5 Şubat 2005
Sayı: 2005/05(05)


  Kızıl Bayrak'tan
  Seçim oyunu ve şoven kışkırtmalar
tutmayacak.
  Amerikancı Tayyip sözlerinin arkasında bir
gün bile duramadı
  Emperyalist haydutların seçim oyunu
bitti
  Halkların cellatlarına bu topraklarda yer
yok!
  CHP operasyonunda son perde
  SEKA işçisinin kazanma kararlılığı!.
  SEKA işçilerinden
Unakıtan'a yanıt
  Direnişteki bir UNO işçisiyle konuştuk
  TEKSİF’in başındaki ağalar satışa imza attı!
  GOP BDSP kampanya
faaliyetinden
  Esenyurt ve Kıraç BDSP faaliyetlerinden
  Ankara BDSP kampanya faaliyeti
  İ. Ü.’nde soruşturma
skandalı
   Ulusal sorun ve Kürt hareketi/1 (Orta sayfa)
  Eğitim-Sen’in dünü ve bugünü
  Gayrimeşru seçimler işgali meşrulaştıramaz
  ÖDP 4. Kongresi üzerine
  Filistin halkı direnme kararlılığını koruyor!
  ABD-İngiliz emperyalist ittifakında çatırdama belirtileri
  “Başka bir dünya mümkün”, ama nasıl?
  Sempozyumda sorunlarımızı tartışmaya
hazırlanıyoruz
  PSAKD Maltepe Şubesi röportaj
  Irak seçimleri ve Kerkük üzerine koparılan
fırtına
 AB, kadın sorunu ve Türkiye
 Bültenlerden
 Mumcu cinayeti ve devletin “tuğladan duvar”ı
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın



 

Zindandan mektup...

Devrimci tutsaklar onurunu, kimliğini ve değerlerini her koşulda savunacaktır!

