Metal sektöründeki büyüme ve verimlilik artışı işçilerin yoksulluğu ve kölece çalıştırılması ile elele gidiyor...
Verimlilik yükseliyor, ücretler düşüyor!
Kölece çalışma koşulları ile birlikte sefalet ücreti dayatan sermaye sınıfı, işçilerin aşırı sömürüsü ve yıkımı üzerinden karlarını arttırarak bir büyüme sağlıyorlar. Ancak üretimdeki ve ihracattaki bu büyüme işçilerin değil, bir avuç asalak kapitalistin çıkarına yarıyor. Sermayenin, kârla dolan kasaları işçileri daha fazla yoksullaştırırken; bir avuç asalağın yaşam standartını sürekli yükseltiyor. Onların büyüyen ve düzelen ekonomileri, ezilen ve sömürülen milyonların sefaletini daha da koyulaşıyor.
Metal sektöründe bahsedilen büyüme ve verimlilik artışı da servet-sefalet kutuplaşmasının derinleşmesi üzerinden sağlanıyor. Verimlilik yükselse de, işçilerin sefaleti hiç değişmiyor. Ancak patronların serveti değişiyor. Metal işçilerinin dizginsiz sömürüsü ve aşırı çalıştırılmasıyla sağlanan büyüme işçilerin yaşam ve çalışma koşullarına hiç yansımıyor, koşulları iyileştirmek bir yana daha da ağırlaştırıyor.
Birleşik Metalin verilerine göre, sektörde 2000 yılında 114 olan verimlilik, 2003de 144e yükseldi. Buna rağmen ücretler ise 116dan 92ye geriledi. Metal işçileri esnek çalışmanın dayatılması ile özellikle son yıllarda kapsamlı saldırılarla karşı karşıya kaldı. TİSlerde de MESSin dayatmalarıyla kabul edilen esnek çalışma; örgütsüzleştirme, taşeronlaştırma, işten atma, düşük ücretler, kazanılmış sosyal hakların gaspı, telafi çalışması, sözleşmeli işçi vb. şeklinde kendini gösteriyor.
Üretim artıyor, ücretler düşüyor!
İşçilerin aşrı çalıştırılması ve yoğun sömürüsü üzerine oturtulan esnek çalışma sayesindedir ki üretimde ve ihracatta rekorlar kırılıyor. Aynı işin daha düşük ücretle ve daha az sayıda işçi tarafından yapılması esnek çalışma uygulamasının bir biçimi. Esnek çalışma emeğin sömürüsünü arttırarak, kölece çalışma koşullarını ve hak gasplarını getirerek, sermayeye dikensiz gül bahçesi yaratıyor. Bu sayededir ki bir yandan işçilerin köleliği, öte yandan verimlilik arttırıyor. Ancak bu artışın işçilerin çıkarına zerre kadar katkısı yoktur. Üretimi, ihracatın artması işçilik maliyetlerinin azaltılmasından, ücretlerin düşürülmesinden kaynaklanıyor. İşçilerin gece-gündüz demeden kölece çalışma şartlarından kaynaklanıyor. Bu çalışma koşullarında işgücü liyetleri ne kadar geri çekiliyorsa patronların kâr oranları da o kadar artıyor. Pazar alanları maliyetlerin düşmesine bağlı olarak genişliyor. İşçilerin payına yalnızca düşük ücret, gaspedilen haklar, aşırı sömürü, baskı ve sefalet düşüyor.
Üretim maliyetlerinin düşürülmesi, eski işçilerin işten atılıp yerine daha düşük ücretle yeni işçi alınması yoluyla süreklileştiriliyor. İşçilerin bir kısmı sözleşmeli ya da taşeron işçi olarak işe alındıkları için hiçbir sosyal hakları da olmuyor. Eski işçi-yeni işçi, kadrolu-sözleşmeli gibi ayrımlar işçilerin birliğini parçalıyor, ücret farklılıkları işçiler arasında rekabete yol açıyor. Bu durum patronlar tarafından işçilere karşı bir silah olarak kullanılıyor.
Üretim artıyor, istihdam azalıyor!
İşten atmaların yoğun olduğu metalde üretimin artması istihdama yansımıyor. İstihdamı azaltarak işsizliği hızla büyütüyor. Özellikle örgütlü fabrikalar başta olmak üzere her zam döneminde kriz var bahanesiyle işçilerin topluca işten atılması, işsizliği arttırdığı gibi fabrikadaki örgütlülüğü de tasfiye ediyor.
