NATO Zirvesi ve protestoları için son bir haftaya girmiş bulunuyoruz. Bu son haftada, doğal olarak, eylemler de önlemler de yoğunlaşıyor. İstanbul Valiliği yasak kararlarını açıkladı. Anti-emperyalist güçler de eylem kararlarını ve kararlılıklarını açıklamaya, ortaya koymaya devam ediyorlar.
Yasaklarla ilk kez karşılaşılmadığına ve onları aşma yolları bilindiğine göre, üzerinde durmak gerekmiyor. Eylem kararlarını ise dikkatle izlemeli ve gereklerini titizlikle yerine getirmeliyiz.
21-25 Haziran tarihleri arasında, her akşam saat 20.00de meşaleli yürüyüşler düzenlenecek. Eylemlerin, merkezlerin yanısıra, her yerelde gerçekleştirilmesi gerekiyor. Yerellerdeki eylemler yerel komiteler tarafından organize edileceğine göre, etkili eylemler için iyi organizasyonlar yapabilmek devrimci inisiyatife bakıyor.
Tüm yoldaşlarımızın ve okurlarımızın bu inisiyatif alanını en iyi biçimde değerlendirmesi gerekiyor. Bu hem çalıştığı/yaşadığı bölgede etkinlik alanını genişletecektir, hem de merkezi eylemleri güçlendirme yönünde etkili olacaktır.
26 Haziran Ankara mitingi ile 27 Haziranda gerçekleştirilecek olan İstanbul mitingine katılımı örgütlemek konusunda da yine yerel güçlere önemli görevler düşmektedir. Öncesinde gerçekleştirilecek meşaleli yürüyüşler, merkezi mitinge hazırlık, mitingin propagandası ve katılım çağrısı işlevi de görebilmelidir. Bu yürüyüşlerde yapılacak etkili konuşmalar, dağıtılacak bildiriler vb. merkezi mitinge daha kitlesel bir katılımı kolaylaştıracaktır. Bu yürüyüşler, bu amaca da hizmet edecek biçimde değerlendirilebilmelidir.
Merkezi miting sonrasında gerçekleştirilecek eylemler hakkında duyurular, Birlik tarafından 19 Haziran günü yapılacak bir basın açıklamasıyla kamuoyuna ilan edilecek. Bu eylemlere de etkin bir katılımı gerçekleştirmek durumundayız.
Emperyalist haydutlar, NATO sekreterinin açıklamalarına da yansıyan bir tedirginlik içindeler. NATOyu ve Bushu İstanbulda istemediğimizi biliyorlar ve bundan müthiş huzursuz oluyorlar.
Emperyalist efendilerin huzurunu daha fazla kaçırmak elimizdedir. Görevimizdir bu. İktidardaki uşaklarına güvenerek rahat rahat dolaşamamalıdırlar ülkemizde. En azından bu ülkenin tek sahibinin kendi uşakları olmadığını anlamalıdırlar. Ve asıl sahiplerinin kendilerinden nasıl nefret ettiğini ve ilk fırsatta nasıl sürüp çıkaracaklarını da...