19 Haziran'04
Sayı: 2004/24 (16)


  Kızıl Bayrak'tan
  Devletin sahte açılımları ve Kürt sorununun gerçek çözümü
  Düzen medyası yine görev başında...
  Devrimci tutsaklardan açıklama...
  Castleblair’de eylem ve sendikal ihanet!
  Castleblair işçilerinin açıklaması...
  DİSK 12. Genel Kurulu üzerine
  NATO Zirvesi ve sendikaların tutumu üzerine
  Gaziosmanpaşa’da NATO karşıtı eylem, etkinlik ve pratik çalışmalar...
  BDSP’nin Pendik NATO karşıtı çalışmalarından...
  NATO karşıtı eylem, etkinlik ve faaliyetten
  Mamak NATO Karşıtı İşçi-Emekçi İnisiyatifi’nin eylem ve etkinliklerinden…
  Petkim işçileri eylemde
  Kızıl Bayrak 10. yayın yılını geride bıraktı!
Devrimci sınıf çizgisi ve geleneğinin yayın kürsüsü
  Nice 10 yıllara!
  “Kızıl Bayrak emekle, bedellerle yükseliyor, yükselecek!”
  Liseli gençlik çalışmasının sorunları
  6. ay zamları için örgütlenelim, mücadele edelim!
  İslam Konferansı Örgütü (İKÖ) toplantısı üzerine...
  ABD emperyalizmine uşak olanlar, siyonistleri desteklemeye mahkumdur
  Aznar’dan sonra “fino köpeği” Blair de seçimlerde hezimete uğradı...
  Emperyalizm özgürlük değil egemenlik ister!..
  Bültenlerden
  Bültenlerden
  1. Çiğli İşçi Kurultayı Sonuç Bildirgesi:
  Tüketirken tükenen kadınlar
  12 Haziran’da Frankfurt’ta yapılan Konferans’ın Sonuç Bildirgesi
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın



 
Sınıfın ve sınıf devrimcilerinin kızıl pusulası 10 yaşında...

Nice 10 yıllara!

Kızıl Bayrak yayın hayatının 10 uzun yılını geride bırakmış olmanın haklı gururunu okurlarıyla paylaşıyor. Bu haklı gururun nedeni salt ciddi saldırılara ve engellemelere rağmen yayın periyodunda önemli hiçbir aksamanın yaşanmamasında değil, fakat bu uzun 10 yıl boyunca komünist siyasal çizgiden, bağımsız devrimci sınıf tutumundan ödün vermeyen devrimci bir yayın hayatı sürdürmesinde aranmalıdır. Kızıl Bayrak yalnızca devrimci sosyalist bir yayın değildir. O sınıfın komünist partisinin sesi ve soluğu, sınıfın devrimci programının işçi sınıfı ve emekçi kitleler içerisindeki kolektif ajitatörü, propagandisti ve belli bir anlamda örgütçüsüdür. Öncü devrimci işçiler ve komünistler için bir kızıl pusuladır. Geride kalan 10 yılın her zorlu anı, bu kızıl pusulaya duyulan büyük ihtiyaca tanıklık etti.

Zorlukların başarıyla aşılmasına
dayanan yıllar

Kızıl Bayrak on yaşında! Evet. Ancak Kızıl Bayrak’ı yaratan komünist siyasal anlayış, Kızıl Bayrak’tan daha yaşlı. Bu ‘yaş farkı’nın nedeni hiç de olanaksızlıklar değil, fakat bilinçli bir politik tercihtir. Komünistler, legalizmin ve ‘90’ların büyük tasfiyeci rüzgarının tezahürlerinden biri olan yasal yayıncılık furyasına kapılmadılar, buna yönelik iç ve dış basıncı kararlılıkla göğüslediler. Legal araçların kullanımı, yeraltının oturtulmasına ve onu güçlendirmek temel amacına bağlandı. Legal araçlar kavramının tasfiyeciliğin zihinsel dünyasındaki yansıması, yalnızca düzenli bir yayın faaliyetinden ibaretti. Ancak komünistler bu bozuk algıya inat açık siyasal çalışmanın farklı araçlarını birarada kullanabilmeyi başardılar. Bu konuda gösterilen ısrar ve inat, komünistlerin yeni bir siyasal anlayış, yeni bir örg¨t kültürü iddiası ile birlikte çok daha güçlü bir anlam kazanmaktadır. Bu anlam; devrimci bir grup olarak ortaya çıkan hemen her öznenin hep sözünü ettiği, ancak siyasal yaşamın zorlukları ileri sürülerek hep de ortada bırakılan “ilkeler”in ve “ilkelere dayalı bir siyasal yaşamın” büyük bir inançla ve özgüvenle hayata geçirmedeki ısrarlı çabadan başkası de&curre;ildir.

