Sincan F Tipinde iki Ölüm Orucu direnişçisi yaşamını yitirdi...
Bizler susmayacağız!
Sincan F Tipi Cezaevinde, tecrite karşı sürdürdükleri Ölüm Orucu direnişinin 249. günü olan 22 Haziran günü, DHKP-C tutsaklarından Hüseyin Çukurluöz ve Bekir Baturu, zorla müdahale saldırısına karşı kendilerini yaktılar. 10. Ölüm Orucu ekibinde yer alan Hüseyin Çukurluöz kaldırıldığı Numune Hastanesinde yaşamını yitirdi. Birgün sonra ise Hüseyin Çukurluözle aynı gün kendini yakan Bekir Baturu yaşamını yitirdi.
TAYADlı Aileler yaptıkları açıklamada şunları dile getirdiler:
Dört yıldır yaşanan tecrite karşı 249 gün açlardı. Kendilerinden önce yaşamını yitiren 112 canın sesini duymayanlara ses olmak istediler. Hüseyin Çukurluöz tahliyesine 1,5 ay kala tutuşturmuştu bedenini. Umut, inanç doluydu yürekleri. İnanıyorlardı ki tecrit kalkacak. Kalkmalıydı, çünkü bu koşullarda yaşamak mümkün değildi.
Tutuşturdukları bedenleriyle bunu haykırdılar.
Sesimize ses katın, tecrite sessiz kalmayın diyor tutuşturdukları bedenleri. Adalet Bakanlığı F tipi hapishaneleri basına gezdirmeyi düşünüyor. 19 Aralıktan önce de gezdirmişti, ardından yaşananları hatırlarsınız. 19-22 Aralık katliamında yaşamını yitiren evlatlarımız, ardından bugün 114e ulaşan ölümler. Ve biz analar, babalar, kardeşler, bacılar hala demokratikleşiyoruz, ABye giriyoruz masallarıyla uyutulmak, susturulmak isteniyoruz. Bu suskunlukla daha büyük saldırıların hazırlığı yapılıyor. Yeni cezaların, Tek Tip Elbisenin de içinde olduğu Yeni Ceza İnfaz Yasası ile bugüne kadar susturamadıklarını bundan sonra susturmayı amaçlıyorlar.
Bizler susmayacağız, hiç kimsenin de susmasını istemiyoruz.
Evlatlarımızın sesine ses katalım, tüm halkımızı hapishanelerdeki evlatlarımıza sahip çıkmaya çağırıyoruz.
Tahliyesine bir adım kala halkı için, bizler için yaşamını feda eden Hüseyin, onunla birlikte bedenini tutuşturan Bekir bizden bunu istiyor.
TTB yürüyüşü Genel Kurulla sonlandı
Türk Tabipler Birliğinin (TTB) çağr?s? üzerine, doktorlar?n özlük haklar?n?n iyileştirilmesi ve herkese ücretsiz sağl?k hakk? istemiyle 16 Haziranda Türkiyenin alt? bölgesinde. yola ç?kan hekimler 19 Haziran günü Ankaraya ulaşt?lar.
Umuda Beyaz Yürüyüş eylemine kat?lan doktorlar, Abdi İpekçi Park?nda, Ankara Tabip Odas? üyelerince karş?land?lar. Eylemde konuşma yapan Türk Tabipler Birliği Merkez Konseyi 2. Başkan? Metin Bakkalc?. Hükümetin t?p ve sağl?k alan?n? tahrip etmek için aceleci ve kararl? bir tutum izlediğini dile getirdi.
Eylemden sonra Ankara Üniversitesi T?p Fakültesinde, 600ü aşk?n hekimin kat?l?m? ile, TTB Genel Kurulu yap?ld?. Genel Kurulun aç?l?ş konuşmas?n? yapan TTB Merkez Konseyi Başkan? Füsun Sayek, TTB Yasas?n?n Anayas. Mahkemesince iptal edilen delege seçimini düzenleyen maddesi ile ilgili düzenleme yap?lmad?ğ? için seçim yapamad?klar?n? belirtti. Bar?ş?n olmad?ğ? yerde sağl?ktan sözedilemeyeceğini vurguladı. Hekimlerin bar?şı gündeme almaya devam edeceklerini söyleyen Sayek, NATOnun bir silahlanma örgütü olduğunu belirterek, NATO ve savaş karş?tl?ğ?n?n her platformda dile getirilmesi gerekti&cur en;ini ifade etti.
Hekimlerin 5 Kas?m, 24 Aral?k ve 10-11 Martta üzerlerine düşeni yapt?ğ?na değinen Sayek, sağl?ğ? her geçen gün daha çok tahrip eden politikalara karş? g(ö)revlerine devam edeceklerin. dile getirdi. Genel Kurulda söz alan hekimlerin çoğu, performans, döner sermaye, özelleştirme, esneklik ve benzeri uygulamalar? eleştirirken, hekimlerin, sağl?k çal?şanlar?n?n ve halk?n haklar?n?n korunup geliştirilmesi için ortak çaba gösterilmesi gerektiğini vurgulad?lar.
Işıyacak dünya
Bir gece vakti
vurgun ve talanla geldiler.
Gök-mavisi
ufuklara uzanan
bir dağın eteklerinden;
önce menekşeye nişan alıp,
bir de dağ gülü vurdular.
Sonra, karanlık bir kahkaha atıp,
kanlı kadehlerini kaldırdılar...
Habipin kanıydı içtikleri.
Çok geçmeden, salya sümük
yere yığıldılar.
Pisliklerini yıkayan işçilerdi...
Soramadılar, bilemediler...
Çünkü günde on dört saat çalışıp,
gün-yüzüne bir kez olsun bakamadılar.
Eyy... Denize küsmüş
kum taneleri...
Siz ki o kadar çoksunuz
ve o kadar çocuk.
Bıraksam göz-yaşlarınızla
ıslanacak dünya...
Ellerinizi arıyorum
ve gözlerinizi...
Yeniden kuralım diye dünyayı.
Pariste barikatı siz örmediniz mi?
Batılı özgürlüğü
hala görmediniz mi?
Sovyetlerin ardından
kendinizi bataklıkta bulmadınız mı?
Şimdi niye bunca susku?
Irakta misket bombaları,
rüyalarınız kan gölüne dönmedi mi?
Uzanalım da şimdi tarihe:
-Hangi krallar şeyh olmuş,
ve hangi şeyhler şeytan?
Nedir tarihten bize kalan?
-Gün yüzüne bakabilmeyi savunmazsan,
katıksız ekmeğe he dersen;
daha kamçılanır sırtın,
daha inmez sırtımdan yük.
Oysa en büyük güç
senin yaratılarındır ellerinle...
Ve dünya dönmez sensiz.
İşte bunu bir bilseniz.
Duracak akan kan...
Işıyacak yeni bir günle dünya,
fırtınalar sonrası
deniz dinginliğinde.
Rahime Henden
|