Emperyalist haydutların seçim oyunu bitti...
Direniş güçlenmeye, işgalciler bataklık içinde çırpınmaya devam edecek!
İşgal güçlerinin organize ettiği Irak ‘seçimleri', ABD emperyalizminin bu oyundan umduğu faydayı sağlamasına olanak vermekten uzak kaldı. Ne katılım sağlanabildi, ne de sahte de olsa bir seçim atmosferi oluşturulabildi. Dahası ‘seçimler'e katılan adayların çoğu bilinmiyordu.
Seçimlerin güvenli bir ortamda yapılması için işgal orduları ile Iraklı devşirmeler seferber edilerek yoğun güvenlik önlemleri alındı. Kentler arası seyahat yasaklandı, sınırlar kapatıldı. Iraklı sivillerin silah taşıması ve izni bulunmayan araçların trafiğe çıkması yasaklandı. Uluslararası Bağdat Havaalanı uçuşlara kapatıldı, yollara barikatlar kuruldu. Ancak alınan tüm bu olağanüstü önlemler, direnişçilerin eylemlerini durdurmaya yetmedi. 30 Ocak'ta 45 kişinin ölümüyle sonuçlanan onlarca eylem gerçekleşti.
Seçimlerin boykot edilmesi, oyunu anlamsızlaştırdı
Direnişin güçlü olduğu Irak'ın orta kesimlerinde seçim oyunu sergilenemedi. Sünniler'in yaşadığı bölgelerin çoğunda seçim sandığı bile kurulmadı. Kurulanları da ziyaret eden olmadı. Buna Bağdat'ın önemli bir bölümü de dahil. Çünkü başta başkent Bağdat'takiler olmak üzere birçok Şiii lider de seçimleri boykot çağrıları yaptı.
Samarra'daki tablo, direnişin güçlü olduğu kentlerde, seçim oyununun tam bir fiyaskoyla sonuçlandığını gösteren iyi bir örnek. Samarra'da ABD askerleriyle gezen gazeteciler, ağır zırhlı askerlerin bir yandan evleri basarak arama yaptığını, insanları gözaltına aldığını, diğer yandan da Arapça ‘oy kullanma' çağrısında bulunduğunu söylediler. Bir grup asker çocuklara bildiri dağıtırken, hoparlörlerden ‘Pazar günü oy kullanın. Irak'ı özgürleştirmek için oy kullanın. Irak'ı kurtarmak için oy kullanın' türünden konuşmalar yapıldı. Bu çağrılara yanıt el bombalarıyla geldi. İşgalciler araçlarına binerek kaçmak zorunda kaldılar.
El Cezire'nin haberi bu tabloyu tamamlıyor. Samarra'da 200 bin kayıtlı seçmenden yalnızca 1400'ü oy kullandı. Bu rakama Iraklı asker ve polislerin kullandığı oyların da dahil olduğu belirtiliyor.
Özellikle Bağdat'ın yoksul bölgelerinde oturan çok sayıda Iraklı seçimlerden önce, oy kullanmazlarsa aldıkları yardımın kesilmesi ile tehdit edildi. Bazı Iraklılar, yine seçim öncesinde yardım almak için gittiklerinde, kendilerinden seçmen olarak kayıt yaptırdıklarına dair belge istendiğini söylediler. Yani yardıma bağımlı yaşayan yoksul Iraklılar, aç bırakılma tehdidi ile ‘demokratik' seçimlere katıldılar.
Haydut takımının gülünç iddiaları
ABD ve diğer emperyalist güçlerin özgürlüğe yüklediği anlamın ne olduğunu tüm dünya artık çok iyi biliyor. Afganistan'dan sonra özellikle Irak'ta yaşanan işgal barbarlığı bunu herkese göstermiş durumda. Yıkım ve kitle katliamlarına ‘özgürleştirme' diyen bu gerici zorbalar, işgal ordularının namluları gölgesinde yapılan ‘seçim'leri de ‘demokrasi yolunda atılmış önemli bir adım' olarak ilan ettiler.
