5 Şubat 2005
Sayı: 2005/05(05)


  Kızıl Bayrak'tan
  Seçim oyunu ve şoven kışkırtmalar
tutmayacak.
  Amerikancı Tayyip sözlerinin arkasında bir
gün bile duramadı
  Emperyalist haydutların seçim oyunu
bitti
  Halkların cellatlarına bu topraklarda yer
yok!
  CHP operasyonunda son perde
  SEKA işçisinin kazanma kararlılığı!.
  SEKA işçilerinden
Unakıtan'a yanıt
  Direnişteki bir UNO işçisiyle konuştuk
  TEKSİF’in başındaki ağalar satışa imza attı!
  GOP BDSP kampanya
faaliyetinden
  Esenyurt ve Kıraç BDSP faaliyetlerinden
  Ankara BDSP kampanya faaliyeti
  İ. Ü.’nde soruşturma
skandalı
   Ulusal sorun ve Kürt hareketi/1 (Orta sayfa)
  Eğitim-Sen’in dünü ve bugünü
  Gayrimeşru seçimler işgali meşrulaştıramaz
  ÖDP 4. Kongresi üzerine
  Filistin halkı direnme kararlılığını koruyor!
  ABD-İngiliz emperyalist ittifakında çatırdama belirtileri
  “Başka bir dünya mümkün”, ama nasıl?
  Sempozyumda sorunlarımızı tartışmaya
hazırlanıyoruz
  PSAKD Maltepe Şubesi röportaj
  Irak seçimleri ve Kerkük üzerine koparılan
fırtına
 AB, kadın sorunu ve Türkiye
 Bültenlerden
 Mumcu cinayeti ve devletin “tuğladan duvar”ı
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın



 

PSAKD Maltepe Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Muharrem Kuzukıran ile konuştuk...

Hak alma bilincini geliştirmeyi hedefliyor, alternatif bir kültür yaratma mücadelesi veriyoruz

- Gülsuyu'nda dernek açma fikri nasıl oluştu' Kısaca anlatabilir misiniz?
Bilindiği üzere bütün emekçi semtlerinde ciddi bir kültürel yozlaşma yaşanıyor. İnsanlara kendi kültürleri dışında, onları yozlaştıran, paylaşım ve yardımlaşma gibi binlerce yılda oluşmuş, insanı insan yapan değerlerden uzaklaştıran bir kültür dayatılıyor. Herşeyin parayla ölçüldüğü, herşeyin çok çabuk tüketildiği ve değersizleştiği abur-cubur bir kültür bu. Kısaca ‘Televole kültürü' de diyebiliriz buna. Bütün emekçi semtlerinde yaşanan bu kültürel yozluktan Gülsuyu emekçileri de fazlasıyla paylarını alıyorlar. Çünkü buralarda yaşayanların kendilerini geliştirebilecekleri, bir şeyler üretebilecekleri ne zamanları, ne paraları, ne de bu misyonu edinmiş mekanları var. Emekçilerin ‘sosyal aktivite' adına yaptıkları, erkeklerin kahvede kağıt oynaması, kadınların da pembe dizi izlemesi oluyor. Bunların da ne kadar ‘sosyal aktivite' olduğu ortada. Ne yazık ki durum bu ve emekçilerin bu yozluğa karşı fazla bir alternatifleri de yok. Böyle bir ortamda uyuşturucu kullanımı, hırsızlık, fuhuş, mafyalaşma yaygınlaşır, gitgide tüm toplumu sarar. Bugün hangi emekçi semtine giderseniz gidin bu sorunların yaygınlaştığını göreceksiniz.
Dernek açma fikri asıl olarak buradan çıktı. İnsanlar kendilerini ve kültürlerini geliştirsinler istedik. Hep birlikte bir şeyler üretebilmenin, güzel şeyler başarabilmenin farkına varsınlar diye böyle bir çalışmanın içerisine girdik. Pir Sultan'ın yaşamı incelendiğinde, her zaman zalimin zulmüne karşı haklılığın ve doğruluğun savunucusu olduğu, ezilmiş ve horlanmış yoksul köylülerin sesi olduğunu görüyoruz. ‘Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan' diyor, ‘Bozuk düzende sağlam çark olmaz' diyor. Yani bir ozan olduğu kadar bir eylem adamı da aynı zamanda.
Bizler de bugün, Pir Sultan Abdal'ın yüzlerce yıl önce açmış olduğu bu güzel yolda ilerlemek için çıktık yola. Kendi kültürümüzü yaşatabilmenin bir aracı olarak bu derneği açtık. Ülkede demokrasi ve hak alma mücadelesinde bir mevzi daha yaratabilmek amacıyla açtık. Yani PSA bir kültür derneği olduğu kadar bir demokratik kitle örgütür de aynı zamanda. Bu kadar büyük sorunların çözümü açısından küçük ama önemli bir adım olduğunu düşünüyoruz.

