İçindekiler:

8 Kasım 2022
Sayı: KB 2022/32

Sosyalizm günceldir!
Ekim Devrimi yol gösteriyor!
"Sahtekarların yüzyılı" başlıyor!
AKP'nin vizyonunda ülke güzellemeleri
TÜSİAD'ın asıl derdi "sermayenin refahı"
Erdoğan'ın Diyarbakır gezisi
Emekçilere araba "müjdesi": TOGG!
Saray'da paçalar tutuştu
TTB yine mafyatik rejimin hedefinde!
Acarköy Tekstil direnişinin gösterdikleri...
Bornova Belediyesi'nde taban örgütlenmesi
Genel-İş'in mücadele bayrağını yere düşüren kim?
Dünyayı sarsan altmış yıl!
Avrupa'da güçlenen sınıf mücadelesi zemini
Doğu Akdeniz'de kartlar kırılıyor
"Dünyadaki durum en kötü senaryoya gidiyor"
2022 Küresel Açlık Endeksi
Dünya İklim Konferansı Mısır'da başladı
NATO'nun şefi Türkiye'de
Madenci katliamı
Maden işçisi hesap sormalıdır!
İEKK İstanbul'da buluşma gerçekleştirdi
MEB-A101 protokolü
Susurluk karanlığı sürüyor...
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

Emperyalist savaş aygıtı NATO’nun şefi Türkiye’de

 

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, üç gün süreceği belirtilen bir ziyaret için Türkiye’ye geldi. Yapılan açıklamaya göre Stoltenberg sarayın Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile Savunma Bakanı Hulusi Akar’la görüştükten sonra AKP şefi Tayyip Erdoğan’la bir araya gelecek.

Emperyalist savaş aygıtının şefi, Türkiye’ye gelmeden önce NATO’ya katılmak için sıra bekleyen Finlandiya ile İsveç’in başbakanlarıyla telefon görüşmesi yaptı. Göründüğü kadarıyla ziyaretin gündemi, iki ülkenin üyeliğine onay vermesi için saray rejimiyle pazarlık yapmaktır. Zira bütün üyeler onay vermeden NATO’ya yeni üye alınamıyor.

Savaş aygıtına üyelik konusunda böyle bir uygulamanın olması AKP şefi Tayyip Erdoğan’a pazarlık yapma fırsatı verdi. Ancak pazarlık militarizmin giderek yayılmasına ya da savaş riskini daha da arttıran NATO’nun genişlemesine karşı alınan bir tutumdan kaynaklanmıyor. Bu konuda saray rejiminin bir sıkıntısı yok. Ortadaki pazarlık İsveç ve Finlandiya’da siyasi mültecilerin yararlandığı demokratik hakların kısıtlanması için yapılıyor. Bu, bir tür “gericilik/zorbalık ihracı”dır. Türkiye’de demokratik hak ve özgürlükleri ayaklar altına alan AKP-MHP rejimi, demokratik hakların nispeten geniş olduğu İsveç’le Finlandiya’yı bu hakları tırpanlamaya zorluyor. Nitekim daha önce Türkiye, İsveç, Finlandiya devletleri arasında bir protokol imzalanmış, bundan dolayı saray rejiminin iadesini istediği siyasi mültecilerin bir kısmı Türkiye’ye getirilmişti. 

***

ABD’de kaale alınmak için çırpınan AKP şefi ile müritleri, İsveç’le Finlandiya’nın NATO üyeliği üzerinden yaptıkları pazarlıkla “kendilerini önemsetme” fırsatı yakalamış görünüyorlar. Nitekim NATO şefi, sarayın Dışişleri Bakanı ile yaptığı ortak basın toplantısında, Tayyip Erdoğan’a övgüler dizerek, saray rejiminin şefinin kompleksine hitap etmeyi ihmal etmedi.

Basın toplantısında, “Finlandiya ve İsveç terörle mücadele konusunda, Türkiye’nin endişelerini giderecek” şeklinde konuşan Stoltenberg, iki ülkenin yakın zamanda NATO’ya tam üye olmaları gerektiğini söyledi ve şöyle devam etti:

“Bu muhtıranın Türkiye’ye daha fazla güvenlik getirmesini bekliyorsunuz ve ben bu endişelerinizi paylaşıyorum. İsveç ve Finlandiya, bu muhtıra konusunda Türkiye’yle uzun vadeli ortaklıklarını taahhüt ettiklerini vurguladılar. Bu konuda görevlerini yerine getirdiler. Hem Finlandiya hem de İsveç liderleriyle geçen hafta konuştum. Her iki ülkenin muhtırayı uygulayacak somut adımlarını memnuniyetle karşılıyorum”

Sarayın bakanı Çavuşoğlu ise yine biraz “naz” yapma fırsatını kaçırmadı. “Bazı adımların atıldığını, ancak henüz memorandumdaki tüm unsurların tamamen uygulandığını söylemenin mümkün olmadığını” belirten Çavuşoğlu, saray rejiminin, “onaylayacağız ama daha çok adım atılmasını bekliyoruz” havasında olduğu mesajını verdi.

