5 Şubat 2005
Sayı: 2005/05(05)


  Kızıl Bayrak'tan
  Seçim oyunu ve şoven kışkırtmalar
tutmayacak.
  Amerikancı Tayyip sözlerinin arkasında bir
gün bile duramadı
  Emperyalist haydutların seçim oyunu
bitti
  Halkların cellatlarına bu topraklarda yer
yok!
  CHP operasyonunda son perde
  SEKA işçisinin kazanma kararlılığı!.
  SEKA işçilerinden
Unakıtan'a yanıt
  Direnişteki bir UNO işçisiyle konuştuk
  TEKSİF’in başındaki ağalar satışa imza attı!
  GOP BDSP kampanya
faaliyetinden
  Esenyurt ve Kıraç BDSP faaliyetlerinden
  Ankara BDSP kampanya faaliyeti
  İ. Ü.’nde soruşturma
skandalı
   Ulusal sorun ve Kürt hareketi/1 (Orta sayfa)
  Eğitim-Sen’in dünü ve bugünü
  Gayrimeşru seçimler işgali meşrulaştıramaz
  ÖDP 4. Kongresi üzerine
  Filistin halkı direnme kararlılığını koruyor!
  ABD-İngiliz emperyalist ittifakında çatırdama belirtileri
  “Başka bir dünya mümkün”, ama nasıl?
  Sempozyumda sorunlarımızı tartışmaya
hazırlanıyoruz
  PSAKD Maltepe Şubesi röportaj
  Irak seçimleri ve Kerkük üzerine koparılan
fırtına
 AB, kadın sorunu ve Türkiye
 Bültenlerden
 Mumcu cinayeti ve devletin “tuğladan duvar”ı
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın



 

Dünya Sosyal Formu'nun beşincisi Brezilya'nın Porto Allegro kentinde 120 bin kişinin katılımıyla gerçekleşti...

"Başka bir dünya mümkün", ama nasıl?