İşçi sayısı değil, üretimin hızı ve temposu arttırılarak hedeflenen üretim gerçekleştiriliyor. Dayatılan çalışma koşulları nedeniyle işçiler insanlıktan çıkarılarak makinalaştırılıyor. İki kişinin yapması gereken işi bir işçi yapıyor. Böylece işçilerin yoğun emek gücü sömürüsü üzerinden üretim rekorları kırılıyor. Ve buna da rekor büyüme deniliyor!
Metal işçileri, saldırılara karşı sessiz kaldığı sürece çalışma koşullarının ağırlaştırılmasından ve aşırı sömürüden kurtulamayacaktır. Başta esnek çalışma ve düşük ücretler olmak üzere çalışma koşullarını ağırlaştıran, sömürüyü, dolayısıyla sefaleti ve köleliği arttıran tüm saldırılara karşı mücadele yolunu seçmekten başaka bir çıkış yoktur.
Grammerde yetki davası...
Yaşasın örgütlü mücadelemiz!
DİSK Birleşik Metal-İş Sendikasının Grammer AŞ ve Türk-Metal hakkında açtığı dava 17 Ağustos günü Bursa 1. İş Mahkemesinde görüldü.
Duruşma öncesi Grammer işçileri, BMİS Genel Başkanı Adnan Serdaroğlu, DİSK Genel Sekreteri Musa Çam, KESK temsilcisi, DİSK-Tekstil Bursa Şubesi, Genel-İş, BMİS Gebze Şubesinden yaklaşık 150 kişilik grup Santral Garajdan Adliyeye kadar yürüdü. Yetki için referandum ve BMİS pankartının taşındığı yürüyüş coşkulu geçti. Yürüyüşte Grammer işçisi yalnız değildir!, İnadına sendika, inadına DİSK!, Yaşasın örgütlü mücadelemiz! sloganları coşkuyla atıldı.
Birleşik Metal-İş Sendikası avukatı, işverenin fabrikada sendikanın çoğunluğunu engellemeye çalıştığını, bu amaçla yeni işçiler alarak bu işçilerin başka sendikaya üye olmalarını sağladıklarını söyledi. Fabrikada bu yönde bilirkişi heyeti ile keşif yapılmasını, Bursa Bölge Çalışma Müdürlüğünden de yetki dosyası istenmesini talep etti. Türk Metal Sendikası avukatı ise Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının doğru tespit yaptığını belirterek davanın reddini istedi. Mahkeme Başkanı eksik evrakların tamamlanması için davayı erteledi.
DİSK Genel Sekreteri Musa Çam duruşma sonrası Adliye önünde işçilerle birlikte basın açıklaması yaptı. Martta Grammerde örgütlenme çalışmalarına başlayan sendikanın, işverenin sendika karşıtı uygulamalarıyla karşılaştığını, Birleşik Metal-İş üyesi 71 işçiyi işten çıkardığını, 388 kişiyi de işe alarak sendikanın çoğunluğunu engellemeye çalıştığını söyledi. Yeni işe alınan işçilerin, sendikanın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına tespit başvurusundan sonra işbaşı yapmalarına rağmen, bir gün önce işbaşı yapmış gibi gösterildiğini ve bu işçilerin işbaşı yaptırılmadan önce Türk Metal Sendikasına üye olmaya zorlandıklarını, Grammer patronunun bununla yetinmeyerek işyeri doktoru da dahil olmak üzere kapsam dışı tüm personeli bildik yöntemlerle Türk Metale üye yaptıurren;ını söyledi. Slogan ve alkışlarla eylem bitirildi.
Limter-İşten işten atmalara ve sendikal yasaklara karşı basın açıklaması
Limter-İş Sendikası, işten atmaları ve sendikal örgütlenmenin önündeki engelleri protesto etmek için 17 Ağustos günü saat 07.30da Tersaneler İçmeler girişinde bir basın açıklaması yaptı. Yaklaşık 30 kişinin katıldığı basın açıklamasında son günlerde sendikalaşmadan kaynaklı Socotab, Castleblair, Filtresan gibi fabrikalarda işçi kıyımları yaşandığı belirtildi. Bu saldırılar karşısında tek yumruk olmak gerektiği, tersanelerdeki iş kazaları ve ölümlerin engellenmesinin örgütlenmekten geçtiği vurgulandı. Basın açıklamasında Yaşasın sınıf dayanışması!, Zafer direnen işçilerin olacak!, Socotab, Filtresan, Castleblair, sermayeye karşı tek yumruk tek barikat! şiarlarının yazılı olduğu dövizler taşındı. Son olarak Disk Limter-İşte örgütlenme çağrısı ve sloganlarla eylem bitirildi.
|