‘94 Haziran’ında nihayet periyodik bir politik yayın organı olarak siyasal yaşama adımını atan Kızıl Bayrak önce 15 günlük, kısa bir süre sonra da haftalık olarak yayın hayatına devam etti.

Kızıl Bayrak’ı yaratan siyasal çizgi ve değerler sistemi ondan çok daha önce doğmuş ve aradan geçen yedi yıl içerisinde belli bir olgunluğa ve deneyime erişmişti, dedik.

Gazi direnişi, kızıl pusulanın; Kızıl Bayrak’ın belki de en önemli sınavlarından biri oldu. Küçük burjuva devrimciliğinin, sınıfa yönelme rüzgarının etkisinden artık tamamen çıktığı bu dönemde O, ısrarla işçi sınıfının Türkiye devrimindeki rolünün altını çizdi. Kendi stratejik yönelimlerinin güncel gereği olarak, küçük burjuva devrimciliğinin semtlere yöneldiği bir dönemde cesurca “İşçi sınıfına, fabrikalara!” diyebildi. Böylelikle kızıl pusula ilk önemli sınavında yönünü şaşırmamış, komünist politik platformu bütün açıklığı ile ortaya koymuş oldu.

Kızıl Bayrak’ın Kürt ulusal sorunu karşısındaki tavrı, soruna ilişkin komünist tutuma tekabül eder. Devrimci bir ulusal kurtuluş mücadelesini destekleme noktasında ortaya konan tutum ilkeseldir. Bu açıdan Kızıl Bayrak birçok sol, sosyalist yayından farklı olarak, devrimci bir mecrada seyreden Kürt hareketinin önderliğini, elbette eleştirel bir yaklaşım ile birlikte desteklemiş, Kürt ulusunun meşru taleplerinin savunucusu olmuştur. Ancak hareketin önderliği şahsında yaşanan ideolojik ve politik sapmayı zamanında görmüş, sistematik eleştirilere ve uyarılara konu etmiştir. Her açıdan tam teslimiyet sürecine girilmesiyle birlikte ise, Kürt ulusal kurtuluş mücadelesinin devrimci taleplerinin meşruluğu ile teslimiyetçi liberal Kürt hareketi birbirinden başarıyla ayrıştırılabilmiştir. İlkini destekleyen tutum aynı kararlılıkla sürdürülürken, teslimiyet ve tasfiye aynı kararllıkla eleştirilip mahkum edilmiştir.

10. yayın yılı vesilesi ile çeşitli yoldaşların yazılarında ifade edilen gerçekleri bir kez daha yinelemek gereksizdir. Bu nedenle biz burada Kızıl Bayrak’ın; Ölüm Orucu sürecinde, sınıf hareketinin güncel ve tarihsel ihtiyaçları ve sorunlarında, Türkiye devriminin çeşitli sorunlarına (demokrasi sorunu, bağımsızlık sorunu, köylü sorunu, Kürt sorunu vb.) Marksist-Leninist yaklaşımda, küçük burjuva devrimciliği ve reformizme karşı sürdürülen etkili ve güçlü ideolojik mücadelede, küreselleşme karşıtı hareketlerin Marksist-Leninist değerlendirilmesinde ve daha nice temel meselede, ortaya koyduğu komünist ve ilkeli tutuma yalnızca değinmekle yetinelim. Kısaca tüm bu sorunlar karşısında Kızıl Bayrak, puslu havalarda sınıfa ve sınıf devrimcilerine doğru yolu gösteren gerçek bir kızıl pusula olmuştur.

Bunlar 10. yayın yılında hep söylenegelen ve söylenecek olan temel noktalardır. Ancak bize düşen görev başarılara olduğu kadar eksikliklere ve zayıflıklara da değinmek olmalıdır.

Her açıdan güçlü ve etkili
bir Kızıl Bayrak için!

Öncelikli olarak 10. yılı da vesile ederek Kızıl Bayrak’ımızın biçimine ilişkin birkaç eleştiri yapmak istiyorum. İlk akla gelen nokta Kızıl Bayrak’ın kapaklarına ilişkindir. Elbette haksızlık etmemek gerek, haftalık ve tabloid boyda bir yayının, hele hele sosyalist bir yayının her dönem bir kapak sorunu olacaktır. Ancak doğrusunu söylemek gerekirse bazı haftalarda yayının kapağını bir öncekinden ayırt edebilmek için kapağa dikkatlice bakmak gerekebiliyor. Bunun yanısıra kapak şiarları çoğu zaman oldukça uzun ve bu nedenle çarpıcı olmaktan uzak olabiliyor. Uzun kapak şiarları beraberinde farklı ve etkili kapaklar yapabilmenin de önüne teknik bir engel olarak geçebiliyor. Kapaklardaki fotoğraf ve renk kullanımı çoğu durumda birbirini tekrar ediyor. Bu yanıyla yayında bir gelişme olduğuna şüphe yok, ama gazeteyi henüz ilk kez okuyacaklar için kapakları daha çekici bir hale gelmesi gerektiği de yeterince açık.

