Evet bu hafta geliyorlar. Tarihin en büyük savaş ve suç örgütlerinden biri olan NATO ülkemizde toplanıyor. Bu topraklarda, büyük direnişlerin önemli değerler yarattığı yerde. 46 ülke başkanı, herbirinin elinde masum halkların kanı olan azgın katil sürüsü.
NATO ve emperyalizmin sadık uşağı, katliamda, işkencede ve tecavüzde onlardan bir dirhem eksik kalmayan sermaye devleti ciddi bir telaş içinde. Emperyalizmin, insanlık tarihinin en illet sistemlerinden birinin, silahlı zülum gücünü ağırlamanın sevicini ve tedirginliğini birarada yaşıyor.
Onlar için bir vadi oluşturulmuş durumda. Milyonlarca dolarlık harcamalarla korunacak bir fanus bu vadi. Yüzlerce önlem binlerce görevli. Bir rüşt ispatı, bir gövde gösterisi bu. Bir direniş şehrinin orta yerinde Ortadoğu ve nice halkların isyanının nasıl bastırılacağını tartışacaklar. Hiçbir şey ters gitsin istemiyorlar. Gösterdikleri cüret korkularını engellemiyor, artırıyor. Kolay değil efendileri geliyor! Büyük bir paye verecek kendilerine. Yeni bir Ortadoğuda taşeronluk, maşalık, binbir türlü avcı sırtlan görevi...
NATO Zirvesi 28-29 Haziranda İstanbulda toplanacak. Temel gündem Büyük Ortadoğu Projesi. Başta Filistin ve Irak halkı olmak üzere Ortadoğudaki halkların direnişinin nasıl kırılacağını ve Ortadoğunun emperyalizmin çıkarları doğrultusunda nasıl yeniden şekillendirileceği konuşulacak. Sovyetler Birliğine, dolaysızca sosyalizme, karşı kurulmuş olan bu örgütün yeni konsepti perçinlenecek. Burada da Türkiyeye önemli bir görev biçilecek.
Zirve günleri yapılacak eylemler fiili ve meşru bir hatta şekillenmeli, kitlelerin politik kararlılığının bir yansıması olmalıdır. Bugüne kadar sürdürülen toplam çalışmanın zaaflarından ve reformist hareketin yalpalamalarından yola çıkarak eylemin dar geçeceğini düşünmek ve eylemin içeriğini ona göre tasarlamak kelimenin tam anlamıyla işin kolayına kaçmaktır. 28-29 Haziran Mecidiyeköy eylemlerinin tarz ve içeriği kitlelerin politik kararlılık ve militanlığını yansıtmalıdır. Mecidiyeköy ne sıradan bir eylemdir ne de bir ölüm-kalım savaşıdır. Sayısız siyasal gündemlerle akan bir sürecin içinde önümüzde çok önemli emperyalist bir zirve var.
28-29 Haziranda Mecidiyeköyde gerekli olan geniş ve kitlesel katılım ile direnme kararlılığıdır. Son ana kadar bütün enerji bunların hayat bulmasına verilmelidir. Tüm devrimci güçler buna göre eyleme hazırlanmalı ve alanda bu tutuma uygun bir duruş içinde olmalıdır.