Sevgili dostlar merhaba,
En içten devrimci duygularımızla sizleri selamlıyor, sevgi ve dostlukla kucaklıyoruz. 5 yıldır tecrit ve izolasyon koşullarında yaşadığımız sorunları ilerici ve devrimci kamuoyuyla paylaşıyorum. İçerdeki ve dışardaki yeni kavga yılında da yanyanayız. Kızıl Bayrak gazetesinin biz devrimci tutsaklarla geliştirdiği dayanışma ve sahiplenme bizim için önemli ve anlamlıdır.
Dünya halklarının tarihi içinde süregelen özgürlük ve bağımsızlık mücadelesi büyük bedeller ödeyerek günümüze kadar gelmiştir. Mücadele tarihi içinde zindanların ayrı bir yeri vardır. Egemenlerin zindanları korku tapınaklarına çevirme çabasına rağmen zindanlar ezilenler, sömürülenler cephesinde mücadelenin bir alanı haline gelmiştir. Bugün zindanlara yönelik saldırılar, dışarıdaki saldırılardan bağımsız değildir. Yıllardır Kürt ulusunun inkarı ve üzerinde geliştirilen imha ve teslim alma saldırısı İmralı teslimiyet süreciyle birlikte daha da derinleşerek sürmektedir. İşçi ve emekçilere dayatılan köleleştirme saldırılarıyla, fabrikalar, okullar, üniversiteler vb. tüm alanlar birer F tiplerine dönüştürülmek, düşünmeyen, sorgulamayan, yalnız itaat eden birer robot yaratılmak isteniyor. Zindanlara yönelik saldırılar da bunların bir parçasıdır.
Yıllardır bu coğrafyada devrimciler katliamlarla, infazlarla, akıl almaz işkencelerle teslim alınmak istendi. En küçük hak arama bile suç sayılarak binlerce insan zindanlara tıkıldı. Devletin denemediği yöntem kalmadı. Kürdistan ve Türkiye devrimcisini teslim alamadı. Şimdi F ve D tipi tecrit ve izolasyon işkencesiyle teslim almak istiyor. 5 yıldır devrimci tutsaklara dayatılan tecrit ve izolasyon bu amaçla devreye sokuldu. Ama içerde gelişen direniş, teslim alma saldırısını geri püskürttü. Şimdi yine TCK ve CİK yasalarıyla tecrit ve izolasyonu daha da derinleştirerek, biz devrimci tutsakları teslim almayı amaçlamaktadır. Ama bu konuda devrimci tutsakların tarihine bakmaları yeterli olur.
F ve D tipleri zindanları ‘konuk evi' gibi göstermek, tecrit zulmünün üstünü örtmek, imha politikasını derinleştirerek yürütmek istiyorlar. ‘Konuk evi' demagojisinin altında 118 şehit, 550'nin üzerinde sakat ve yüzlerce sağlığı bozulan ve her gün bunlara yenileri eklenen bir gerçeklik yatmaktadır. İşte ‘konuk evleri' böyle bir şey!..
Yeni yürürlüğe girecek TCK ve CİK yasalarıyla adeta nefes almak bile suç haline dönüşecek. Gerçi daha bu yasalar yürürlüğe girmeden zindanlarda yeni uygulamalar başladı. Keyfiyete göre mektup, kapalı-açık görüşten 6 ay men, hücre cezaları idarenin sık sık başvurduğu cezalardır. Bugüne kadar bulunduğumuz zindanda 100'ün üzerinde suç duyurusunda bulunduk, ama bir tek suç duyurumuz bile dikkate alınıp soruşturma açılmadı. Bütün suç duyurularımıza savcılık ve mahkemelerin verdiği yanıt, ‘delil yetersizliği' ve ‘soruşturmaya gerek görülmediği' şeklindedir. Oysa yapılan herşey, suç duyurusunda kanıt özellikle belirtilmekte. Zaten savcılık ve mahkemelerin kanıt diye bir sorunu da yok. Yalnız idarenin yazdığı esas alınıyor. Bizim aleyhimize açılan davalarda ise hiç zaman kaybedilmeden sonuçlanıp ağır cezalar verilmektedir, bu konuda onlarca örnek var.
Sağlık sorunu olan birçok tutsak var. Çoğunun rahatsızlığı ciddi boyutta, tedavi imkanı yok. Revire çıkınca muayene edilmeden ilaç yazılıp geri yollanılmakta, dönmeyip derdini anlatmaya çalıştığın taktirde hemen görevliye defalarca hakaret etmekten dava açılmakta, düzensiz verilen ilaçlar ayrı bir tehlike oluşturmaktadır. Tüm bu ve benzeri nedenlerden dolayı bulunduğumuz zindanda görevli doktor Adnan Özen'e 6 aydır devrimci tutsaklar olarak muayene olmuyoruz. İdare de bilinçli olarak bu doktoru değiştirmemektedir. Arkadaşlarımızın yaşadığı sağlık sorunlarından revir doktoru, idare ve Adalet Bakanı sorumludur.
Yeni saldırılarla birlikte zindanlar Ebu Garib ve Guantanamo'daki uygulamaları aratacak bir hale gelecek.
Zindanlardaki tecrit ve izolasyon zulmü yalnız biz devrimci tutsakların sorunu değil. Tüm ezilen, sömürülen kesimlerin, demokratik hak ve özgürlüklerden yana olanların, tüm insanlık ve onurlu olmaktan yana olan her kesimin sorunudur. Devrimci tutsaklar elbette her zamanki gibi üzerine düşen görevi taşımaya hazırdır. Onurunu, kimliğini ve değerlerini her koşulda savunacağı ve mücadelesini vereceği açık ve nettir. Burada önemli olan dışarının devrimci tutsakların sesine nasıl cevap vereceği, güç ve destek olacağıdır!..
Herkese yürekten selamlar...

İmam Akmut
10 Ocak ‘05
1 No'lu F Tipi Cezaevi
B1-44 Tekirdağ


-------------------------------------------------------------------------

Sermayenin talan özgürlüğü!

Antalya'nın Belek beldesi İleribaş mevkiinde golf sahası yapmak için ormanlık alanda başlayan katliam devam ediyor. Otel yakınlarında boş araziler dururken gözlerini buraya dikmelerinin nedeni, akla başka sorular getiriyor. Kimbilir belki de daha ucuza kapatmışlardır. Daha üç hafta önce çam ağaçlarıyla kaplı alan şimdi iş makinelerinin palet izleriyle bataklığa dönüşmüş durumda. Yoksul orman köylülerinin kışın soğuktan donmamaları için ormandan topladıkları kuru dallara bile hapis cezası verilen bir ülkede ormanların sermaye sahiplerine peşkeş çekilmesi çifte standart değilse nedir' Kendi düzenleri onlara sonuna kadar talan özgürlüğü vermiş. Bunların hesabını soracak olan ise işçi ve emekçilerin iktidarı olan sosyalizmdir!

Kızıl Bayrak okuru bir işçi/Antalya