26 Şubat 2005
Sayı: 2005/08 (08)


  Kızıl Bayrak'tan
  SEKA’nın çaktığı kıvılcım büyüyor!
  ABD emperyalizmine yanıtımız: Uşaklarını da al ve ülkemizden defol!
  Savaş kundakçılarından uşaklarına sert emir
  Özelleştirmeler Avrupa Birliği için!
  Öğrenci affı neyi gizliyor?
  SEKA direnişi ve acil görevler
  SEKA direnişine ziyaret
  Cevizli Tekel işçileri eylemde
  Adana BDSP ve DHP’den TEKEL ve SEKA işçileriyle dayanışma çağrısı
  Emek Platformu’nu kim kurtaracak?
  Eğitim-Sen eylemleri
   Mersin’deki katliam protesto edildi
  Sermayenin alternatif muhalefet arayışı
  Ulusal sorun ve Kürt hareketi/3: Kürt hareketinde ideolojik silahsızlanma
  AB şeflerinin Bush’la suç ortaklığı!
  Suriye’ye yönelik tehditler sürüyor
 Filistin halkı “barış” yalanına kanmayacak!
Lübnan’da “Lübnanlaşma”
belirtileri
 Kadın emeği ve sendikal katılım
Sosyalizm, kadının kurtuluşu ve
Sovyet deneyimi
İstanbul Eğitim-Sen 4 No’lu Şube Genel Kurulu...
AB ve Kürdistan sorunu
Bültenlerden
Kapitalizmde mutluluk ancak anketlerde olur!!
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın



 

Savaş kundakçılarından uşaklarına sert emir...

“ABD karşıtlığına” karşı seferber olun!

Tayyip Erdoğan Davos zirvesinde Türkiye kamuoyunda Amerikan karşıtlığının arttığını söyleme “gafleti”nde bulunmuştu. Her ne kadar ertesi gün sözlerini yutmak zorunda kaldıysa da, Tayyip'in açıklaması Washington'daki efendileri fazlasıyla kızdırdı. Hani haksız da sayılmazlar. Çünkü onlar, henüz başbakan değilken Tayyip'in önüne kırmızı halılar sermiş, onu “ılımlı İslam modeli”nin “çağdaş lideri” olarak Beyaz Saray'da en üst düzeyde ağırlamış ve onu başbakanlık koltuğuna oturtmuşlardı. Tüm bu hizmetlerden sonra, göstermelik de olsa, ABD politikalarına dil uzatmak en hafif ifadeyle “vefasızlık”tır.

Amerikan tekellerinin yayın organı The Wall Street Journal gazetesinde çıkan zehir zemberek bir makale üzerinden efendinin hiddeti yansıyınca, Ankara'daki her renkten uşak takımını bir telaş aldı. Zira makaleyi yazan Robert L. Pollock adlı şahıs, Bush'un Erdoğan'ı başbakan olarak tanıyan ilk lider olduğunun altını çiziyor, onca askeri desteğin, petrol hattı konusundaki yardımın, Ermeni meselesinde verilen desteğin, AB konusundaki lobi faaliyetinin ve Öcalan'ın yakalanmasının kadir bilmez uşak takımı tarafından pek çabuk unutulduğunu arsız bir şekilde vurguluyor. Sözkonusu makale tümüyle ırkçı saldırgan bir üslupla kaleme alınmış.

Makaleyi yazan Pollock, ABD Savunma Bakanlığı'nın üç numaralı ismi Douglas Feith ile birlikte Şubat başında Ankara'daydı. Bu ırkçı haydut, Bush liderliğindeki neo-faşist çetenin önde gelen “akıl hocaları”ndan biri. Bundan dolayı işbirlikçi uşaklar hakaret dolu makaleyi ABD'nin resmi bakışı olarak algılamış, efendiyi teskin etmenin yollarını armaya koyulmuşlardır.