Bush, ‘Ortadoğu'dan yükselen özgürlüğün sesi' olarak tarif ettiği Irak seçimlerinin ‘dillere destan' bir başarı olduğunu belirterek, ABD halkı adına Irak'ı kutladı. Irak ‘başbakanı' soysuz ajan İyad Allavi ise, ‘50 yıldır ilk kez düzenlenen çok partili seçimlerin, teröristlere karşı önemli bir zafer olduğu'nu iddia etti.
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan, Irak seçimlerini ‘demokrasi yolunda atılan ilk adım' olarak nitelerken, İngiltere Başbakanı Tony Blair de Irak'taki tarihi seçimlerin tüm dünyada terörizme bir darbe olduğunu buyurdu.
Bu kervana katılan AB Ortak Savunma ve Dış Politika Yüksek Temsilcisi Javier Solana da ‘Seçimlerin Irak için ileriye doğru atılmış önemli bir adım olduğu'nu tespit ederken, İtalya'nın faşist Başbakanı Silvio Berlusconi ‘Iraklılar'ın terörizmi yenme ve demokrasiyi kurma arzusunu gösterdiği'ni bildirdi.
Savaş çetesinin itirafları
Savaş kundakçıları ile Irak'taki düşkün işbirlikçileri, bir süre öncesine kadar Irak seçimlerini ‘sorunların çözümü' olarak pazarlamaya çalışıyordu. Başta Felluce olmak üzere tüm direniş merkezlerinin çökertileceği ve seçimlerin güvenli bir ortamda yapılmasının sağlanacağı iddia ediliyordu. Oysa direnişi tasfiye etmek bir yana, her geçen gün daha da güçlendiğini teslim etmek zorunda kaldılar. Haydut başı Bush başta olmak üzere savaş çetesinin kibirli şefleri, şiddet olaylarının devam edeceğini, seçimlerin bunları önlemeye yetmeyeceğini dillendirmeye başladılar.
ABD hükümeti ve Dışişleri Bakanlığı'nın derlediği bazı istatistiki verilere göre (gerçeğe uygun olup olmadığından bağımsız olarak), haydutların son dönemlere kadarki iddialarının tersine, direnişin şiddetinin gün geçtikçe arttığını gösteriyor. Bunun en bariz örneği 2003'te ayda ortalama 17 ABD askeri direnişçiler tarafından öldürülürken, 2004 sonuna doğru bu rakamın ayda ortalama 71'e yükselmiş olmasıdır. Bir ayda yaralanan işgalci asker sayısı da 142'den 798'e çıktı. İşgal ordularını hedef alan saldırılar aynı süre içinde yine bir ayda 735'ten 2 bin 400'e yükseldi. Bu arada işgalcilerle işbirliği yapan Iraklılar'ın bu sayılara dahil edilmediğini vurgulamak gerekiyor. Zira ölen Iraklılar'ı saymayı işgalciler kendilerine dert edinmiyorlar. Bunlar işbirlikçi olsalar bile.
Savaşın başlarında direnişçilerin sayısının 2-3 bin civarında olduğu iddia edilirken, şimdi 200 bin direnişçinin varlığından sözediliyor ve bunların en az 30 bininin sıkı savaşçı olduğuna dikkat çekiliyor.
Bu arada Bağdat'a halen günde sadece 7 saat elektrik verilebiliyor. Petrolde de durum farklı değil. Savaş öncesinde günde 2 buçuk milyon varil petrol pompalayan Irak, şu an günde sadece 500 bin varil civarında petrol pompalayabiliyor.
İşgalci zorbaların açıkladığı bu tablo bile, emperyalist işgalcilerin amaçlarına ulaşmaktan ne kadar uzak olduklarını gösteriyor. Dolayısıyla, ne idüğü belirsiz bir seçim oyunu ile işgal ordularının bu bataktan çıkması olası bile değildir. Her türlü vahşete karşın bastırılamayan direniş büyüyecek, Irak halkı bu zorbaları er geç topraklarından söküp atmayı başaracaktır.
|