- Son yıllarda özellikle Gülsuyu gibi emekçi semtlerinde ciddi bir kültürel yozlaşma var. Bunun sebepleri sizce neler?
Bunun pek çok sebebi var. Ama sanırım en temel olanı bu yozluğun emekçilere zorla dayatılması, dayatılan bu kültür dışında alternatif bir kültürün geliştirilmesinin engellenmesi. Anti-demokratik uygulamaların yoğun olduğu bir ülkede yaşıyoruz. Bu ülkede defalarca faşist darbe yaşandı. 12 Eylül hala hepimizin hafızalarında. Ülkede ne kadar nitelikli insan varsa hemen hepsi kovuşturmaya uğradı, tutuklandı, işkencelerden geçirildi, binlercesi Avrupa'da sürgün hayatı yaşamaya mahkum edildi. Darbenin hemen arkasından yüzbinlerce kitap toplatılıp yakıldı. Hitler'in Almanya'da, Pinoche'nin Şili'de iktidarı alır almaz aynı uygulamaları yapması bir rastlantı değil. İnsanların bilinçlenmesinden, doğruları öğrenmesinden duyulan bir korku bu.
‘Bir ülkenin türkülerini yapanlar yasalarını yapanlardan daha güçlüdür' diyor büyük ozan Pablo Neruda. İşte bundan duyulan bir korku bu ve 12 Eylül darbesinin üzerinden tam 25 yıl geçmiş durumda. Bu son 25 yılda düşünmeyen, sorgulamayan, üretmeyen, bir kuşak yetiştirdiler. Yani bir kuşağı kaybettiler. Eğitim sistemleriyle, medyasıyla vb. pek çok kurumla bunu başarmak için sistematik bir saldırı içerisine girdiler. Görüldüğü üzere bunda da başarılı oldular diyebiliriz. Bu yozluktan da en büyük payı Gülsuyu gibi emekçi semtleri fazlasıyla aldı.