Bush çetesinin önde gelen isimlerinde Feith de, Ankara'dan döndükten sonra yaptığı açıklamada, “Türkiye'de ABD karşıtlığının sürmesi durumunda iki ülke ilişkilerinin ayakta kalamayacağını” söyledi. Ankara'yı bu konuda çaba harcamaya çağırarak, “İlişkilerimize verilen değerin hükümet yetkililerinden halka uzanması çok önemli. Aksi takdirde bu ilişki sürdürülemez” sözleriyle bir tür nota verdi. Feith, “müttefiklerden” kendi kamuoylarını Amerika lehine çevirebilecek tedbirleri almasını da istedi.

Türk medyasının dolar maaşlı anlı-şanlı isimleri, Fetih'in emrini hemen aldılar. Medyanın köşe başlarını tutan bu kalemşörlar kan ve irin damlayan kalemlerini anında kınından çekerek meydana indiler. Türk-Amerikan ilişkilerinin kötüye gitmesinin Türkiye için ne kadar tehlikeli olduğuna dikkat çeken bu “gazeteci”ler, Türkiye'nin alternatifsiz olduğunu, Amerika'nın dostluğu olmadan ayakta durmasının mümkün olmadığını vaaz etmeye başladılar.

Telaşa düşen devlet erkanı da, Türk-Amerikan ilişkilerini 25 Şubat'taki MGK toplantısının temel gündemi olarak belirledi. Toplantıda ABD ile ilişkilerin “vazgeçilmez stratejik boyutları” çerçevesinde gerilimin aşılması için atılacak adımlar belirlenecek. Buradan çıkan sonuçları Washington'daki savaş çetesine ulaştırmak için Dışişleri Müsteşarı Ali Tuygan ve MGK Genel Sekreteri Yiğit Alpogan efendinin huzuruna çıkacak. İkili, stratejik ilişkilerin “normal mecrası”na girmesi için çaba harcayacak, Türkiye'nin Irak gibi stratejik konularda ABD ile birlikte hareket edeceği mesajını iletecek.

Tuygan'ın Washington ziyareti sırasında “askerlerin aralarında açtıkları doğrudan kanalların” benzerini açması planlanıyor. Böylece ilişkilerin “siyasilerin popülist güncel beklentileriyle verdiği zararlardan” korunması hedefleniyor.

1 Mart tezkeresinin kazaya uğraması üzerine hiddetlenen neo-faşist çetenin önde gelen ismi Wolfowitz, o zaman Türk ordusunun liderlik konumuna sahip çıkamadığını belirtmişti. ABD'nin geçmiş faşist darbelerde hararetle desteklediği ordunun Türk siyasetinde liderlik misyonunu her zaman olduğu gibi yerine getirmediği için sitem etmişti.

Efendiler bu defa doğrudan AKP hükümeti, başbakan Tayyip ve medyayı hedef aldılar. Askerlere ise söz yok. Zira onlar ABD ordusuyla aralarında “doğrudan kanallar” oluşturmuş, işlerini öyle yürütüyorlar. Onların “popülist açıklamalara” da ihtiyaçları olmadığı için, “yanlış anlaşılacak” demeçler de vermiyorlar.

Barbarlık projesi çerçevesinde işbirlikçi sermaye iktidarına kilit roller biçen savaş kurmaylarının kaygısı boşuna değil. Büyük çoğunluğu emperyalist paylaşım savaşına karşı olan bir ülkede, haliyle işbirlikçilerin işi fazlasıyla zor olacaktır.

Halkları boğazlayan Amerikan emperyalizminin imajını temizlemek için her türden işbirlikçi harekete geçecek, efendilerine olan sadakatlerini yeniden ispatlamak için canla başla çalışacaklardır. Ancak bu çabalar haydutlar çetesinin imajını düzeltmeye yetmeyecektir. Filistin, Afganistan ve Irak'tan sonra Suriye ve İran'a tehditler savuran, kanlı ellerini Lübnan'a atan bu zorbalara duyulan nefret günden güne artacaktır.