Biçime ilişkin bir başka eleştiri; fotoğraf kullanımının bazen isabetsiz tercihlerle, bazense tekrara düşen bir biçimle yayını hantallaştırması olabilir. Çok daha geniş bir fotoğraf arşivi için özel bir çaba harcanmalı, güncel haberlerde eski eylemlere ait fotoğrafların kullanımının etkiyi zayıflattığı bilinmelidir. Elbette bu tek başına yayını hazırlayanların değil, haber yapan yoldaşların ve kolektiflerin eksikliği ve zayıflığıdır. Yayının görsel etkisini güçlendirecek adımlar bir an önce atılabilmelidir.

İçeriğe ilişkin söylenecek çok fazla şey var. Ancak burada önemli görünen birkaçını sıralamak yeterli olacaktır.

Teşhir yazıları çoğu durumda gereğinden daha uzun tutulabilmektedir. Bu da okuyucuyu yoran, yazının etkisini zayıflatan bir sonuç yaratmaktadır. Mümkün olduğunca bir ya da iki sayfalık teşhir yazılarından kaçınılmalıdır. Böylelikle hem daha fazla konu teşhir edilebilir, hem de yayın birçok açıdan hafifler ve daha rahat okunabilir hale gelir.

İkinci olarak; gazetenin Kürt ulusal hareketinin sorunlarına ayrılan bölümlerindeki bir eksiklikten sözetmek gerek. Bu eksiklik; bugün PKK’nin içinde bulunduğu durumu sürekli bir eleştiriye konu ederken, Kürt ulusal hareketinin güncel ve meşru taleplerine önemli bir yer ayırmamak olarak ortaya çıkıyor. Bazılarının “Bu ne yaman çelişki!” dedikleri, oysa asıl tutarlı ve devrimci tutuma işaret eden bu ikili yaklaşım, bir süredir eleştiriye odaklanmış bir tarzla zayıflamaktadır. Bununla birlikte meselenin pratik boyutunda tartışılması gereken bir sorun; ulusal kurtuluş hareketine ilişkin taleplerimiz ekseninde bağımsız bir eylem ve faaliyeti örgütlemiyor oluşumuzdan kaynaklanan bir sorundur.

Siyasal çalışmanın oldukça somut deneyimlerinin yayında daha fazla yer bulabilmesi oldukça önemlidir. Yayında bir süredir ya da belli periyotlarla yoğunlaşan bu tür yazıların oldukça önemli olduğu asla gözden kaçırılmamalı. Böylesi yazıların politik bir eğitim için paha biçilmez bir değer taşıdığını unutmamalıyız. Yayını bu açıdan güçlendirmek herkesten önce komünist militanların görevidir. Bu konuda süreklileşen bir tarz oldukça anlamlı ve somut yararlar sağlayacaktır.

İdeolojik mücadelenin kültürel boyutu da oldukça önemlidir. Kızıl Bayrak bu açıdan oldukça zayıf bir görünüm çiziyor. Bir süredir daha çok TV programları üzerinden sürdürülen ajitasyon fazlasıyla yetersizdir. Dahası böyle bir ajitasyonu bu biçimiyle süreklileştirmek bu açıdan mesafe almak demek değildir. Burjuvazinin kültürel hegemonyasına karşı sosyalist bir kültür oluşturma çabası çok daha örgütlü ve özel bir yönelim olarak ele alınmalıdır. Bu açıdan Kızıl Bayrak’ın alması gereken mesafe oldukça uzundur. Ama önemli olan nihayet bu yönde atılmış somut adımların varolmasıdır.

Eleştirileri çoğaltmak mümkün ama bu kadarı şimdilik yeterli. Kızıl Bayrak’ın 10. yayın yılı olumlu yanlarımızdan güç alarak eksikliklerimizin üzerine gidebilmemize vesile olabilmelidir. Komünist basının katettiği mesafe ortadadır. Çok daha güçlü ve etkili bir Kızıl Bayrak için tüm yoldaşlara tarihi bir görev düşüyor. Şimdi bu görevin üstesinden gelmeye her zamankinden fazla odaklanmalıyız.

N. Nehir