26 Haziran'04
Sayı: 2004/25 (17)


  Kızıl Bayrak'tan
  Kürt halkı özgürlüğü için emperyalizme ve siyonizme karşı mücadeleyi yükseltmelidir!
  Emperyalizme kölelikten kurtulmak için siyasal sınıf hareketini yükseltelim!
  Fabrikalarda mücadeleyi yükseltelim!
  Emekliye vergi!
  “Demokrasi” makyajı tutmuyor!
  Adalet Bakanı DEP’lilere devlet sopasını gösterdi
  “Misafir”le değil emperyalist haydut takımıyla yüzyüzeyiz!
  Irak’ta işgalci fabrikada ücretli köle olmayacağız!
  GOP NATO karşıtı çalışmalardan...
  NATO karşıtı eylem, etkinlik ve faaliyetten
  Mamak’ta NATO Karşıtı eylem ve etkinlikler
  NATO Zirvesi ve düşündürdükleri...
  Kızıl Bayrak 10. yayın yılını geride bıraktı!-2
Daha güçlü, başarılı ve işlevsel bir yayın faaliyetine doğru
  Almanya’dan genç komünistler:
  Dinci gericiliği meşrulaştırmak EMEP’li liberallere kaldı
  Birleşik Metal-İş Sendikası Temsilciler Kurulu Toplantısı yapıldı...
  Ortadoğu halklarını hedef alan saldırgan ittifak güçlendiriliyor
  Irak’ta “yönetim devri” kirli savaş şeflerinin gözetiminde
  Emperyalist barbarlığın yeni simgesi “Gizli İşkence Merkezleri”
  “Sonumuzu kendimiz hazırlıyoruz!”
  Kapitalizm ve çocuk sömürüsü
  Bültenlerden
  Tüm emperyalistler Ortadoğu’dan çekilsin!
  Sincan F Tipi’nde iki Ölüm Orucu direnişçisi yaşamını yitirdi...
  Sermaye Zirve için hükümetin arkasında
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın



 
Sincan F Tipi’nde iki Ölüm Orucu direnişçisi yaşamını yitirdi...

“Bizler susmayacağız!”

Sincan F Tipi Cezaevi’nde, tecrite karşı sürdürdükleri Ölüm Orucu direnişinin 249. günü olan 22 Haziran günü, DHKP-C tutsaklarından Hüseyin Çukurluöz ve Bekir Baturu, zorla müdahale saldırısına karşı kendilerini yaktılar. 10. Ölüm Orucu ekibinde yer alan Hüseyin Çukurluöz kaldırıldığı Numune Hastanesi’nde yaşamını yitirdi. Birgün sonra ise Hüseyin Çukurluöz’le aynı gün kendini yakan Bekir Baturu yaşamını yitirdi.

TAYAD’lı Aileler yaptıkları açıklamada şunları dile getirdiler:

“Dört yıldır yaşanan tecrite karşı 249 gün açlardı. Kendilerinden önce yaşamını yitiren 112 canın sesini duymayanlara ses olmak istediler. Hüseyin Çukurluöz tahliyesine 1,5 ay kala tutuşturmuştu bedenini. Umut, inanç doluydu yürekleri. İnanıyorlardı ki tecrit kalkacak. Kalkmalıydı, çünkü bu koşullarda yaşamak mümkün değildi.

“Tutuşturdukları bedenleriyle bunu haykırdılar.

“Sesimize ses katın, tecrite sessiz kalmayın diyor tutuşturdukları bedenleri. Adalet Bakanlığı F tipi hapishaneleri basına gezdirmeyi düşünüyor. 19 Aralık’tan önce de gezdirmişti, ardından yaşananları hatırlarsınız. 19-22 Aralık katliamında yaşamını yitiren evlatlarımız, ardından bugün 114’e ulaşan ölümler. Ve biz analar, babalar, kardeşler, bacılar hala demokratikleşiyoruz, AB’ye giriyoruz masallarıyla uyutulmak, susturulmak isteniyoruz. Bu suskunlukla daha büyük saldırıların hazırlığı yapılıyor. Yeni cezaların, Tek Tip Elbisenin de içinde olduğu Yeni Ceza İnfaz Yasası ile bugüne kadar susturamadıklarını bundan sonra susturmayı amaçlıyorlar.

“Bizler susmayacağız, hiç kimsenin de susmasını istemiyoruz.

“Evlatlarımızın sesine ses katalım, tüm halkımızı hapishanelerdeki evlatlarımıza sahip çıkmaya çağırıyoruz.