‘Başka bir dünya mümkün!' Brezilya'nın Porto Allegro kentindeki Dünya Sosyal Formu'nun (DSF) ana sloganı bu. İlk Dünya Sosyal Formu toplantısı 2001 yılında ve bilinçli olarak Dünya Ekonomi Formu ile çakışan günlerde yapıldı. 119 ülkeden 120 bin kişinin katılımıyla bu yıl beşincisi düzenlenen DSF'nin hedefleri arasında, Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ), çokuluslu tekeller, Uluslararası Para Fonu (İMF) ve Dünya Bankası (DB) gibi emperyalist-kapitalist sistemin temel kurumları var.
2 bin 500 etkinliğin düzenlendiği Dünya Sosyal Formu'nda amaç, ‘eşitlikçi, adil, haklarında karar verilenlerin kendileri hakkındaki kararlara katıldığı bir dünyanın peşine düşmek' olarak açıklanıyor. Forum, ‘neo-liberalizmin, sermayenin ve her türlü emperyalizmin egemenliği altındaki bir dünyaya karşı' çıkıyor.
Dünyanın dört bir yanından özgürlükçülerin, yeşillerin, savaş karşıtlarının, sendikacıların, kadın ve gençlik örgütlerinin yanısıra farklı oluşumların da katıldığı Sosyal Forum'da emperyalist-siyonist saldırganlık protesto edilirken, kapitalizmin dolaysız ürünü olan ekonomik, sosyal ve ekolojik sorunlar da tartışıldı.
Forum'un üçüncü gününde yapılan gösterilerde Irak işgali, İsrail'in inşa ettiği ırkçı duvar ve genetiği bozulmuş organizmaların dağıtılması protesto edildi. Haydutbaşı Bush'a karşı tepkinin öne çıktığı eylemde, gösteriye katılanlar Bush'un kuklasını yakarak, işgalci Amerikan ordusunun derhal Irak'tan çekilmesini istediler. Savaş ve işgallerle hiçbir yere adalet götürülmeyeceğini vurgulayan katılımcılar, emperyalist işgalin gayr-ı meşru olduğunu ifade ettiler. Irak Yurtseverler İttifakı grubunun da katıldığı gösteride Iraklı ve Amerikalı göstericiler kolkola girerek yürüyüş yaptılar.
Forumda haydutbaşı Bush kişi olarak öne çıktı. Dünyada vahşi kapitalizmin yayılmasında Bush'un sorumluluğu olduğu dile getirildi. Oysa esas olan Bush'un kendisinin vahşi kapitalizmin bir ürünü ve en azılı temsilcisi olduğudur. Bu misyonuyla vahşi kapitalizmin en uç örneğini temsil etmesiyle diğer haydutlardan ayrılıyor. Yoksa Bush'tan önce de kapitalizm vahşiydi, sonrasında da vahşi olmaya devam edecektir.
Forumda eyleme dönük anlamlı bir çağrı, ‘Savaşı Durduralım!' (Stop The War) adlı İngiliz örgütü tarafından yapıldı. Örgüt, ABD emperyalizminin Irak'a saldırısının ikinci yıldönümü olan 20 Mart'ta bütün dünyanın ‘seferber olması' çağrısında bulundu. Emperyalist saldırganlık ve savaş karşıtı direniş için elbette işgalin yıldönümünü beklemek gerekmiyor. Ancak işgal karşıtı eylemlerin sönümlendiği, Iraklı direnişçilerin gerekli ilgi ve desteği bulamadığı durumda, böylesi bir kitlesel eylem, suskunluk çemberinin kırılmasına katkı sunarsa işlevli olacaktır.
‘Başka bir dünya mümkün' sloganını benimseyen binlerce eylemci, forumun son gününde, Irak'ın işgaline ve ABD'nin ticaret politikalarına tepkilerini dile getirdi.
Brezilyalıların protestolarının merkezinde ise, ABD'nin neo-liberal ticaret politikalarını kabul ettirmeye yönelik Amerika Serbest Ticaret Bölgesi Anlaşması'nı tekrar canlandırma çabaları vardı. Eylemcilerin eleştirisine neden olan bir başka nokta ise serbest piyasa ekonomisiydi.
Ülkesinde düzenlenen Dünya Sosyal Formu'nda konuşan Brezilya'nın reformist-sol kimlikli devlet başkanı Lula da Silva, ‘sol politikalardan uzaklaştığı için' bazı gruplar tarafından protesto edildi. ‘Sosyal Forum'daki talepleri Davos'a da ileteceğim' diyen Lula, İsviçre'nin Davos kentindeki Dünya Ekonomik Formu'na katıldı. Porto Allegro'da sıkıntılı anlar yaşayan Lula Davos'ta ise ‘yeni dostları'yla iyi vakit geçirdi.
Forum kapanırken 90 dakikalık konuşma yapan Venezuella Devlet Başkanı Hugo Chavez ise, en net politik mesajı veren katılımcılardan biriydi. Chavez, ‘Emperyalist güçler Latin Amerika ve tüm dünyaya büyük bir darbe indirmeye hazırlanıyorlar. Sefalet ve yoksulluğa sosyalizm dışında bir çözüm olamaz', ‘bu düzende sefalet ve yoksulluk için çözüm yok, çünkü bunlara birincil sebep kapitalizm, dünyadaki eşitsizliğin, sömürünün ve sefaletin temelini oluşturuyor' dedi. ‘Sosyalizm ölmedi' diyen Chavez, ülkesinde 20 milyon hektara el koymak suretiyle bir ‘toprak reformu' ilan etti. Chavez Brezilya Topraksız Köylü Hareketi'ni de ziyaret ederek destek verdi.
Dünya Sosyal Formu vahşi kapitalizmin ürünü olan çok boyutlu ve karmaşık sorunlara karşı biriken tepkilerin ifadelerinden biri olarak ortaya çıkmıştır. Dünyanın çeşitli bölgelerinden yüzbinlerce insanı seferber edebilen bu organizasyonun genel havasına henüz net bir anti-kapitalist tutum hakim değil. Daha çok kapitalizmin ürettiği açlık, yoksulluk, savaş, işsizlik, ırkçılık, çevrenin tahribatı, küresel ısınma vb. sonuçlar üzerinde durulmaktadır. Ancak kapitalizmin ayrılmaz bir parçası olan bu sorunlarla uğraşmak için samimi çaba harcayanların yolu onun kaynağına, yani kapitalist düzenin kendisine ulaşacaktır. Bu da organizasyonun bir kısım bileşeninin başka bir dünyanın ancak sosyalizm olabileceği gerçeğine ulaşmasının zeminidir.

-------------------------------------------------------------------------------

Rüsselsheim'da Pazartesi eylemleri sürüyor

Rüselsheim'da Pazartesi eylemi 24. haftasında. Opel'e dönük olarak dördüncüsünü yaptığımız Cumartesi toplantılarının yanısıra Pazartesi eylemlerinde Opel'deki gelişmeleri açık kürsüden insanlara aktarıyor ve yeni yasaların sonuçları üzerinde duruyoruz. Hartz lV Yasası'nın Rüsselsheim'daki binlerce işsiz insanı etkilediğini, Opel'in işçi çıkarması durumunda bu sayının katlanarak artacağını anlatıyoruz. Gençlerin ilgi duymaya başladığı Pazartesi eylemlerine Türkiyeliler de belli bir ilgi göstermeye başladılar. Sosyal saldırıların sonuçlarını hissettirdiği bu dönemde Pazartesi eylemlerinde de belli bir canlanma yaşanıyor.
Rüsselsheim'da 5 bin işsize karşılık sadece 300 işçi aranıyor. Aranan işçilerin yarısının tecrübeli ve kalifiye eleman olması gerekiyor. Diğer yarısına ise çok ucuza çalışma dayatılıyor. Bütün bu gerçekleri açık kürsüden dillendiriyoruz. Pazartesi eylemlerini büyütmeye devam edeceğiz.