***

Sarayın Savunma Bakanı ile Çanakkale’ye giden NATO şefi, orada bulunan askeri anıtları gezdi, çiçek bırakma seremonisini Hulusi Akar’la birlikte yaptı. Buna karşın ikilinin görüşmeleri hakkında yansıyan bir bilgi olmadı.  Stoltenberg’in Tayyip Erdoğan’la da görüşmesi bekleniyor.

Göründüğü kadarıyla bütün görüşmeler, İsveç’le Finlandiya’nın NATO’ya tam üyeliğine onay verilmesi etrafından dönüyor. Son sözün AKP şefi tarafından söyleneceği bilindiği için Stoltenberg, basın toplantısında yaptığı konuşmada Tayyip Erdoğan’la mafyatik rejimini adeta övgülere boğdu. Geçen aylarda yaptığı açıklamalarda “İsveç ve Finlandiya’nın üyeliğine onay vermeyiz” lafları eden AKP şefinin, 180 derece dönüşler yapmaya yatkın olduğunu bilen Stoltenberg, onay alacağı konusunda kendinden emin görünüyor.

Ziyaret, emperyalist savaş aygıtı ile AKP-MHP rejimi arasındaki işbirliğinin her zamanki gibi “samimi/sıcak” olduğunu bir kez daha gösterdi. Hal böyleyken saray rejimine “anti-emperyalist” payeler biçmeye çalışan birtakım sahtekarların, bu son ziyarete de bir kılıf uydurmaları gerekecek. Yine de bu çabalar beyhudedir. Zira saray rejimi ile emperyalist savaş aygıtının her zaman uyumlu çalıştıkları bir sır değil. Hatırlanacağı üzere, Emmanuel Macron, “NATO’nun beyin ölümü gerçekleşmiştir” açıklamasını yaptığında en sert tepkiyi Tayyip Erdoğan vermişti.

 

 

 

Kimysal silah saldırısı protesto edildi

 

Irak topraklarında bulunan PKK gerillalarına karşı saldırı başlatan dinci-faşist AKP-MHP rejiminin, kimyasal silah kullandığının saptandığı belirtildi. Barzani liderliğindeki KDP’nin de Saray rejimiyle suç ortaklığı yaptığı ifade edildi.

ANF’nin yayınladığı Kürt hareketinin açıklamasında konuyla ilgili şu bilgiler de yer aldı:

 “…Türk devleti NATO’nun kendisine sağladığı desteğe dayanarak her türlü insanlık dışı suçu işlemektedir. Uluslararası kuruluşların sessiz kalan veya destekleyen bu tutumundan cesaret alan AKP-MHP hükümeti, 2022 yılında Başûrê Kurdistan’ı işgal saldırısında tamamen bu yasaklanmış bomba ve kimyasal silah kullanmaya dayanan yeni bir konsept geliştirmiştir. Türk ordusu geçmişte yasaklı bomba ve kimyasal silahları farklı yer ve tarihlerde münferit olarak kullanmışsa da bu, 2021 ve özellikle 2022 yılında sistematik bir hal almıştır. 2022 yılının 14 Nisan–14 Ekim tarihleri arasındaki 6 aylık savaş sürecinde, 2467 kez yasaklı bomba ve kimyasal silah kullandığı tarafımızdan tespit edilmiştir…”

Onlarca gerillanın bu silahlarla öldürüldüğü belirtilen açıklamanın yayınlandığı 18 Ekim’de Avrupa’nın birçok ülkesinde yapılan gösterilerle kimyasal saldırılar protesto edildi. Kürt örgüt ve kurumları tarafından gerçekleştirilen eylemlerde kimyasal silah kullanımının insanlık suçu olduğuna dikkat çekildi. Bazı eylemlere farklı kurumlar da katılarak destek verdi.

Paris, Londra, Viyana, Kopenhag, Bern gibi başkentlerin yanı sıra Basel, Cenevre, Zürih, Münih, Düsseldorf, Frankfurt, Hamburg ve başka birçok kentte gerçekleştirilen eylemlerde, “Katil TC!”, “Barbar TC, işbirlikçi Avrupa!”, “Katil Erdoğan!”, “Kahrolsun faşist sömürgeci Erdoğan!”, “Yaşasın Werxelê ve Avaşîn’ın direnişi1”, “Kimyasal silah kullanmak suçtur!”, “Sessiz kalmak suçtur-ortak olma!”, “Kürdistan faşizme mezar olacak!” gibi sloganlar atıldı. Benzer sloganlar içeren pankart ve dövizler taşındı.

Yasaklanmış silah kullanan Türk ordusuna karşı harekete geçmeleri için uluslararası kurumlara çağrı yapan göstericiler, kimyasal saldırılara karşı “tüm Kürdistanlıları alanlara çıkmaya” çağırdı.

Aynı gün farklı ülkelerde ve birçok kentte yapılan eylemler, Kürt halkında kimyasal saldırılara karşı yaygın bir öfke olduğunu gösteriyor.