“Tahliyesine bir adım kala halkı için, bizler için yaşamını feda eden Hüseyin, onunla birlikte bedenini tutuşturan Bekir bizden bunu istiyor.”



TTB yürüyüşü Genel Kurul’la sonlandı

Türk Tabipler Birliği’nin (TTB) çağr?s? üzerine, doktorlar?n özlük haklar?n?n iyileştirilmesi ve herkese ücretsiz sağl?k hakk? istemiyle 16 Haziran’da Türkiye’nin alt? bölgesinde. yola ç?kan hekimler 19 Haziran günü Ankara’ya ulaşt?lar.

“Umuda Beyaz Yürüyüş” eylemine kat?lan doktorlar, Abdi İpekçi Park?’nda, Ankara Tabip Odas? üyelerince karş?land?lar. Eylemde konuşma yapan Türk Tabipler Birliği Merkez Konseyi 2. Başkan? Metin Bakkalc?. Hükümet’in t?p ve sağl?k alan?n? tahrip etmek için aceleci ve kararl? bir tutum izlediğini dile getirdi.  

Eylemden sonra Ankara Üniversitesi T?p Fakültesi’nde, 600’ü aşk?n hekimin kat?l?m? ile, TTB Genel Kurulu yap?ld?. Genel Kurulun aç?l?ş konuşmas?n? yapan TTB Merkez Konseyi Başkan? Füsun Sayek, TTB Yasas?’n?n Anayas. Mahkemesi’nce iptal edilen delege seçimini düzenleyen maddesi ile ilgili düzenleme yap?lmad?ğ? için seçim yapamad?klar?n? belirtti. Bar?ş?n olmad?ğ? yerde sağl?ktan sözedilemeyeceğini vurguladı. Hekimlerin “bar?ş”ı gündeme almaya devam edeceklerini söyleyen Sayek, NATO’nun bir silahlanma örgütü olduğunu belirterek, NATO ve savaş karş?tl?ğ?n?n her platformda dile getirilmesi gerekti&cur en;ini ifade etti.

Hekimlerin 5 Kas?m, 24 Aral?k ve 10-11 Mart’ta üzerlerine düşeni yapt?ğ?na değinen Sayek, sağl?ğ? her geçen gün daha çok tahrip eden politikalara karş? “g(ö)revlerine devam edeceklerin.” dile getirdi. Genel Kurul’da söz alan hekimlerin çoğu, performans, döner sermaye, özelleştirme, esneklik ve benzeri uygulamalar? eleştirirken, hekimlerin, sağl?k çal?şanlar?n?n ve halk?n haklar?n?n korunup geliştirilmesi için ortak çaba gösterilmesi gerektiğini vurgulad?lar.



Işıyacak dünya

Bir gece vakti
             vurgun ve talanla geldiler.
Gök-mavisi
             ufuklara uzanan
bir dağın eteklerinden;
önce menekşeye nişan alıp,
             bir de dağ gülü vurdular.
Sonra, karanlık bir kahkaha atıp,
kanlı kadehlerini kaldırdılar...
             Habip’in kanıydı içtikleri.
Çok geçmeden, salya sümük
                        yere yığıldılar.
Pisliklerini yıkayan işçilerdi...
Soramadılar, bilemediler...
Çünkü günde on dört saat çalışıp,
gün-yüzüne bir kez olsun bakamadılar.
 
Eyy... Denize küsmüş
                kum taneleri...
Siz ki o kadar çoksunuz
             ve o kadar çocuk.
Bıraksam göz-yaşlarınızla
             ıslanacak dünya...
Ellerinizi arıyorum
             ve gözlerinizi...
Yeniden kuralım diye dünyayı.
Paris’te barikatı siz örmediniz mi?
            Batılı “özgürlüğü”
                    hala görmediniz mi?
Sovyetler’in ardından
             kendinizi bataklıkta bulmadınız mı?
Şimdi niye bunca susku?
             Irak’ta misket bombaları,
rüyalarınız kan gölüne dönmedi mi?
Uzanalım da şimdi tarihe:
-Hangi krallar şeyh olmuş,
ve hangi şeyhler şeytan?
Nedir tarihten bize kalan?
-Gün yüzüne bakabilmeyi savunmazsan,
katıksız ekmeğe he dersen;
daha kamçılanır sırtın,
            daha inmez sırtımdan yük.
Oysa en büyük güç
         senin yaratılarındır ellerinle...
Ve dünya dönmez sensiz.
İşte bunu bir bilseniz.
Duracak akan kan...
Işıyacak yeni bir günle dünya,
            fırtınalar sonrası
                 deniz dinginliğinde.

                            Rahime Henden