Rüsselsheim Bir-Kar

----------------------------------------------------------------------

Pazartesi eylemcilerine karşı Attac'tan panel...

31 Ocak günü Rüsselsheim Stadhalle'de Opel Bochum işçilerinin de davet edildiği bir panel düzenlendi. Attac'ın çağrı yaptığı paneli 50'yi aşkın kişi izledi. Saat 18.00'de başlayan panele Pazartesi eylemcileri olarak ancak 19.00'da katılabildik. 17.30'da başlayan eylemimiz 1,5 saat sürdüğü için bir saat geciktik. Bochum'da çalışan iki işçi ile yıllarca Bochum'daki işçileri temsil eden, şimdi emekliye ayrılmış bir işçi panelin katılımcıları arasındaydı. Panel başlamadan önce Opel Bochum işçileri 14-20 Ekim 2004'de gerçekleştirdikleri direniş ile halkın desteğini arkalarına alarak yaptıkları mitinge ilişkin bir film göstermişlerdi.
Toplantıya katılanlar 50 yaşın üzerinde eski solcular, Yeşiller Partisi, eski SPD ve KPD'den insanlardı. Hiçbir eyleme katılmayan, Opel Rüsselsheim işçilerine dönük yaptığımız toplantıların hiçbirine destek vermeyen, sokağa çıkmayı kendilerine yük sayan ‘yorgun solcular'dan oluşuyordu. Böyle bir dinleyici kitleye rağmen Bochum'daki işçiler söz alıp, kendi direnişlerini anlattılar. Rüsselsheim'in Pazartesi eylemcilerini selamlayarak, Rüsselsheim'den Bochum'a gönderdiğimiz delegasyondan sözettiler. Almanya çapında Pazartesi eylemcilerinin Bochum'daki işçilere gönderdiği 32.000 Euro'nun çok anlamlı olduğunu ifade ettiler. Kendilerinden önce Bochum'dan bir grup işçinin Rüsselsheim'da Opel işletmesine gelerek Bochum'daki direnişi anlattığını, buna rağmen kendilerinin bir kez daha çağrılmalarına bir anlam veremediklerini söylediler. Konuşmaları dinleyici kitleyi epeyce etkiledi. Bunun üzerine Pazartesi eylemcileri olarak söz alıp Opel'de dönük her türlü müdahaleyi destekleyeceğimizi, ancak bunun Attac'ın yaptığı gibi ayrı ayrı değil, ortak yürütülmesi gerektiğini ifade ettik.  
Bize karşı yapılmak istenen panel, mücadeleci Bochum işçileri tarafından tersine çevirmişti. İşçilerin, ‘Bochum'daki direniş lG Metal bürokratlarının engellemelerine, SPD, CDU, CSU, FPD ve tüm düzen partilerine karşı, kendi güçlerine güvenenlerin tüm sisteme güvensizliklerinin ilanıydı' sözleri ise son derece anlamlıydı.

Rüsselsheim Bir-Kar

---------------------------------------------------------------------------

Frankfurt Walter BAU işçilerinden eylem

Almanya'nın üçüncü büyük inşaat firması iflas ettiğini mahkemeye bildirmiş bulunuyor. Almanya'da, ama özellikle de Frankfurt'ta 2003 yılından itibaren dev gibi kuleler inşa eden Walter BAU bünyesinde 9.500 işçi çalıştırıyor.
Walter BAU çalışanları dün basından öğrendikleri iflasa karşı Frankfurt'da bir eylem gerçekleştirdiler. Deutsche Bank'ın önünde toplanan 200'ün üzerinde işçi ıslıklar ve alkışlarla bir protesto gösterisi gerçekleştirdi. İşçilerin ve mühendislerin konuşmalarında sık sık Deutsche Bank'ın bu işletmeyi bilinçli olarak iflasa süreklediği vurgulandı.
Frankfurt Bir-Kar olarak Opel'in yanısıra bu işletmenin işçilerine dönük gelişmeleri yakından izleyecek, Walter BAU işçilerinin yanında olacağız. Bu işletmede Pazartesi eylemcilerinden mühendis arkadaşlar ile Türkiyeli işçiler de çalışıyorlar. Bunu müdahale imkanına dönüştüreceğiz.

Bir-Kar/Frankfurt