırlamak amacıyla burada Brezilya, Ekvador, Peru ve Kolombiya CIA istasyon şefleriyle gizli bir toplantı yapmış.

Endonezya’dan Şili’ye, Güney Kore’den Brezilya’ya, Arjantin’den Türkiye’ye... CIA güdümündeki karşı-devrimcilerin toplumsal hareketlilikleri hangi kanlı yöntemlerle bastırdığı bilinmektedir. Venezüella’daki karşı-devrimcilerin de koşullar elverdiği anda aynı yöntemlere başvuracaklarına kuşku yoktur. Şu ana kadar yapamamaları bunu henüz göze alacak durumda olmamalarından dolayıdır.

Keskinleşmesi kaçınılmaz olan bu sınıflar çatışmasının sonucunu, Venezüellalı işçiler ve emekçiler ile ilerici-devrimci güçlerin alacağı tutum belirleyecektir. Bu da sert sınıf çatışmalarına hazır olmak demektir. Burjuvazi, gerici güçler ve onların arkasındaki emperyalistlerle nihai hesaplaşmaya hazırlanabildikleri ölçüde zafer Venezüella işçi sınıfı, emekçileri ve ilerici devrimci güçlerin olacaktır.