- Derneğin çalışmalarını anlatır mısınız?
Derneğimiz 7 Kasım'da gerçekleştirdiği açılış etkinliğinin ardından asıl çalışmalarına başladı. Daha öncesinde açılış çalışmaları yapıyorduk. Açılış öncesi ev toplantıları düzenledik. Kendi yerimizde derneğimizin kuruluş amaçlarının anlatıldığı bir halk toplantısı düzenledik. Asıl çalışmalarımız açılış etkinliğinden sonra başlamış durumda. Derneğimizde çeşitli konularda kurslar başladı. Bağlama, semah, gitar, tiyatro vb. kültürel kursların yanında matematik ve İngilizce dersleri de veriliyor. Kurslara ilginin oldukça iyi olduğunu söyleyebilirim. Maddi durumu iyi olmadığı için pek çok insan için iyi bir imkan olduğunu düşünüyorum.
Kursların dışında komisyon çalışmaları da başladı. Dernekleri asıl yönlendirilmesi gerekenlerin komisyonlar olması gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü ancak buralardan yönlendirilse tabanı oluşturan üyelerin dernek yönetiminde inisiyatifleri olabilir, üyeler alınacak kararlarda söz sahibi olabilir. Aksi taktirde halktan kopuk bürokratik bir mekanizmaya dönüşmüş yönetim kalır elimizde, o da hiç tercih edeceğimiz bir şey değil. Hedefimiz işlerin demokratik bir şekilde yönlendirildiği bir dernekse, bundan başka da bir yol yok. Bu amaçla gençlik, kadın ve işçi komisyonlarını kurmuş durumdayız. Bu komisyonlar haftalık düzenli olanak toplanarak derneğin faaliyetlerine katkılarını yapıyorlar.
Derneğimiz açıldığı günden bu yana tempolu bir çalışma içerisinde. Neredeyse her günümüz dolu dolu geçiyor. Yeni açılan bir dernek için bu tempolu çalışma düzeni zor gibi gözükse de biz doğru bir tercih yaptığımızı düşünüyoruz. Bu kapsamda haftanın iki günü derneğimizde etkinlikler düzenleniyor. Haftanın bir günü film gösterimi, diğeri de müzik dinletisi, panel vb. tarzda etkinlikler oluyor. İki haftada bir de kadın komisyonumuzun kadınlara yönelik bilgilendirme toplantıları oluyor. Geçtiğimiz ay etkinliklerin anlatıldığı bir broşür bastırarak mahallede yaygın bir şekilde dağıtım yaptık. Ayrıca her etkinlik öncesi afişler hazırlayıp minibüslere, kahvehanelere ve dükkanlara asıyor, el ilanları dağıtıyoruz. Böylece herkes etkinliklerden haberdar edilmiş oluyor.
Bütün bu etkinliklerin dışında bir de satranç turnuvası düzenledik. ‘Uyuşturucuya, kumara ve kültürel yozlaşamaya karşı bir hamle de sen yap!' şiarlı turnuvamız önümüzdeki hafta başlayacak. Dereceye girenlere dünya klasiklerinden oluşan bir kitap seti hediye edilecek. Bu turnuva ile kitap okuma alışkanlığının ve satranç oyununun gençler arasında yaygınlaşacağını ümit ediyoruz. Yanısıra duyarlı kişilerin yardımları ile oluşmuş bir de kütüphanemiz mevcut. Bu kütüphaneden de herkes faydalanabilir.
- İleriye dönük çalışmalarınız ve hedefleriniz nelerdir'
Son olarak şunları söylemek istiyorum. Derneğimiz önüne dört temel sorun üzerinden çalışma yapmayı koymuş durumda. Bunlardan ilki; tüm toplumun yaşadığı, özelinde gençliğin yaşadığı kültürel yozlukla mücadele. İkincisi; Maltepe genelinde yaşanan yıkım sorununa yönelik bir taraf olmak. Emekçilerin bu sorun karşısında aydınlatılması, bilinçlendirilmesi ve bu soruna karşı örgütlü bir mücadele hattının örülmesine çaba harcamak. Üçüncüsü; emekçilerde hak alma bilincini geliştirmek. Bugüne kadarki hükümetler işçi ve emekçilerin büyük bedeller ödeyerek kazanmış olduğu pek çok hakkını tırpanlamış durumda ve her geçen gün bu durum daha da kötüye gidiyor. Yapacağımız çalışmalar ile işçi ve emekçileri bu konuda aydınlatmayı hedefliyoruz. Dördüncü ve son temel çalışma alanımız ise; kültürel ve sanatsal faaliyetler ile alternatif bir kültürün yaratılabilmesi, sanatın alınıp satılan bir meta olmaktan çıkarılması, sanatsal faaliyetlerin tüm emekçilere maledilebilmesi mücadelesine katkı sunmaktır.
Ana hatlarıyla anlattığım hedef ve amaçlarımız doğrultusunda tüm emekçileri derneğimizi sahiplenmeye ve destek olmaya çağırıyorum. Bu sorunların üzerine gitmek ancak ortak mücadele ile olabilir. Derneğimiz de bu mücadelede üzerine düşeni elinden geldiğince yapmaya çalışacaktır. Bize gazetenizde yer verdiğiniz için teşekkür eder, çalışmalarınızda başarılar dilerim.

Kızıl Bayrak/Kartal