Castleblair işçileri 14 Ağustos Cumartesi günü bu kez Nişantaşında bulunan Marks&Spencer mağazasının önünde basın açıklaması gerçekleştirdiler. 1 Temmuzdan bu yana Castleblair Fabrikasında yaşanan saldırılara ve sendikal ihanete karşı direnişte olan ve direniş süresince çeşitli eylem ve etkinlikler gerçekleştiren işçiler bu kez taleplerini Nişantaşında haykırdılar.
Haklarımız ve onurumuz için direniyoruz! pankartının açıldığı eylemde işçiler yaptıkları açıklamada patronun sendikalaştıkları için kendilerini işten attığını, ama kendilerinin uğradıkları bu haksızlık karşısında boyun eğmediklerini, işten atıldıkları günden bu yana direnişte olduklarını, direnişe devam ettiklerini, bu süre boyunca gerçek sınıf dostlarının hep yanlarında olduğunu, emekten yana olanların seslerini duyduklarını, ancak uluslararası çalışma hukukuna saygı olduğunu söyleyen Marks&Spencer ve onlarla işbirliği yaparak ihanet eden sendikacıların seslerini nedense duymadıklarını ifade ettiler.
Yaklaşık 30 kişinin katıldığı eylemde Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz!, Yaşasın sınıf dayanışması!, Sendika hakkımız engellenemez!, Direne direne kazanacağız! sloganları atıldı.
Basına ve kamuoyuna!
Marks&Spencere üretim yapan Castleblair firması tarafından işten atılmamızın üzerinden bugün tam 45 gün geçti. 45 gün önce bizleri keyfi gerekçelerle işten attılar.
Bizleri kapının önüne koymalarının asıl nedeni, işyerimizde sendikal çalışma yürütmemizdi. İşyerine sendika sokmamızdı. Haksızlıklara ve baskılara karşı çıkmamızdı.
Patron sendikal çalışmalarda bulunduğumuz için bizleri işten atmakla yasal ve meşru haklarımızı çiğnemişti. Açıkça suç işlemişti. Örgütlü olduğumuz sendikayı etkisizleştirmekle, susturmakla bizleri de susturabileceğini sanıyordu.
Ama bizler susmadık. Boynumuzu büküp oturmadık. İşten atıldıktan bir gün sonra fabrika önünde direnişe geçtik. Haklarımıza ve onurumuza sahip çıktık. İşverenin yaptığı haksızlıkları, bu saldırılar sırasında sendikamız yöneticilerinin oynadıkları uğursuz rolü, gücümüz yettiği kadar, sesimiz çıktığı kadar herkese duyurmaya çalıştık.
Direniş boyunca, kamuoyunu bilgilendirmek için birçok açıklama yayınladık. Bildirilerle, afişlerle, ziyaretlerle ve radyo programlarıyla yaşadıklarımızı ve taleplerimizi bıkıp usanmadan anlattık.
Ne mutlu bize ki, gözü ve gönlü emekten yana olanlar sesimizi duydular. Sınıf kardeşlerimiz ve dostlarımız, direniş boyunca desteklerini bizden esirgemediler. Bizlere sınıf dayanışmasının en güzel örneklerini yaşattılar.
Ne var ki hem bizleri işten atanlar, hem Marks&Spencer yetkilileri, hem de işçilerin sahte dostları 45 gündür sesimizi duymamıştır. Daha doğrusu duyup da duymamış gibi davranmak işlerine gelmiştir. Neredeyse İstanbuldaki bütün mağazaları önünde basın açıklaması yaptığımız Marks&Spencer yöneticileri, sanki hiçbir şey olmamış gibi davranmayı sürdürmektedir.
Burada bizim sesimize kulaklarını tıkayan Marks&Spencer, Avrupada, çalışanlarının demokratik ve sosyal haklarına saygılı bir şirket olduğunu propaganda etmektedir. Avrupadaki fabrikalarda işçilerin haklarına kolaydan saldıramayan Marks&Spencer yöneticileri Türkiyede ve başka ülkelerde açtıkları fabrikalarda çalışanları birer köle olarak görmektedir.
Direnişimiz Marks&Spencerin bu gerçek yüzünü ortaya koymuştur. Sesimize kulaklarını tıkayan bu şirket, direnişimize karşı ortaya koyduğu tutumuyla, Castleblair patronunun suç ortaklığını bilinçli bir şekilde üstlenmiştir.
Bilinmelidir ki, Castleblair ve Marks&Spencer patronlarının, bugünkü saldırgan, hak-hukuk tanımaz tutumlarına asla şaşırmıyoruz. Mücadelemizin gücü onların inadını kırıncaya kadar yola gelmeyeceklerini, taleplerimizi kabul etmeyeceklerini çok iyi biliyoruz.
Onlar bizim bıkıp susacağımızı sanıyorlar. Onlara yanıldıklarını göstereceğiz. Bu hak-hukuk tanımaz kapitalistlere karşı haklı ve meşru mücadelemizi daha da güçlendireceğiz.
Haklarımızı ve onurumuzu sonuna kadar savunacağız. İşe atılanların hak kaybı olmaksızın geri alınması, işyerindeki baskıların son bulması talepleriyle 1 Temmuzda başlattığımız direnişimize sonuç alıncaya kadar devam edeceğiz. Castleblair ve Marks&Spencer işverenlerinin gerçek yüzünü herkese göstereceğiz.
Bütün işçi ve emekçilere, devrimcilere, ilerici sendikacılara sesleniyoruz. Hepsini direnişimize destek vermeye, sınıf dayanışmasını güçlendirmeye çağırıyoruz. Bizim direnişimiz sınıfın direnişidir, başarımız sermayeye karşı mücadele eden bütün işçilerin kazanımı olacaktır diyoruz.
Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya da hiçbirimiz!